Sakın bir daha benimle konuşma.

298 12 10
                                    

Sevda derinlerdedir oysa Ferhat üstünü kazmalıdır dağın...

Merhaba! :) 1 aydır yeni bir bölüm yazmıyordum çünkü ygs için ağırlıklı çalışıyordum artık makul bir net yaptığım için devam etmeliyim diye düşündüm.  :) Bölümler elimde hazır yayınlamaya devam edeceğim özelden mesaj atan tüm okurlarıma ve hikâyemi okuyan tüm okurlarıma teşekkür ediyorum seviliyorsunuz *-* Resim Aslı ve Selin'in önceki günkü çarşı izninden :) Bölüm şarkısı Pera-Affet...

*Selin

Köşe kapmaca. Tam anlamıyla köşe kapmaca. Bu Bulutla iki haftadır yaptığımız şey. İki haftadır benden kaçıyor ve sebebini anlayamıyorum. Tüm derslerde benden uzakta oturuyor ,gözlerini benden uzak tutuyor. Sebebini anlayamıyorum ne yaptım ki...Işıl ışıl gülümsemesini bir daha armağan etmedi. Kızlara sordum onlar da anlayamıyor onun bana uzak durulması gereken bir yaratık gibi davranmasını. Takmamaya çalışsamda aklımdan çıkmıyor.  Bir pazartesi sabahı yarı uykulu bir şekilde kendi kendime teori üretirken kafama gelen bişeyle irkildim.

"Kalkmayı düşünür müsün yoksa ayfer komiser 10 ceza puanını hanene yazsın mı? "

Başımdaki kepi kaldırdım ve Aslı'ya sevimsiz bir gülümseme fırlattım. Gülüp dolabını karıştırmaya başladı. Bende tüm eklemlerim ağrıyarak kalktım tabi. Rakun gibi olan gözlerimi tamamen açarak telefonun saatine baktım.

05.00. Kendi evimde 10'dan aşağı kalkmayan ben burda 5'te hazır oluyordum ve soğuk havada ictima'ya çıkıyordum. Burada ayılmak için köy ağası gibi oturup halı desenini inceleyemiyordunuz. Çünkü halı hazır da bir halımız yok. Tüm koğuş dolap açıp kapatma ve birbirine çarpan demir sesleriyle inlerken donmuş ayaklarımı betona sarkıttım ve yılın kararını aldım.

Bugün bulutu umursamayacağım. Ne bakacağım ne de derslerde konuşmaya çalışacağım. Herşey istediği gibi olsun. Ufak bir sinirle üniformamı giyindim ve Aslıyla beraber dışarı çıkıp büyük alanda sıra olduk. Herkes sayıldıktan ve komisere bildirildikten sonra yine tek sıra halinde yemekhaneye girdik. Aslı sadece bir paket yoğurt olan tabağıma şaşkınlıkla baktı. Bugün her günün aksine okulda menü fazla güzeldi ve simit poğaça evdeki kahvaltılarımızı aratmıyordu. Ama canım istemiyor. Ne bulursa tabağına alan Sevgiye gülerek baktım. O genelimize göre biraz fazla kilolu ve yemek yemeyi çok seviyor. Sonra arkamı döndüm ve boş masa aramaya başladım. Bunu yaparken bir masada arkadaşlarıyla kahvaltı yapan Bulut'la göz göze geldik. Yıldırım hızıyla ayirdim gözlerimi. Radikal bir karar almıştım ve uygulayacaktim.

"Selin yanım boş. " Ses önümdeki masada oturan kaandan gelmişti. O iki haftadır Bulut'un aksine sürekli benimle konuşmaya çalışıyordu. Davetine icabet etmeye karar vermişken aslı kolumdan tuttu.

"Daha iyi bir fikrim var pencere kenarı. " Kaan'a bir özür gülümsemesi fırlatıp aslının peşinden gittim. Çaktırmamaya çalışarak Bulut'a baktım fakat baktığım anda biri bana tokat attı sanki. O bakış... tiksindigi bir şeye bakar gibi. Yada küçümser nefret eder gibi. Bu...Tarifsiz . Aslı'nın karşısına otururken yüzüm düştü.

"Noldu? " Tabiki aslı kaçırmaz.

"Yok bişey ya hasta gibiyim halsizlik var biraz. " Yada o koyu kahve gözlerdeki nefreti unutmaya çalışıyorum.

"Kaçalım mı?" Zar zor gülümsedim.

"Dünden hazırsın." Yanımda oturup tüm konuşmaları dinleyen Nazlı , çatalına bir zeytin alıp bana çevirdi. Kaşlarımı kaldırdım.

"Ah Hayır. Bunu yapmayı düşünmüyorsun değil mi? "

"Aslında düşünüyorum. " ve bir laf edemeden zeytini ağzıma soktu.

Alo 155: Aşık oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin