Kimsesiz bir rüzgarım farzet..

614 23 0
                                    

Alev alev yanıyorum, buzlarım çözülüyor aşka.
Gardım düşüyor tutamıyorum, korkuyorum bakışların çarpınca bana...

Biraz geç oldu ani bir tatil belirdi 1 hafta internetim yoktu kusura bakmayın ^-^ (Medya Bulut)

*Bulut

Hey selam ben sadece.. başka merak ettiğin birşey varmı diye merak edebilmiştim.

Edebilmiştim ne ya! Parmaklarım hızla tuşların üzerinde gezindi ve onu 'etmiştim' diye düzelttim. Pekala ,belki biraz fazla mesaj atıyorum. Ama bu istemsiz olan bir şey. Sadece 2 gündür konuşuyoruz ama o kadar mantıklı yorumları var ki... Selin'den bahsediyorum, Selin Güner'den. 2 gün önce tanıştık mesajda ve bana kızların pmyo alımlarıyla ilgili birkaç soru sordu. Sadece bu kadar. Yani ondan etkilenmem için bir sebep yok. Ama etkileniyorum. O samsun'da ben istanbul'da. Ne ilişki olurdu ama.. Bir dakika ya. İlişki ne abi? 2 gün oldu, bulut kendine gel. Kendi kendime aptal yorumlar yaptığım yatağımdan kalktım ve banyoya yürüdüm. Yüzüme ardı ardına 3 avuç su çarpıp aynaya baktım 'Onu hiç görmedin' sonra her zaman ki yüz ifademi takınıp banyodan çıktım. Esnerken saate çevirdim gözlerimi. 08.00. Mutfaktan gelen gürültülere bakılırsa annem kahvaltı hazırlıyordu. Size biraz ailemden bahsedeyim. Annem, Gülbahar harika bir aşçıdır ve muhteşem bir annedir. Aslında her yönüyle mükemmeldir. Babam, Mustafa Altınay bir polis ve bu mesleği istememde ki en büyük rol onun denilebilir. Küçükken karakola gidip nezarethane önünde gezmek yapmayı en sevdiğim şeylerden biriymiş. Pekala tuhaf biliyorum. Yani, kim nezarethanedeki suçluları izlemekten keyif alır ki?

"Gerçekten bu mesleği her yönüyle seven biri tatlım." Sesli konuştuğumu annem cevap verene kadar anlamamıstım.

"Sanırım haklısın anne" saçlarımı karıştırdım -yada akıl hastası olan biri- diye düşündüm. Telefonum titreyince cebimden çıkardım ve ekrana dokundum. Sanırım hayatım boyunca hiç kimsenin mesajlarına bu kadar hızlı bakmamıştım.

Kimsin sen Bulut Altınay?

"Ne o üç harfli görmüş gibi oldun." annem çorbayı karıştırırken dönüp bana baktı ve kaşlarını kaldırdı. Mesaj beni şaşırtmıştı. "Hayır sadece... biraz koşacağım, dışarda yerim bugünlük." Yanına gittim ve başından öptüm. "Öğle yemeğine yetişirim" sonra anneme fırsat bırakmadan eşofman üstümü aldım elime ve evden çıktım.

Bana kendinden bahsetsene.

Çok klasik olmuştu ama aklıma yazacak birşey gelmemişti. İlk defa böyle oluyordu. Kulaklığımı taktım ve sahil boyunca koşmaya başladım. Bulutların ardında gözüken silik bir güneş vardı. İnsanlar çimlerde oturmuş ılık havanın tadını cıkarıyordu. Kız kardeşim için indirdiğim bir grup müziği çıkınca yavaşladim ve telefonu şortumun cebinden çıkarıp şarkıyı 3 Doors Down- Here without you yaptım. Yanda messenger sembolü belirince parmaklarim komut beklemeden açtı sayfayı.

Kimsesiz bir rüzgarım farzet. Sıcak havalarda bir çölde rakipsizim. Hava soğuk olduğunda karşıma çıkma.

John Green'in bir kitabından alıntı yapmıştı. Ekrana baktım dikkatle. Kitap okumayı seviyordu..

Rüzgar bile kayıtsız kalır bana. Soğuk havalar mabedim, sığınagım; karlar üzerimi örten bir battaniye.

Ona o dizelerin devamını yazdım. Belki de aynı kitabı okumuş olmamiza şaşıracaktı. Elimde olmadan gülümsedim. Cevap çabuk gelmişti.

Kitap okumayı sevdiğini bilmiyordum :)

Bende onu bekletmemeye karar verdim.

Yapmacık insanlardan uzaklastigin kısa zaman dilimleri, kim sevmezki :)

Alo 155: Aşık oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin