Baekhyun, cidden boyalar içinde gelen iki yaramaz çocuğa ellerini beline koymuş bir şekilde bakıyordu. Şu anda kendisini annesi gibi hissediyordu. Kaşlarını çatarak dizleri üzerine çöktü ve ona gülümseyen bebeklere baktı usulca.
"Çocuklar, bu haliniz ne?" Tek kaşı havaya kalkarken dediğinde Jongin ellerini çırptı. Mutluydu çünkü sonunda boya yapmışlardı. Hem de okulun her yerine. Sehun ise ilk defa bu suratsız hallerinden kurtularak etrafa gülücükler atıyordu. Baekhyun onların bu hallerini kıkırdadı ve ikisini de kucakladı.
"Boya dayptık! Di mi Şehuyn?"
"Ebet! Heym de tüym okuya daptık!"
İkisi de Baekhyun'un boynuna tutunurken demişlerdi. Baekhyun ise onların heyecanıyla gülümseyerek onları banyoya doğru taşıdı. Bu iki çocuğun enerjilerini seviyordu. Minnacık olmalarına rağmen çok kıpırdaktılar.
"Aman Tanrım! Bu çok güzel çocuklar. Ama keşke daha temiz olsaydınız bebeklerim. Her tarafınız boya olmuş."
Banyodan içeri girerken dediğinde Jongin kaşlarını çatmıştı. O duş almak istemiyordu. Babası olmadan duş alamazdı.
"Banyo dapmak istemiyoyum! Babaym olmadan banyo dapamaym! Babaym gelsin öyle dapacağım!"
Jongin huysuzca söylenmiş ve Baekhyun'un tutuşundan kaçmaya çalışmıştı. Baekhyun ise aklından bir şeyler geçiriyordu. Onu ikna etmeliydi. Biliyordu. Chanyeol, geç geleceğe benziyordu. Ve boyalar fazla kuramadan onları yıkamalıydı ki boyaları çıkarken canları yanmasın.
"Ama, Jong-"
"Hayıy!" Jongin dudaklarını sarkıtarak bağırdı. "Nini banyo dapmayacayk! Seyn işteyseyn Hunnie'yi dıka ama Nini dıkaynmayacak!" Jongin, Baekhyun'un kollarından kaçıp banyonun kapalı kapısını açtığında karşısında dikilen babasıyla el çırpsa da onun sinirli bakışlarını hissedebiliyordu. Biraz korksa da babasının bacağına tutundu. "Baba!"
"Hiç şirinlik yapmayın, küçük bey!" dedi Chanyeol Jongin'i kucaklarken. Sehun ise Baekhyun'un boynuna tutundu ve kulağına fısıldadı.
"İşte, şiymdi babamı kıyjdıydı."
Baekhyun kaşlarını çatarak Sehun'a odaklı bakışlarını Chanyeol'e gönderdi ama gördüğü şeyle dudaklarını ısırdı. Çünkü Chanyeol, Jongin'i havaya atıp tutuyordu. Bu görüntü onu sevindirmedi diyemezdi. Zaten biliyordu onlara kızamayacağını ama yine de endişelenmişti.
"Bay Park, bir daha sizden büyüklere bağırırsanız sizi bu sefer on değil yirmi kere havaya atarım. Anlaşıldı mı?" Chanyeol, Jongin'i tutup burnunu sıktığında demişti. "Şimdi, Baekhyun'dan özür dile bakalım. Seni affedecek mi acaba? Kalbini çok kırmışa benziyorsun."
Jongin kafasını eğdi ve dudaklarını sarkıttı. Kesinlikle Güzel Paçalı Ağabey'ini kırmak istememişti. Sadece babası dışında kimse onun vücudunu görsün istemiyordu. "Öyjüy diyeyim, Güyjey Paçayı Aybi! Beyni affedebiyiy misin?"
Baekhyun gülümsedi ve Jongin'in saçlarına bir öpücük kondurdu. En başından beri ona kırılmamıştı ki zaten. Ama yine de bunu ona söylemedi. Ne de olsa, sadece dışarıdan birisiydi. Chanyeol'ün eğitim sistemine karışamazdı.
"Affettim bile, Nini." demiş ve Chanyeol'e bakmıştı. Chanyeol ise gülümseyerek oğlunu, Baekhyun'un öptüğü yerden öpmüş ve onlara bakan diğer oğluna bir öpücük vermişti. Sehun da babasına öpücük verirken iki kardeş kıkırdamış ve eski neşeli hallerine dönmüşlerdi bile.
"Şimdi, duş zamanı sizi küçük mafyalar!"
***
Çocukları bir güzel yıkamış ve yemek yemişlerdi. Çocuklar odalarına çekilmişler ve saat sekiz gibi derince vjr uykuya dalmışlardı. Şimdi ise ikisi de aralarında bin metre uzaklık varken film izliyorlardı. Chanyeol, filmi izlemek yerine ona öpücük ve kalp atan Baekhyun'u unutmak istiyordu ama gözleri o minik dudaklara kaymadan olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monachós Patéras [chanbaek°texting]
FanfictionBaekhyun için yalnız bir baba olan Chanyeol en uygun kişiydi. Ama onun kalbine sahip olmak için onun duvarlarını yıkmak gerekiyordu. Ve bu elması parçalamaktan daha zordu. Tüm hakları saklıdır.©