Elini çocuğun terden sırılsıklam olmuş sırtına koymakla, onu ittirmek arasında gidip geliyordu Hermione. Islak saçlarını yanağında, sıcak nefeslerini omzunda hissedebiliyordu ve bu Granger'ı daha da heyecanlandırıyordu. Malfoy nefes nefese bir seyler mırıldanana kadar da elini heyecandan bir yere koyamadı.
"Granger...nefes almam gerek..." Çocuğun titreyen elleri, birbirine çarpan dudakları kızı daha da endişelendirmişti. Heyecanını geride bırakmaya çalışarak çocuğun geniş omuzlarından tuttu ve onu ayağa kaldırmaya çalıştı, ama küçük bedeni Malfoy için fazla güçsüzdü. Çocugun ona dokunmaktan nefret ettiğini bilse de, Malfoy'un bir elini omzuna attı. Böylesi daha kolay olacaktı."Pencereye kadar yürüyebilir misin? Malfoy?"
Cocuk sarsak adımlarla kıza tutunarak pencereye kadar yürüdü. Yüzü git gide eski haline dönüyordu. Sadece titreyen elleri, sarsak adımlari Granger'ı daha da korkuyordu. "Ne gördü de bu kadar kötü oldu?" diye düşündü Hermione. Her defasında buz gibi bakmayı başaran bu çocuğu neyin bu kadar korkuttuğunu merak ediyordu.
Çocuk pencereye tutunup kendini dışarı doğru verdiğinde de, saniyelerce derin derin nefesler aldığında da ona destek olan vucüdunu ondan çekemedi Hermione. Bir süre daha onu tuttuktan sonra kelimelerini düzgünce seçerek konusmaya başladı.
"Malfoy, daha iyi misin? Temiz hava eminim sana iyi geliyordur ama hava çok soğuk, pencerenin önünde bu kadar durmamız iyi değil-""Uzaklaş o zaman Granger." Çocuk sakince Granger'ın omzunda duran elini çekti, daha sonra yüzünü tekrar pencereye, ay ışığına doğru verdi. Ay ışı çocuğun yüzünü bir Tanrıymışçasına aydınlatıyordu. Sesi sakindi ama buz gibiydi. Granger onu itmedigine şaşırsa da sözleri onu sinirlendirmişti.
"Soğuk hava sana zarar veriyorsa uzaklaş. Kendim de pencerenin önünde durabilirim." dedi Malfoy bu sefer açıklama yaparak. Sakin sesi Granger'ı gittikce daha da korkutuyordu. Bu kadar sakin kalması normal değil.
"Tamam..." Ellerini pes edercesine Malfoy'dan çekti ve yerde duran battaniyeyi aldı. "...en azından bunu üzerine ört-"
"Uzaklaş Granger, ne dediğimi anlamıyor musun?" Nefesini vererek sakince söyledikten sonra kıza döndü. Hızla kızın eline vurduğunda battaniye Granger'ın elinden kayıp yere düştü. "Gerek yok."
"Benden ne kadar nefret ettiğin umrumda değil ama sana yardım eden birine böyle davranamazsın Malfoy-"
"Kim senden yardım istedi?" Çocuk gittikçe kırmızıya dönen gözlerini kıza dikti. Dudakları soğuktan mosmor olmuştu ve bu hali tam bir vampir gibiydi. "Bırak sadece! Bırak öylece öleyim Granger! Kim senin aptalca yardımını istedi! Sadece git Granger!"
"Malfoy..." Çocuk ismini söylemesiyle birlikte, gözleri dolan Granger'a tiksintiyle baktı. Karşısında ağlayacak gibi olması onun sinirlerini bozmuştu. Genel olarak ağlayan herkesi sevmiyordu."...bu küçücuk odada tam olarak nereye gitmemi istiyorsun?"
Malfoy daha fazla dayanamayarak yanında duran herhangi şişeden birini aldı ve fırlattı. Çok sert fırlatmıştı. Şişenin duvara çarpıp parcalara ayrılmasını seyretti. Ardından başka bir şişe daha... Bütün odayı yerle bir etmek istiyordu.
"Malfoy ne yapıyorsun?"
"Uzak durun benden!"
"Malfoy-"
"Bu okuldan da, siz aptal Gryffindorlardan da, Dumbldore'dan da , Voldemort piçinden de, insanların acınası hallerinden de bıktım!"
Granger o ismi duymasıyla bir kaç adım geriledi. Harry'den sonra ilk defa onu adını çekinmeden söyleyen birini görüyordu karşısında ve bu korkutucuydu. Bağırırken dişlerini sıkıyordu, bu onun çene hatlarının daha da belirginleşmesine sebep olmuştu.