SHERLOCK' UN EN BÜYÜK DÜŞMANI(KATİL KUAFÖR)

889 39 11
                                    

Londra' nın renkli hayatında yaşayalı 2 ay çoktan olmuştu, ama bu renkli hayatıma Sherlock ve arkadaşları da farklı renkler katıyordu. Bu renklerin içinde güzel ve mutlu bir hayat geçiriyordum, yada bu renkleri sadece ben görebiliyordum. Sanki hayat bir tek benim gözümde rengarenkti çünkü Sherlock ile o renkleri birlikte göremiyorduk. Her sabah sırf benimle karşılaşmamak için erkenden evden çıkıyordu ya benden kaçıyordu yada benden bir şey saklıyordu yada hepsi benim aklımın bir oyunuydu. Haftalar oldu o güzel gözlerini görmeyeli o geceden beri beni hastaneden getirdiğinden beri hatta hiç konuşmadık, nedir benimle bir dakika bile görüşmesine engel olan şey , tek elimle o engelleri yok etmek istiyordu kalbim bir saniye bile onu görmek için yanarken bedenim onun aşkı ile yok olurken ruhum o benim gölgemde bile görünmüyordu. Bu kadar acıyı yaşarken her gün işe gidip geliyordum. Haftalar dan sonra ilk defa John apartmanın önünde gördüm telefonla konuşuyordu birden apartmandan içeri girdi apartmanı inleten bir ses ile "Sherlock bu sefer seni ben öldüreceğim" ben birden çok korktum neden John, Sherlock' a bu sözleri söylerdi ki kalbimi bir endişe sardı ruhum birden daraldı ayaklarım hissizleşti sanki Sherlock' a bir şey olduğunu hissediyordum. Birden gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı  hemen John' un arkasından koşarak merdivenleri çıktım bayan Hudson, Sherlock' un kapısında üzgün bir şekilde duruyordu. Hemen içeri girdim Sherlock yarı baygın bir şekilde bir şeyler söylüyordu. Ben bir şey yapamadan onu izliyordum. John hemen onu yerden kaldırdı ve koltuğa oturmasını sağladı ardından kızgın bir şekilde evin içerisinde dönemeye başladı. Ben birden Sherlock' un yanına giderek elinden tutup  "Bay John onun nesi var çok değişik davranıyor" benim kolumdan tutarak John ondan uzaklaştırdı "Lailla hanım sizin iyiliğiniz ondan uzak durun" ben sinirli bir şekilde "hayır neyi  var hemen söyleyin bir insan nasıl bu hale gelebilir" John sakin bir şekilde nefes aldı "peki Lailla hanım o kadar merak ettiğinize göre söyleyeyim Sherlock uyuşturucu madde kullanmış ne zaman bir davayı çözemezse o zaman bu tehlikeli yolla başvuruyor" ben hemen Sherlock dan uzaklaşarak "ne dediniz bu olmaz o öyle biri olamaz yani" John elini masaya vurarak "evet öyle biri Lailla hanım sizde ona göre Sherlock dan uzak dursanız iyi olur" ben bu sözlere çok üzülmüştüm. "peki bay John ben sadece komşuluk görevimi yapıyordum" ben sinirli bir şekilde aşağıya inerken Bayan Hudson, John'a kızarak "neden öyle davrandın Lailla' ya" John kendinden emin bir ifade ile "Bayan Hudson bence Lailla ile Sherlock arasından olası bir durum olma ihtimali var çünkü Lailla ona faklı bir şekilde bakıyor ve Sherlock çok garip davranıyor en iyisi birbirlerinden uzak durmaları" ben daireme giderken  Sherlock kendine gelerek  "Lailla hanım nerede gitti mi? beni böyle görmesini istemezdim" en son basamaklarda bu sözlerini duydum. Bu sözler içimdeki kırgınlığı biraz dindirmişti. Daireme girdim üzerimi değiştirdim ve balkona çıktım Sherlock nasıl diye düşünüyorum, hayatımda hiç sorunlarını bu şekilde çözen birini görmediğim için nasıl davranacağımı bilemiyordum. Ama her şeye rağmen ona olan duygularım değişmiyordu neden sevdiğimizde bir insanı her şeyi ile kabulleniyorduk ki aşk böyle bir şey olmalı içimdeki buzdan kaleler eridi, bencillik ile büyüyen nefsim şimdi aşk ile yok oluyordu kendimi düşünerek yaşadığım bütün bu zaman içinde artık her şeyim Sherlock olmuştu. Erkeklere olan kinim onunla yok oluyordu. Haftalardır görmesem bile az önce onu görmüş olmak bana büyük mutluluk vermişti. Bu mutlulukla odama girip uyumaya hazırlandım belki sabah yine görme ümidi ile uykuya daldım.  

