5. Bölüm: Rüyalar

304 22 4
                                    

Ron hafif bi ses duyduğunda tatlı uykusunu bölmemişti. Kim onu uykusundan alıkoyabilirdi ki? Bugün bütün gün ilk drfa sınavlara çalışmıştı. Hem de Granger'in azarlamalarını yemeden. Çoğu konunun üzerinden geçmişti. Profesör Snape bile uyumasına engel olamazdı. Ama sesler daha da yükseldiğinde nefesini dışarı vererek yatağında hafifçe doğruldu. Etrafını daha net görebilmek için gözlerini ovuşturdu. Sınavlarda yaklaştığından uykusuzdu ve uyku sersemliği fazlasıyla üzerindeydi o gece.

"Lüt...fen.."

Tahmin etmek çokta güç değildi. Harry'nin her akşam sayısız çığlıklarına alısmıştı. Ama bu sıralarda kabus sayısı ikiye, üçe yükseldiği bile oluyordu. Her akşam arkadasını kendisine getirmek zorunda kalıyor, bu akşamki gibi uykusuz kaldığı da oluyordu. Üstelik sınav haftasındaydı...Tanrı aşkına...

Hızlı hızlı nefes alan arkadaşına baktı endişeyle. Harry'nin yatağı onun yatağının hemen yanındaydı ama bu akşam daha da uzaktaydı sanki ondan. Arkadaşı daha uzakta, daha çok tehlikedeydi sanki.

Daha yüksek seste inleme sesi geldiğinde durumun ciddiyetini anlayıp aceleyle yatağından kalktı, yatağa yaklaştı. Çocuğun kan ter içinde kalan solmuş yüzü, yorganı sıkı sıkı tutan beyazlamış parmaklari Ron'u daha da endişelendirmişti. Bu kadar sık kabus görmesi gerekiyor muydu? Görse bile bu kadar zorlanmak zorunda mıydı?

"Harry." İlk önce odadakilerin uyanmasını istemediği için hafifçe fısıldamıştı çocugu uyandırmak için ama sonradan sesini yükseltti. "Harry!" Hafifçe omuzlarından tutup salladı. Ron'un elleri arasındaki küçük omuzlar artık daha fazla bu kadar yükü kaldıramayacak gibiydi. Bu küçük, güçsüz beden zamanı geldiğinde Voldemort'la savaşacaktı. Nasıl? Nasıl ona karşı kazanacaklardı?

"Harry!"

Çocuğun acı dolu çığlıkları yükseldikçe odadakilerde bir bir uyanıyor, olayı çözmeye çalısıyorlardı.

"Harry, kendine gel! Lütfen!"

Ron bir kere daha omuzlarından salladıgında, cocuk yeşil gözlerini açabildiği kadar açtı. Bitkin bakan gözleri etrafa şaşkınca bakıyordu. Nefes alış verişleri daha da hızlanmıştı. Yorganı sıkı sıkı tutan parmaklari uyuşmuştu artık.

Harry daha kendine bile gelememişken Ron onu yakalarından tuttugu gibi dışarı sürükledi. Ondan daha iri yapılı olduğu için onu çekistirmek zor olmamiştı. Dumbldore'un odasına gelene kadar da Harry'i konuşturmadı.

"Profesör! Profesör Dumbldore! Bütün Hogwarts'ı uyandırmadan hemen buna bi çözüm bulun! Yoksa değil odanızı Hogwarts'i altına üstüne getiririm. :

"Weasley!"

"Hemen Harry'nin neden bu kadar sık kabus gördüğünü açıklayın! Bu konu hakkında konuşmadığım bir şey bilmediğim anlamına gelmez. 2 aydır özellikle Harry'de kaçıyorsunuz."

Preföser etrafına baktı sakince, ardından keskin gözlerini Weasley'e dikti. "Weasley eğer ses tonunu ayarlamazsan-"

"Yoksa ne?"

Sorunun cevabını alamadan Weasley çoktan büyünün etkisiyle yere düşmüştü.

***

Hermione o gece de uyuyamamıştı. Bu sıralar uykusuzluk onu ele geçirmişti adeta.

Bilinçli, ama bi o kadar da saçma bir kararla koridorlara düşmüştü yine. Aslında bahçeye çıkmak istiyordu ama tek yapabildiği şey penceresi açık bir camdan derin bir nefes alabilmek oldu. Bir süre öylece derin nefesler aldı ve zihninin daha da hafiflediğini hissetti. Hafifletmesi gerekiyordu. Çünku kafasınin bir köşesinde duran Malfoy bir dakika olsun oradan uzaklaşmıyordu. 

Görev -DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin