"Sehun, o beyaz ayıcığı yerine koyar mısın? Ve Jongin, lütfen elini kemirme. Az önce o ellerle yere dokundun. Pis oralar."
Hayır, Chanyeol yeğenlerine bakmıyordu. Chanyeol, adları Sehun ve Jongin olan bu iki canavarın yalnız babasıydı. Sabahları işte, akşamları ise bebeklerinin yanındaydı. Daha üç yaşında olan bu son derece atik ve hiperaktif çocuklarla ne yapacağını bilmiyordu. Yine de onları seviyordu.
Hep beraber markete gelmişlerdi ve Chanyeol, çocuklarına laf geçiremiyordu. Her ikisi de marketin iki yanına dağılarak ortalığı dağıtıyorlar ve babalarını delirtmek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlardı.
Zavallı Park Chanyeol ise sinirden ağlamanın kıyısındaydı. Market arabası ile çocuklarını yakalama derdine düşmüştü. Ama bu iki afacana yetişmek çok zordu.
Chanyeol ayıcığa aşkla bakan oğluna baktı ve kafasını yukarı kaldırarak ölen eşine tüm saygılarını sundu. "Eminimki orada benimle dalga geçiyorsundur, Seulhee."
Sehun'u kucakladı ve ayıcığı almasına izin verdi. Daha sonra ise koca markette Sehun'un elindeki ayıcıktan hallice ufak bedeni aramaya koyuldu. Sehun, ne ona ne de Seulhee'ye benzerken Jongin Seulhee'nin tıpatıp aynısıydı. Ona baktıkça aklına eski karısı geliyor duygulanıyordu.
Hayır, onlar severek evlenmemişlerdi. Açıkçası Sehun ve Jongin onların yaptıkları bir hataydı ama Chanyeol, bundan asla kaçmaya çalışmamıştı. Aileleri de zaten onları evlendirmek için ortamı kolluyorlardı.
Evlenmişlerdi ama Seulhee, iki çocuğa dayanamayarak daha küçük olan Sehun'u dünyaya getirdikten sonra kendisini üst tarafa teslim etmişti.
"Aha, buldum seni."
Chanyeol, küçük bedeni bulduğunda Jongin, güzel ve küçük boylu bir adamın paçasını kemirmekteydi. Chanyeol bunu fark eder etmez sinirlenmiş ve utanmıştı. Ama fark ettiği üzere sarı saçlı güzel adam, küçüğe kızmak yerine onun şirinliğine kıkırdıyordu. Ve titreyen elleri onun siyah saçlarında narince dolandığında Chanyeol gülümsemiş ve yanına eğilmişti oğlunun, Sehun'u market arabasının çocuk koltuğuna oturttuktan sonra.
"Buldum, seni Kara Mamba!"
Jongin'i yakaladığında minik çocuk ağlamıştı usulca. Ama Chanyeol poşetten onun emziğini çıkararak onu da market sepetine koydu. Baekhyun ise uzun adamdan etkilense de kaşlarını çatmıştı. Bu adam, çocuğa ne kadar da kötü davranmıştı.
"Efendim, çocuğa hakaret niye ediyorsunuz acaba?"
"Hakaret mi? Ben çocuğuma hakaret etmem, beyefendi. Bu onun mafya takma adı. Bu oyuna bayılırlar. Arkamdakide Beyaz Kurt- Sehun?!" Çocuğunun olmadığını gördüğünde gözleri kocaman açılmıştı. Bu küçük afacan nereye gitmişti kaşla göz arasında? Panikle etrafına bakınırken siyah saçlı, beyaz tenli ve sivri çeneli çocuğunu elinde koyu kahverengi bir ayıyla paytak adımlarla döndüğünü görünce sevinçle gülümsedi ve kardeşi için de ayı alan minik çocuğu yakalamıştı. Bir kolunda beyaz tenli oğlu, sepetteki koyu tenli oğlu ile ona bakan küçük adama gülümsedi.
"Ve oğlumun paçanızı ısırmasından dolayı özür dilerim beyefendi. Sizi sevmiş olmalı ki kemiriyor. Benim de kulaklarımı kemirir durur."
"Sorun değil, efendim. Size yardımcı olmak isterim. Onca eşyayı taşımanızda. En azından bebeklerinizi tutarım?"
Baekhyun, machup bir ifadeyle dediğinde uzun beden gülümsemiş ve sahiden mi diye soruvermişti. Küçük adam ise yanaklarının soğuktan kızarmasına teşekkür ederek utançla onu onaylamıştı. Bu adamla son görüşmesi olsa da...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monachós Patéras [chanbaek°texting]
FanfictionBaekhyun için yalnız bir baba olan Chanyeol en uygun kişiydi. Ama onun kalbine sahip olmak için onun duvarlarını yıkmak gerekiyordu. Ve bu elması parçalamaktan daha zordu. Tüm hakları saklıdır.©