Ben aşağıda uyurken yukarıda ,John,istemsiz bir  şekilde Sherlock gülerek "evet gitti Sherlock yoksa sen Lailla hanıma karşı"  Sherlock sert bir şekilde kapıyı açtı John ters bir şekilde bakarak "bay Watson çok komiksiniz ama öyle bir şey asla olamaz sadece onun yanında aciz görünmek beni kötü hissettirdi bana acıyan gözlerle bakmasına katlanamam şu davayı bir türlü çözemediğim için oldu bunlar"  Bayan Hudson telaşlı bir şekilde Sherlock' ların yanına gelerek  ellindeki kağıdı uzattı  "az önce bunu evinin kapısının önünde buldum canım" John, zarfı bayan Hudson dan alarak inceledi ve Sherlock uzatarak "Moriarty geri dönmüş" Sherlock korkulu bir şekilde John baktı ve "olamaz neden tekrardan ortaya çıktı şimdi bu uzun bir süre daha oyunlarına dahil olamam diye umuyordum?" John gülümsedi ve "Sherlock yapacak bir şey yok hapisten çıktığına göre oyun yeniden başlıyor demektir?peki yeni dava ile ilgili bir gelişme var mı? daha parçalanan cesetlerden bir sonuç elde edemedin mi?polisler  kaç ceset daha buldular?" Sherlock sertçe ellini masaya vurdu ve "hayır daha bir sonuç bulamadım ama yakında bulabileceğimi hissediyorum şuana kadar 4 ceset oldu ama bunun sonucunu yakında getiririm Moriarty hapisten çıktığına göre bunu planlayan da büyük ihtimal ile odur bu kadar akılıca bir planı kimse tek başına oluşturamaz" Sherlock ellinde telefonuyla sürekli dava ile ilgili bilgi toplamak için sağa sola mesajlar atıyordu. John bir den bu gün olanları hatırladı "Sherlock buna ne zaman bir son vereceksin, kendine zarar vererek davaları çözmeye bir son ver şimdi madde o olmadı zaten içki yada başka bir şey kendini öldürdüğün zaman davalar kesin bir çözüme kavuşmuyor" Sherlock John ağzını elliyle kapatarak "neden bağırıyorsun ya az önce ne dedim Lailla yarın sabaha kadar beni böyle görmemeli bir sus bir şey olduğunu düşünüp buraya gelecek" John kahkahalarla gülmeye başladı."Sherlock, gerçekten çok komiksin Lailla hanım senin gibi biri için endişelenmesi onun nezaketinden"Sherlock birden üzüldü o üzgün hali ile kapının hemen yanındaki koltuğa kıvrılıp yattı. Bende günün yorgunluğunu üzerimden atmış  bir şekilde gecenin yarısı uyandım çok acıktığımı fark ettim kendime yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladım, yukarıdan Sherlock ve John' un seslerini duyunca uyumadıklarını anlayarak onları da yemek yemeye çağırmaya yukarı çıktım. Sherlock koltuğa gömülmüş mızmız çocuklar gibi yatıyordu John da aylardır okumak istediği kitabını okumaya başlamıştı benim kapıyı tıklamam ile kendilerine geldiler " merhaba rahatsız ettim kusura bakmayın çok güzel Türk yemekleri yaptım gelmek ister misiniz?" John hevesli bir şekilde tam evet diyecekken Sherlock hemen lafa atıldı "hayır teşekkürler bayan Lailla" ben sinirli bir şekilde Sherlock döndüm "bay Sherlock gelip gelmemek sizin tercihiniz ama bay John gelip gelmemesinde onun tercihi lütfen karışmayın" John gülümseyerek "evet olur tabii hem bayan Hudson da haber verelim" bende üzgün bir şekilde "saat çok geç oldu onu uyandırmak istemedim" John bana neden böyle birden iyi davranmaya başladı anlamadım, John, elindeki kitabımın kaldığı sayfasına ayracını koydu kitabı kapatıp yavaşça masanın üzerine bıraktı ve "Lailla hanım biz inelim Sherlock da mutlaka gelir" Sherlock sinirli bir tavırla "asla gelmem siz gidin" derken biz de John ile aşağıya indik John merdivenlerde kolumdan tutarak "Lailla sana öyle davrandığım için özür dilerim ama Sherlock ile aranız da olanlar beni biraz endişelendirdi." bende utanmış bir şekilde "merak etmeyin bay John, Sherlock ile aramda hiç bir şey olamaz biz sadece komşuyuz o kadar" John rahatlamış bir şekilde benimle daireme girmek üzereyken Sherlock arkamızdan seslendi "beni de bekleyin bende geliyorum" John, Sherlock' un bu haline bir anlam veremeyerek "ne oldu hani gelmiyordun fikrini ne değiştirdi"Sherlock ikimizi iterek içeri girdi "fikri mi değiştirdim meğerse açmışım ondan geldim" hep birlikte masaya oturduk John ve Sherlock yemeklerini bitirdikten sonra balkona geçtiler John çok yorgun olduğu için evine gitti. Sherlock ile birlikte balkonda yıldızları seyrediyor bir yandan da kahvelerimizi içiyorduk Birden ona dönerek "bay Sherlock yemeği beğendiniz mi" Sherlock tatlı bir gülümseme ile "evet  Lailla hanım çok teşekkür ederim ellerinize sağlık" ben bu kadar nazik davranmasını beklemiyordum bende bu nezaketi karşısında " biliyor musun? yıldızlar insanların üzgün olduğunu anladıkları zaman daha çok parlarlarmış şimdi de hem sizin hem benim üzgün olduğumu bildikleri için bu kadar parlak ve güzeller" Sherlock sakin bir tebessüm ile "Lailla hanım bu sadece bir uydurma Yıldızların parlamasının nedeni çekirdeklerinde meydana gelen çekirdek kaynaşması (füzyon) tepkimelerin de açığa çıkan enerjinin yıldızın içinden geçtikten sonra dış uzaya ışınım (radyasyon) ile yayılmasıdır." ben bu bilgi karşısında şaşkın bir şekilde Sherlock' a baka kaldım birden bana dönerek "Lailla hanım siz neden üzgünsünüz" ben  hafifçe gözlerimden akan yaşları silerek "bay Sherlock hayata en çok korktuğum şey sevdiklerime bir şey olmasıdır, siz de benim için çok değerli biri oldunuz aynı şey sizinle birlikte tanıdığım herkes için geçerli birinize bir şey olması beni üzüyor bu gün yaşananlar beni çok korkuttu size bir şey olacak sandım" Sherlock bu sözlerim karşısında çok etkilenmiş olmalı ki birden elimden tuttu "Lailla hanım ne diyeceğimi bilemiyorum çünkü birinden ilk defa bu kadar güzel sözler duyuyorum nasıl bir şeydir birisi için değerli olmak bilmiyorum ama üzülmeyin aynı korkuyu bir daha yaşamamanız için elimden geleni yapacağım artık madde kullanmayı da bırakmaya çalışacağım" ben gözlerimdeki yaşları silerek "teşekkür ederim Bay Sherlock benim için ne kadar önemli bu sözleriniz bilemezseniz size olan saygım bugün bir kez daha artı, bakın şöyle yapalım ne zaman bir davayı çözemezseniz bana gelin ben size nefis yemekler hazırlarım ve bir bakmışsınız bütün davaları çözmüşsünüz" Sherlock elimi bıraktı geri sandalyesine yaslandı bir iç çekerek "ne güzel konuşuyorsunuz Lailla hanım her şey keşke bu kadar kolay çözülse ne güzel olur " bende içimdeki mutlulukla" bilemezsiniz belki her şey çok güzel olur siz sadece buna mucize dersiniz"  Sherlock sözlerime gülümsedi ve balkonun serin rüzgarına karşı uyuya kaldı ne kadar denesem de uyanmayınca bende içeriden battaniye getirip üzerine örtüm zorlu akşamın sonuna gelmiştik, yaşadığım bu güzel duyguları yaşamak bana inanılmaz bir huzur kazandırmıştı kalbim neden bu kadar pervasız olmak zorunda ki Sherlock sanki sözleri bir bülbülün sesinden dökülür gibi kalbime döküldü. Ben eşsiz duygular ile uyumak istedim ama kalbim sanki onun ile aynı evde olduğumuzu biliyor gibi atmadan durmuyor acısıyla ruhumu daraltıyordu. Yastığa başımı koyduğum an Sherlock gözlerimin önünde beliriyordu. Daha fazla dayanamadım ve yatağımdan kalkarak balkona geldim. Sherlock çok güzel uyuyordu, yanındaki sandalyeye oturdum onu izlerken "Bay Sherlock sizin kalbinizi neden sadece ben görebiliyorum ki, o güzel kalbiniz nasıl böyle şeylerle kirlenir anlamıyorum" Birden Sherlock gözlerini açtı bende birden çok korktum Sherlock bağırmaları ile birden sandalyemden  fırladım "buldum buldum" diye bağırıyordu. Ben Sherlock' un kolundan tutarak"Bay Sherlock iyi misiniz" Sherlock şaşkın bakışlarla etrafa baktı "ben neredeyim ya neyse bayan Lailla parçalanan cesetleri kimin yaptığını buldum" şaşkın bir gülümseme ile Sherlock döndüm "evet nasıl olmuş bay Sherlock" heyecanlı bir şekilde olayı anlatmaya başladı." Kadınların hepsi düzgün ve hepsinin parmakları ojeli ve yeni manikür yapılmıştı bu kadınların ortak yanını araştırılmasını istediğimde hepsinin aynı kuaföre gittikleri gözümden kaçmış olmalıydı kadınların saçları ve makyajları farklıydı ama parmaklarındaki ojeler ve manikür düzeni aynıydı bu demek oluyor ki büyük ihtimalle bu kadınları bu halle getiren manikürcü hemen John aramalıyım telefonunuzu alabilir miyim Bayan Lailla" onun anlatmasını hayranlıkla dinledim sanki bir çocuğun heyecanı vardı birden kendime geldim telefonumu uzattım uzun bir süre Bay John ile konuştular daha sonra memur Greg aradı onun ile de uzun bir konuşma yaptılar ben bu arada akşam o kadar yorulmuşum ki koltukla uyuklamaya başlamıştım. Sherlock hemen yanıma geldi ve koluma dokunarak Bayan Lailla rica etsem benimle karakola kadar gelir misiniz?" ben onun heyecanına bir anlam veremeden  ve "bu saate neden gidiyoruz ki polisler onu zaten yakalar? Bay Sherlock" Sherlock yerinde duramayan çocuklar gibi " evet hadi Bayan Lailla bugün bu olayı çözmeliyim o kadının sorgusuna ben girmeliyim" ben bu ısrarına bir anlam veremesem de kabul ettim. Hemen çantamı ve arabanın anahtarlarını alarak aşağıya indim Bay Sherlock elinde montum la beni aşağıda bekliyordu "Lailla hanım montunuzu ben almıştım buyurun" montumu giydim, ardından arabaya bindik Sherlock hala telefon ile bir yerlere mesajlar atıyordu. Ben arabayı çalıştırdığım an telefonu bıraktı ve yola odaklandı çok geçmeden kendimizi karakolda bulduk arabadan indiğimiz sırada karakolda bizi memur Greg ve bay John karşıladı hemen sorgu odasına doğru yürüdük Sherlock beni de yanında sorgu odasının izleme bölümüne getiri birden kadını görünce tanıdığımı fark ettim " bu benim kuaförüne gittiğim manikürcü "Sherlock şaşkın bir şekilde dönerek " yani siz bu kadını tanıyor musunuz?" bende çantamdan kuaförün kartını çıkartım ve "evet işte bu da kartı önemli günlerde bu kadının çalıştığı kuaföre giderim, yani demek oluyor ki kadınların katili bu manikürcü "Sherlock ciddi bir şekilde  "evet bayan Lailla sanırım o şimdi izin verirseniz sorgusuna girelim John hadi!" bay Sherlock ve John sorgu odasına girdiler bizde diğer pencereden onları izliyorduk önce bayan yaptığı suçları reddetti ama Sherlock zekice konuşmasına başladı" bütün bu olayalrı neden ve nasıl yaptığını biliyorum istersen anlat yada ben altayım. Peki senin konuşmaya niyetin yok ben başlayım o zaman Amanda Clever, 28 yaşında hiç çocuğun yok 17 yaşında evlenmişsin kocan iki yıldır başka kadınlarla birlikte oluyor ve sana sürekli şiddet gösteriyor ayrıca estetik ameliyatlar olmuşsun çünkü lise yıllığındaki fotoğraflardan farklısın, birde kocan ölmeden önce maddi olarak durumun iyi ama kocan öldükten sonra maddi olarak zarara uğrayıp manikürcü olarak çalışmaya başlamışsın. Kısa süre sonra yanına zengin ve güzel eski lise arkadaşın geldi ona karşı olan kinin vardı çünkü lisedeki arkadaşlarınla konuştuğumda seninle sürekli kavga ettiklerini söyledi ardından Mary' nin evine gittin, sırf sana zenginliğini göstermek için seni evine maniküre çağırdı sende gittin başta hiç bir sorun yoktu sonra kötü sözler sarf edince dayanamadın ve kadını öldürdün senin gibi onunda çirkin olmasını istemiş olmalısın ki kadının suratını eline geçirdiğin bıçakla çizdin. Bunu yaparken eldiven ve bone kullandığın için hiç bir delil bulamadık, kameraların hep kör noktalarını kullanmışsın ama ne oldu biliyor musun? hepsine aynı oje sürmen suçlunun sen olduğunu gösterdi. Bayan Amanda sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?" Kadın, Sherlock' un bu sözlerinden sonra başını masaya dayadı ve gülerek başını masadan kaldırdı ben delirdiğini düşünmeye başlamıştım " bravo nasıl buldunuz anlamadım o kadar titizlikle çalıştım. Halbuki  ama evet doğru hepsi doğru gerçek şu ki ben lisedeyken çok çirkin bir kızdım arkadaşlarım her zaman benimle dalga geçerlerdi bu durumda beni içine kapanık bir kadın haline getirdi zamanla büyüdüm ameliyatlar geçirdim sonun bütün acılar bitti ve ben  güzelleştim, ardından zengin,yakışıklı biri ile evlendim daha sonra eşim beni aldatmaya başladı. İki ay önce beni atladığı kadının kocası bunları yakaladı ve çatıdan aşağı attı belki duymuşsunuzdur hayatım zindan oldu onun önce kalan para ile borçlarını ödedim elimde para kalmayınca geçindirmek için çalışmak zorundaydım bir süre iş bulamadım daha sonra bir kuaförde manikürcü olarak işe girdim başta çok iyi gidiyordu daha sonra o geldi liseden arkadaşım bayan Mary beni görür görmez tanıdı önce benimle güzel güzel sohbetler etti daha sonra bana "sen lisedeyken çok çirkindin ama şimdi yüzün güzel ama hala çirkin işlerle meşgulsün işte hayat hiç değişmiyor" dedi bunları duyan insanlar bana gülmeye başladılar ben çok sinirlendim daha sonra işlerimi bitirdim işten çıkarken o arkadaşımın yarın için beni maniküre çağırdığımı öğrendim bu benim için çok iyi fırsat olduğunu düşündüm sabah ilk işim iş yerini aradım ve rahatsız olduğumu ondan dolayı başkasını göndermelerini söyledim ama oradakiler bayan Mary haber vermediler daha sonra bayan Mary evine gittim mani kürlerini yaptım ve tırnaklarını siyah bir ojeyle boyadım daha sonra "bu nedir ben senden bu rengi istemedim "diyerek manikür suyunu yüzüme döktü bende çantama koyduğum sakinleştiriciyi omuzundan yaptım hırsımı alamadım daha sonra boğazını sıkmaya başladım öldüğünü anlayınca içeriden aldığım bıçakla yüzünü paramparça ettim bu bana gerçekten büyük bir huzur vermişti daha sonra oradan uzaklaştım olayı benim yaptığıma dahi her hangi bir kanıta mevcut değildi bu olaydan iki hafta sonra kadının biri manikür için geldi adı Alexandra beni evine maniküre çağırdı bana çok kötü davrandı bende daha fazla dayanamadım, Mary' e yaptıklarımın aynısını ona da yaptım bu durum bana çok zevk vermişti benden güzel olan bütün kadınları bu şekilde ortadan kaldırıyordum." sherlock zeki bir adam olduğu için "Amanda hanım bu planı tek başınıza yaptığınızı düşünmüyorum bu fikirleri kimden aldınız" kadın endişeli bir şekilde "benim çok eskiden beri mektup arkadaşım vardı bana bunları yapmam da ki fikirleri hep o verdi adı Morty" dediği an Sherlock' a bir şeyler oldu, biraz derin nefes aldı John' a döndü ardından, Greg'e baktı sanki gözleriyle birbirleriyle iletişim kuruyorlardı. Birden sorgu odasından çıktılar. Bende hemen odadan çıkarak onların yanına gittim. Hepsi çok endişeli görünüyordu, beni hiç fake etmeden konuşmaya başladılar.  John endişeli bir şekilde bastonuna dayanarak  "önce kapıya gelen not şimdi bu Sherlock galiba oyun yeniden başlıyor, ne yapacağız şimdi?" Sherlock uzun bir düşünmeyle "gelsin bakalım bende çok sıkılıyordum zaten içime yeniden heyecan doldurdu şimdiden" ben söylediklerinden hiç bir şey anlamadan onları dinliyordum. Greg ,Sherlock 'un kolundan tuttu ve "saçmalama Sherlock sanırım bu sefer zarar vermek için geliyor  bu sefer oyun çok tehlikeli olacak" Sherlock gülerek paltosunun yakasını kaldırdı ve arkasını dönerek "iyi işte tehlike olmazsa ben nasıl heyecan duyacaktım ki" diyerek gitti. Greg, John' a baktı "bu iş sende John şu deliye sahip çık" ardından John da bastonun tıkırtısı ile Sherlock' un peşinden gitti. Greg yanımdaki memur kıza dönerek "hemen sorgu odasındaki kadını deliller ile birlikte mahkemeye sevk edin" dedikten sonra oda odasına doğru gitti. Karakolun ortasında tek başıma kalmıştım zaten neden Sherlock ile bu saate buraya gelmeyi kabul ettiysem bazen çok tehlikeli birine dönüşüyor bu da beni arada bir korkutuyordu. Ama ona olan duygularım korkularımı yerle bir ediyor, karakolun ortasında ayağımı yere vurarak "of neden ya neden bu adam olmaz zorunda neden bu adamı sevmek zorundaydın kalbim" diye bağırmaya başlayınca bütün memurlar başıma toplandı bende gülerek "yok bir şey özür dilerim "diyerek koşarak karakoldan çıktım, John ve Sherlock çoktan gitmişlerdi bile bende arabama binerek hemen oradan eve doğru yola koyuldum. Kısa süre içinde eve geldim ve kendimi bugünün yorgunluğundan arındırmak için duşa attım, nasıl yatağa gittiğimi ve uyuduğumu hatırlamıyorum bile, ama sabah uyandığımda işe geç kaldığımı çok net hatırlıyordum. Sabah uyandığımda hızlı bir şekilde üzerime giymeye çalışıyordum bir yanda kahvaltı yapıyordum, birden kapı çaldı hemen koşarak kapıyı açayım derken pantolonumun paçalarına takılarak yere düştüm. Acı içinde yerden kalkarak kapıyı açtım, gelen bayan Hudson mış. Bana kah kahalar ile gülmeye başladı bir elimde diş fırçası bir elimde pantolon içine girmeye çalışıyordum. "Lailla kızım bu halin nedir?" ben acele ile hemen pantolonumu yukarı çektim ardından ağzımı çalkalayıp "Bayan Hudson işe geç kaldım hemen çıkmam lazım" ben sağa sola koştururken bayan Hudson kolumdan tutarak "Lailla bir sakin olur musun? bugün cumartesi yeni işe gitmene gerek yok" ben bu sözleri duyunca birden çok rahatladım hemen koltuğa oturdum "oh çok iyi bende işe gitmek için çabalıyordum. Neyse en iyisi ben gidip geri yatayım" ben kalkıp tam odama gidecekken "nereye bekle hadi hazırlan John ve eşi Mary bizi kahvaltıya davet ettiler oraya gideceğiz" benim içimde hiç gitme isteği olmasa da "peki Bayan Hudson ama beni davet ettiler mi ki ayıp olmasın" Bayan Hudson omzuma dokunarak "evet canım Mary seninle tanışmak için sabırsızlanıyordu zaten hadi hazırlan hemen" ben odama giderek kot pantolonum üzerine beyaz bir gömlek giyerken Bayan Hudson çoktan aşağıya inmişti. Kapıyı açmam ile Sherlock ile karşılaşmamız bir oldu. Beni dün karakolda tek bıraktığı için çok sinirli olduğum için hiç konuşmadan merdivenlerden inerken ayağım takıldı tam düşmek üzereydim. Sherlock beni belimden kavrayarak tutu. Gözlerim yine onun yeşil gözlerine müptela olmuştu, gözlerimi ondan çekemiyordum, ben nasıl tutsak olmuştum bu gözlere ki müebbet hapis gibiydi sanki çıkmak için ölmem gerekiyordu. Bedenim ona daha fazla yakınlaşmak isterken Bayan Hudson içeri girdi "Lailla hadi çabuk ol" dediği an Sherlock bir anda beni bıraktı ben de aşağıya indim. Dünden ona olan sinirim bir anlığına geçmiş olsa da kronik bir hastalık gibi sürekli aklımda nükte ediyordu. Ben arabaya anahtarları takacakken elimden anahtarları alarak ben kullanırım sen geç arkaya uyu dün benim yüzümden uykusuz kaldın" bende