Aniden belimi kavradı uzun parmakların, tenin tenime değerken içimi hiç olmadığı gibi bir heyecan kapladı hüzünle. Sokak dansçısı olman mı sorundu yoksa diğer tüm engeller mi bilmiyordum...
.
.
27/05/20
Jisung'u sabah zorla uyandırdıktan sonra zorla banyoya götürüp yüzüne su fışkırtarak derince nefesimi verdim.
"Uyan artık ya, kaç saattir uyuyorsun yeter. Aşk acını okuldan sonra yaşayabilirsin ama okula gitmemiz gerekiyor tamam mı!?" Sinirlenmiştim. Umursamayarak mutfaktaki teyzeden, bizim yanımızda çalışıyordu, iki tane tost yapmasını rica edip okul üniformamı giydim. İki gün okula gitmemem bir yana konulara bile çalışmamıştım.
Gömleğimi giyerek boynumdaki izin geçmek üzere olan morluğa bakıp istemeden tebessüm ettim. Nasıl oluyor da bu kadar aptalca bir şey beni gülümsetebiliyordu? Başımı iki yana sallayıp aynaya baktım. Tabii ki de arkamda beni izleyen bir Jisung görmeyi beklemiyordum.
"Ne zamandır oradasın?" Bana bakarak yanaklarını şişirmişti.
"Kendi kendine gülümsediğinden beri, aşık gibi bakıyordun." Gözlerimi kaçırarak mutfağa gittim ve tostları alıp tekini Jisung'a uzattım. Bana bakıp teşekkür ederek anlam veremediğim şekilde açlıkla yemeye başlamıştı. Sanırım kendi evlerinde de böylelerdi, hep birlikte takılıp eğleniyorlardı.
Saate baktığımda geç kalmak üzere olduğumuzu farkederek ayaklandım ve onu da çekiştirip hızlıca evden çıktım. Yolda giderken Jaemin'i göremeyince şaşırsam da umursamayarak yürümeye devam ettim.
"Gidince okula birlikte girmesek olur değil mi?"
"Nasıl istersen, sende kalmama izin verdiğin için teşekkür ederim Seungminnie."
"Sadece babam olmadığı için şanslıydın." dedikten sonra okula girdim ve farklı bir tarafa doğru yönelip oradan yürümeye başladım. Tek sorun herkesin bana bakıyor olmasıydı. Popüler biri değildim, hatta asosyal denebilecek düzeydeydim.
Bundan aşırı rahatsız olduğumdan sınıfa girip sırama oturdum fakat masamın üstündeki tuhaf çizimleri görünce anlam veremeyerek hızlıca sınıftan çıktım, kolumda bir el hissedince duraksayıp başımı yukarı kaldırdım ve ciddi bir surat ifadesiyle bana bakan Hyunjin'e baktım. O neler olduğunu biliyor gibiydi, gözlerim dolarken gergince dudağımı ısırdım.
"Neden herkes... herkes bana bakıyor?" Söyleyeceklerinden ölesiye korkarken surat ifadesi değişmişti.
"İnternet sitesinde olanları görmedim deme bana, bir sosyal medya hesabın var değil mi?"
"Evet var ama girmiyorum ki, Hyunjin ne oldu?" Telaşla bacağımı ritmik hareketlerle sallandırırken arkamdan bir kaç ses duydum.
"Hyunjin de iyi seçim olur Seungmin, değil mi?"
"Vay be, hâlâ okula gelebiliyor öyle mi?"
"Ben olsam utancımdan kıvranırdım bununla gurur duyuyor gibi duruyor."
Korkudan derin nefesler almaya çalışıp merdivene oturdum ve çaresizce Hyunjin'e baktım.
"Lütfen beni buradan götür Jinnie..." Ellerimden tutup beni kaldırdı ve kantinin yanındaki boş alana götürdü. Ben tekrar yere çökerken o telefonunu açıp yanıma çöktü ve elimi tutarak başımı kaldırdı.
Telefonu bana çevirdiğinde hiç beklemediğim bir şey gördüm, yarı çıplak bedenim. Altına yüzlerce yorum gelmişti ve bu gerçekten benim vücudumdu. Hyunjin'in elini ittirip başımı dizlerime yasladım ve sessizce ağlamaya başladım. Hiçbir şey düşünemiyordum.
Başımda hissettiğim ele bakıp yenileri eklenen gözyaşlarımı sildim ve derin bir nefes aldım. Hyunjin'in telefonunu tekrar alıp mırıldanarak açıklamayı okudum.
"Bugün bu güzel bebek benimleydi."
Ellerim tir tir titrerken telefonu Hyunjin'e verip sakin kalmaya çalıştım.
"Sen böyle bir şey yapmazsın Seungmin, bunda kimin parmağı var?" Bunu kabullenmek istemiyordum. En yakın arkadaşımın bana bu kadar ağır bir ihanet yapmış olması kadar hayal kırıklığına uğratacak başka bir şey olamazdı. Hyunjin bana sımsıkı sarılırken sinirle ellerimi sıktım.
"Ben... Ben o gün babamın yaptıklarından sonra Jaemin'e gitmiştim. O pansuman yaptıktan sonra bunları çekmiş, görsem bile laf etmezdim en yakın arkadaşıma. Bunu nasıl yapmış olabilir? Onda senelerdir hiç mi değerim olmadı?"
Hyunjin'e bakarak söylediklerimden sonra göz ucuyla ona baktım ve fısıltıyla söylediklerine kulak verdim.
"Onu öldüreceğim." İstemeden de olsa elini tuttum ve başımı eğdim.
"Ne yapacağım ben, herkes benim okuldakilerle tek gecelik yaptığımı düşünecek.."
"Kimse bunu düşünmeyecek, ben öncekinde sana yardım etmiş gibi durmuyorum fakat bu sefer edeceğim. Söz veriyorum, baban konusunda da bu konuda da için kısa sürede rahat edecek. Bana son bir kez güvenebilir misin?"
"Jaemin, tek dostum bile beni yarı yolda bıraktı Hyunjin sana güvenmemi nasıl bekleyebilirsin ki..?" . . . Hyunjin onun güvenini kazanmak istiyordu, güveni daha bugün kırılmış olması onu kazanmasına engel değildi. Tek yapması gereken doğru kelimeleri seçmekti. Onun için bir arkadaştan fazlası olmak istiyordu, daha arkadaşı olduğuna bile emin değilken...
Ben ne yazdım cidden bilmiyorum, bölüm hiç içime sinmedi ama sizi daha fazla bekletmek istemedim. İlk defa bu kadar memnun olmadım ama ossun :')
Ve düzenleyemeden yayımladım yarın kontrol ederim umarım hatam yoktur 💕
Hikâye nasıl gidiyor?
Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin~
Sizi seviyorum ayıcıklarım 🧸
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.