(Baekhyun)
Nefesim tıkanmıştı.
Chanyeol'ün dediklerinden sonra nefesim tıkanmıştı. Dünya durmuş, etraftaki her şey durmuştu. Kulaklarımda anlamdıramadığım bir uğultu, kafamda ise beynimi kemiren birçok ses vardı. Kelimeler boğazıma dizili bir haldeydi. O bana beklenti ile bakarken ben ne diyeceğimi bilemiyordum. Daha önce bu hissi tatmamıştım sanki. İlk gibiydi. Ama ilk gibi hissettirmesi dışında oldukça eskiydi. Yine de daha yoğundu. Eskisinden oldukça yoğun ve anlamlıydı. Ve ilk gibi hissettirmesinin nedeni de buydu bence. Şahsi fikirlerimce böyleydi.
Tepkisizliğimin her saniye gözlerindeki ışıltıyı kaybeden adama odaklamıştım gözlerimi. Ellerimi onun yüzüne usulca çıkarmıştım. Ve o sırada kalbimin ağzımda attığını fark edivermiştim, aydınlanan karanlık bir geceymişim gibi. Beklemenin bir anlamı yoktu. Kendimi geri çekmeninde bir yararı yoktu. O seviyordu beni. Ben de onu sevmeye başlamıştım, deliler gibi. Bundan sonrası çok da mühim değildi, değil mi?
Derin bir nefes aldım ve parmak uçlarımda kendimi yükselttim. Az sonra yapacağım şeyi umarım bir evet olarak algılardı. Çünkü dediğim gibi nefesimin tıkandığı kadar dilim de tutulmuştu. Konuşamıyordum. Resmen, beni kendisine büyülemişti. Hatta ve hatta bana tüm ezberimi bozdurtmuştu. Onun sayesinde, birçok derdimi atlatmıştım. Kris ile kazandığım dertlerimi bir bir atlatmıştım, bu uzun, sevimli ama seksi adam sayesinde.
Nefeslerimiz yüzlerimizi sıyırırken başparmağımı alt dudağını sürttüm usulca. Gözlerinin kapanışına tanık olmuştum o anda. Birlikte yattığımız iki gece boyunca her fırsatta gözleri kapalıyken izlemiştim onu ve şu anda olduğu kadar huzur dolu olmamıştı hiç. Bu haliyle hoşuma gitmişti.
Başparmağım, alt dudağını serbest bıraktığında gözlerini açmasına izin vermeden kollarımı onun boynuna dolamış ve alt dudağını dudaklarım arasına almıştım yavaşça. Acemi öpücüklerim onun dudaklarında dolanmaya başlamıştı o saatten beri. Chanyeol de ise hiçbir tık yoktu. Şoka girdiğini umut ediyordum. Yoksa öpücüğümden hoşlanmamış olmasını kaldıramazdım.
Kaldıramamıştım da.
Birkaç öpücük daha bırakırken dudaklarına geriye çekmeye çalışmıştım kendimi. Ama duran öpücüklerim ile kendine gelmiş olan Chanyeol, buna engel olarak beni kucaklamış ve bacaklarımın beline dolanmasını sağlamıştı. Sırtım duvara yaslanmış bir halde ona bakarken ışıltı saçan alev almış gözleriyle bana gülümsemişti. Öyle bir gülümsemişti ki o anda kalbim, onun ateşine doğru üçlü salto yaparak dalışa geçmişti sanki. Bu his yüreğimi hoplatırken alnını alnımda hissetmiştim, uzun adamın. Derin derin nefes alıp veriyordu, benim gibi. Kalbi tekleyerek atıyordu, benim gibi. Ve soluk alışverişlerimiz kesinlikle mükemmel bir şekilde senkronize olmuştu.
"Bunun, bu öpücüğün anlamı," durdu ve alnımı serbest bıraktı. Gözleri usul usul gözlerimin derinliklerine odaklanırken devam etti cümlesine. "Bir evet miydi?"
"E-evet. Bunun anlamı kesinlikle bir evetti." Dudaklarına doğru fısıldadığımda gülümsemiş ve beni duvardan ayırarak sevinç nidaları eşliğinde etrafında döndürmüştü. Bu süreç esnasında asla beni bırakmasını söylemedim. Tıpkı onun gibi ben de sevinçle çığlık attım ve ona izin verdim.
Sonunda durduğunda kendini yatar bir halde koltuğa bırakmıştı ben ise otomatik bir şekilde üstüne yatmış ve kesinlikle bundan şikayetçi değildim. Hele ki, o muazzam kokusunu burnumun en derinlerinde dahi hissederken nasıl şikayetçi olabilirdim ki? İnsan sevdiğinin yanında uzayda gibi hissediyormuş meğersem. İnsan sevdiğinin yanında, çok farklı hissediyormuş meğersem. İlk aşk dediğimiz şey sadece bir tecrübeden ibaretmiş, çünkü aslında ikinci aşkı, gerçek aşkmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monachós Patéras [chanbaek°texting]
FanfictionBaekhyun için yalnız bir baba olan Chanyeol en uygun kişiydi. Ama onun kalbine sahip olmak için onun duvarlarını yıkmak gerekiyordu. Ve bu elması parçalamaktan daha zordu. Tüm hakları saklıdır.©