alkışlayarak "bravo Bay Sherlock dün sizinle olduğumu hatırlamana çok sevindim bende bir anlık hafıza kaybı ile beni unutuğunu sanmıştım" Sherlock kendinden emin bir şekilde arabaya anahtarları tam takarken bu seferde anahtarları ben aldım , Sherlock sinirli bir şekilde bana bakarak "özür dilerim Lailla hanım sizi orada unutuğum için ama biraz abartmıyor musunuz?" bende alaycı bir gülümseme ile "ben mi abartıyorum ben öylemi ben anacak bu cümlenize gülerim "Bayan Hudson sinirli bir şekilde bizim yanımıza gelerek anahtarı elimizden aldı ve "geçin çabuka arkaya ben kullanacağım arabayı"biz alışık olmadığımız bir tepki ile karşılaşınca birden korktuk ve hemen Bayan Hudson' un dediğini yaparak arka koltuğa geçtik, Sherlock, John' ların evine gelene kadar benimle tartışıp durdu ardından "Lailla Hanım yeter artık özür diledim olayın etkisi ile öyle davrandım" ben daha fazla bu sözlerine ve gözlerine dayanamayarak "peki Bay Sherlock ama lütfen bir daha bir yere gideceksek bile beraber dönelim" Sherlock bu sözlerime gülümsedi arabadan inerken bayan Hudson burnundan soluyordu sanki etrafında görünmez bir ateş ile çevrelenmişti "sizinle asla dönemem bütün yol boyunca başımda kavga ettiniz şimdi barıştınız al kızım anahtarları ben sizinle aynı arabaya binmem bir daha" diyerek anahtarları elime tutuşturdu. Sherlock ile biz gülerken Bayan Hudson da  kapıya doğru yürümeye başladı. Ben birden bir şeyi unuttuğu fark ederek "Bayan Hudson hiç bir şey almadan mı gideceğiz?" Sherlock ve şaşkın bir şekilde bana baktılar Bayan Hudson "Lailla nasıl bir şey den bahsediyorsun" bende düşüncemin ciddi olduğunu göstermek istercesine "Bayan Hudson Türkiye de birinin evine asla bir şeyler almadan gitmeyiz hemen bir çiçekçiden bir çiçek alıp geleyim" Sherlock birden kolumdan tutarak "ne gerek var hadi Lailla hanım hadi geç kalacağız" Bayan Hudson , Sherlock' un kolunda tutarak "bırak Lailla ne almak istiyorsa alsın, kendi kültürünün esintisini burada yaşatmasının ne mahsuru var" Sherlock birden durdu ve Bayan Hudson' a hak verdiğini kabul ederek "peki o zaman bende onunla birlikte gideceğim şimdi çiçekçiyi bulamaz kaybolursun sonra seni aramak ile uğraşırız birde" ben alaycı bir tavırla gülerek "çok komiksiniz bay Sherlock siz bence suçluları bırakın bence tam komedyen olacak insansınız" bana doğru yürümeye başladı bende kızdığını düşündüm ama kolumdan tutarak "hadi gidelim yoksa aç kalacağız" diyerek beni buraya en yakın çiçekçiye götürdü, Bayan Hudson da bizim arkamızdan gülüyordu o John' un evinin kapısını çalarken bizde çoktan çiçekçiye gelmiştik. Çiçekçiden en güzel lavantaları alarak çıktık. Sherlock bu davranışımı çok önemsemiş olacak ki "siz ülke olarak sevdiklerinize değer veriyorsunuz sanırım tanımadığın bir insanın evine bile bir şey alıyorsan" ben bu güzel sözleri karşısında gururlu bir şekilde "evet biraz öyleyiz burası değil mi? evleri geldik" John evinin kapısını gösterdim ve birlikte kapıya doğru yürüdük ben çok heyecanlanmıştım Londra da çok arkadaşım vardı ama ilk defa birinin evine konuk oluyordum nasıl davranacağımı ne yapacağımı bilemiyordum. Sherlock heyecanımı anlamış olacak ki "Lailla hanım telaş yapmayın Mary aynı size benziyor zaten çok iyi anlaşırsınız " bende alaycı bir gülümseme ile kapıyı çaldım. Kapıyı açan John' un eşi Mary olmalıydı nazik bir gülümseme ile "hoş geldiniz, Lailla değil mi?" bende o nazik davranışına karşın "hoş bulduk evet ben Lailla sizde Mary olmalısınız"diyerek elimdeki çiçekleri uzattım. Mary çok güzel bir kadındı sarı saçları ve yeşil gözleri vardı zayıf ve naif birine benziyordu, orta boylu olması onu sevimli bir kadın haline getiriyordu. Biz Sherlock ile içeri geçerken birden Mary kolumdan tutarak beni oturma odasına götürdü, Sherlock ise John' un yanına gitti, ben Sherlock beni bırakınca birden telaşa kapıldım ama oturma odasında Bayan Hudson' u görünce hemen yanına oturdum ben ne söyleyeceğimi bilemiyordum Mary birden söze girdi " sen Türkiye den geldin değil mi? John söylemişti"bende biraz çekingen bir eda ile "evet yeni geldim sayılır 2 ay ancak oluyor sizinle bir türlü tanışamadık hep bizim apartmana geliyorsunuz ama"o bu çekingenliğimi anlamış olacak ki "Sherlock ile aranız nasıl çok gıcık bir komşudur kesin" ben tam cevap verecekken Sherlock ve John yanımıza geldi, Sherlock beni sinirlendirmeye çalışırcasına "asıl gıcık olan Lailla Hanım emin ol onunla bir gün yaşasan ne demek istediğimi anlarsın" Bayan Hudson beni koruyarak "sus sen Lailla çok merhametli ayrıca Lailla' yı kıskandığı için öyle söylüyor" Sherlock kendinden emin bir duruş takınarak "neden onu kıskanayım bir kaç olayda sadece bana fikir verdiği için mi?" dediği an biz hep beraber gülmeye başladık, bir anda tekrardan kapı çaldı Mary kapıyı açmaya gidince Sherlock hemen yanıma oturdu. Bazen bilerek bana yaklaştığını düşünüyordum, sanki ona olan zaafımı anlamış onu kullanıyor gibi bazende olaylar öyle gelişti diye düşünüyordum, ben bu düşünceler ile birden Sherlock' un sözlerine kulak verdim "Bayan Hudson artık çok dikkatli olmamız gereken zamanlara giriyoruz Moriarty geri dönüyor oyun yeniden başlıyor anlıyorsunuz değil mi?" ben tam kimden bahsettiklerini soracakken içeriye çok güzel  bir kadın girdi bayan Hudson' u tanıyor olacak ki önce onun yanına giderek selam verdi daha sonra bayan Mary bizi tanıştırdı " bu Molly ,Lailla! Sherlock ve John iş arkadaşı" Molly esmer çok sevimli biraz çekingen bir kızdı gözleri kömür gibi simsiyah saçları bal köpüğü renginde orta boylu zayıf ve çekingen bir kızdı ben de sevecen bir şekilde "tanıştığıma memnun oldum seni daha önce apartmanda hiç görmedim, senin gibi güzel bir kadını görsem unutmazdım çünkü " Molly söylediklerimden utanarak"düşüncelerin için teşekkür ederim Lailla hanım ama sizi ben tanımıyorum " bayan Hudson yanlış bir düşünce oluşmasını engellemek için " Lailla, Sherlock ile benim komşum iki ay oluyor taşınalı sen ondan dolayı görmedin hiç" bende bu duruma bir anlam veremedim içimden garip hisler geçiyordu Molly' in elli titreyerek Sherlock' a uzatarak "merhaba Sherlock nasılsın, iyi misin? "dedi, Sherlock umursamaz bir şekilde "iyim Molly " diyerek yanıma tekrardan yanıma oturdu. Mary' in hizmetçisi yanımıza gelerek "kahvaltı hazır hanım efendi" dediği an hep birlikte masaya geçtik, Sherlock sanki Molly' e göstermek için benim yanımda ki sandalyeye oturdu.Kahvaltı yapmaya başladığımız sırada bayan Molly bana dönerek "Lailla, sanırım Türkiye den geldin nasıl bir yer çok merak ediyorum bende bir gün gitmek isterim" bende ağzımdaki lokmayı yutkunduktan sonra "evet, ülkem çok güzel bir yerdir özelikle İstanbul, İzmir , Ankara gibi yerleri görmenizi tavsiye ederim." Sherlock masadaki peynirleri tabağıma servis yaparak "Lailla hanım siz Türkiye' nin neresinden geldiniz hiç sormamıştım" bende çatalımı ve bıçağımı bırakarak "ben Tekirdağ da yaşıyorum orası da çok güzeldir, Yunanistan sınırına yakın bir yer" Sherlock kahvaltısına devam ederken birden "evet biliyorum Türkiye hakkında araştırma yaptım biraz  güzel sakin bir yer öyle değil mi?"  ben de gülümseyerek "evet öyle bu arada  bay Sherlock  geçen bana Türkiye den gelen koliyi siz mi kargodan aldınız" Sherlock biraz düşündü "evet ben aldım Lailla hanım dairenize bırakması içinde Bayan Hudson' a verdim" bende gülümseyerek "onu anladım zaten kolinin üzerinde kan izleri ve bir takım iğrenç kokulu sıvı şeyler  neyse ki kolinin içine geçmemiş" Sherlock elindeki fincanı masaya bırakarak "evet o gün tam bir cinayetin kan analizini yaparken kapı çalınmıştı olabilir" Mary şaşkınlıkla bana bakarak "Lailla inanılmaz bir gözlem yeteneğin var galiba öyle mi?" John birden lafa girerek "evet gerçekten çok yetenekli ilk geldiği gün bir cinayet davasını çözmüştü bizden önce ondan sonrada Sherlock ile manikürcü davasına baktılar ben meşgulken inanılmaz şekilde yetenek sahibi " utanmış bir şekilde "John abartıyor ben Bay Sherlock kadar olamam onun davaları çözme şekli beni hayran bıraktı" Mary bu sözlerimden bir anlam çıkartırcasına "Sherlock herkesi etkilemez aslında ama seni hemen etkilemiş sanırım" ben birden peçete ile ağzımı silerek "aslıda şey ben bir tuvalete gideyim"diyerek masadan kalktım. Molly şaşkınlık içinde "inanılmaz bir şey Lailla bu kadar yetenekli demek ki Sherlock sende Lailla dan etkilendin sanırım" John durumun farkına vararak"yok senin düşündüğün gibi bir etkilenme değil bu Molly işindeki başarısından etkileniyoruz" Sherlock sinirli bir şekilde John döndü "saçmalamayı kesin artık Lailla hanım hakkında da konuşmayın o burada yokken"ben tuvaletten geldiğimde herkes sessizce kahvaltısını yapıyordu, ben masaya oturduğum sırada birden kapı çaldı hizmetçi elinde bir zarfla Sherlock' a doğru gelerek "bu size gelmiş bay Sherlock üzerinde adınız var" herkes endişeli bir şekilde Sherlock' a bakmaya başladı. Sherlock zarfı açtığı an sinirli bir şekilde masadan kalktı, o kadar öfkeli görünüyordu ki zarfın içinde yazanları okuması için kağıdı John' a uzattı. John yazanları yüksek sesle okudu "sevgili Sherlock kendine kurduğun bu mutlu aile tablonu yakında yakacağım sevgiler Moriarty"Sherlock sinirli bir şekilde sağa sola giderken herkesin yüzünde bir korku oluşmaya başladı. Ben endişelerine bir anlam veremeden Sherlock' un kolundan tutarak "bakar mısın? Moriarty kim acaba" Sherlock elimden tutarak "Lailla Hanım bu konuda size açıklamayı John yapar ben biraz bahçeye çıkacağım" ben John' a dönerken Sherlock da dışarı çıktı,John bana dönerek "Lailla, Sherlock ile yıllardır uğraşan bir adam Moriarty Sherlock' u kafasında takıntı haline getirmiş bir psikopat anlayacağın Sherlock onu hapse yolladığını sanıyordu ama yeniden ortaya çıktı."ben şaşkın bir şekilde "nasıl olabilir birde o kadar zamandan sonra neden şimdi ortaya çıktı ki" John endişeli bir şekilde "bilmiyoruz Lailla ama Moriarty direk Sherlock' a zarar vermez onu önce acılar ile kıvrandırır ona çözemesin diye sürekli saçma davalar yollar Londra da ki bütün insanları kullanarak Sherlock' u tehdit eder öyle bir manyak işte" ben ağzım açık kalmış şekilde John' u dinlerken birden kapı çaldı. Hizmetçi kapıyı açtığında odaya Mycorft girdi hepimizin endişeli yüzlerini görünce "Sherlock nerede bir şeyler mi oldu" Sherlock, endişesini bırakmış gibi "Moriarty geri döndü" masadaki kağıdı Mycorft' a verince onu da bir endişe tufanı kapladı "neyse bu konuşulacak yer değil tanımadığımız insanların içinde bu konuyu konuşmayalım" ben bu sözleri üzerime alınarak "neyse ben özür dilerim artık gideyim sizinle tanıştığıma memnun oldum" diyerek koltuktaki çantamı aldım. Mycorft kolumdan tutarak "Lailla özür dilerim öyle demek istemedim" bende gülümseyerek "hayır önemli değil seni anlıyorum. Mary ve Molly sizinle tanışmak çok güzeldi, bir gün benim evime kahve içmeye beklerim" diyerek onları öptüm, Mycorft ben kapıdan çıkarken Sherlock' a dönerek "sen dün neden uyuşturucu kullandın Moriarty yüzünden mi? " Sherlock derin bir nefes aldı öfkesini kontrol ederek "sana hiç bir açıklama yapmıyorum neden biliyor musun? çünkü sen bir yabancısın Lailla ya neden böyle davrandın o kötü biri olsa ben zaten onu buraya aileye sokmazdım o Moriarty kim onu bile bilmiyor burada tek yabancı sensin ben gidiyorum" diyerek koşarak arkamdan geldi. Ben nedendir bilmiyorum ama Mycorft' un sözlerine biraz alınmıştım çünkü onları Londra da ki yeni bir ailem olarak görmeye başlamıştım. Birden kendimi az kalsın bu masala inanırken bulacaktım iyi ki Mycorft beni bu masaldan uyandırdı doğru ben sadece bir yabancıyım ben onların hiç kimsesi değilim ki bu acı sözler kalbimi neden kanatsın ki diye düşünerek gözlerimden anlamsız akan yaşları sildim. Sherlock birden kolumdan tutarak beni kendine çevirdi "sen bana arabada nereye gidersek birlikte döneceğiz diye söz vermemi istemedin mi? sen neden beni bırakıp gidiyorsun" ben gözleirmdeki yaşları görecek endişesi ile yüzümü ellerimle silip zor bir gülümseme ile "ne alakası var siz aile toplantısı yapacaktınız bende aileden bşr olmadıpım için oradan çıktım doğru olan buydu" Sherlock saklamaya çalışmama rağmen gözlerimdeki yaşalrı gördü "sen ağladın mı Mycorft sözleri için birde yapmayın Lailla hanım o hep öyledir hem ben söz verdiysem tutarım birlikte geldik birlikte döneceğiz sizde şu gözlerinizdeki yaşalrı silin bakalım" Sherlock elleri ile akan son yaşarımı sildi pencereden herkes bizi izliyordu ben bunu fark edince hemen arabaya bindim Sherlock da arabaya bindi. Biz eve giderken Molly, Bayan Hudson'a dönerek "sanırım sadece komşu olmayacaklar birbirlerine o kadar derin bakıyorlar ki yıllardır Sherlock' u tanıyorum hiç bir kadına böyle baktığını görmedim ben gidiyorum" diyerek evden çıktı. Mary, Molly' nin arkasından Bayan Hudson' a dönerek "sanırım Molly haklı olabilir belkide bu Moriarty kötülük yapmak isterken Sherlock'a bir iyilik yapacaktır" John, Mary' e dönerek "öyle bir şey yok Mary onlar sadece komşular ve hep öyle kalacaklar" diyerek odasına gitti.

Ben ve Sherlock çoktan eve gelmiştik ben hemen daireme çıktım, Sherlock da bugün gelen zarfı incelemek için dairesine çıktı. İşte yıllardır Sherlock' un düşmanlığını yapan psikopat Moriarty ile böylece tanışmış oldum kim olduğunu bilmesem de ne kadar tehlikeli ve manyak olduğu belliydi...

Sherlock Holmes And MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin