Yeni Şehir

1K 60 5
                                    

Şimdi Türkiye uçağındayız . Biraz önce ailemin yanında belli etmemeye çalışsamda onlardan ayrıldığım için çok üzgünüm. Onları çok özleyeceğim. Eylül'ünde üzgün olduğunu görüyorum ve bi şeyler yapıp dikkatini dağıtmalıyım.

"Eylül"

"Ouaip?"(Evet?)

"Ben aciktim"

"Hostese söyle bana niye söylüyorsun?"

"Yaa ablaa sen söylesene hostese "

Bu arada 32 diş sırıtıyordum. En tatlı gülüşümdür :P

"Dáccord"(Tamam)

"Merci" (Teşekkürler)

Eylül hostese bi şeyler söyledikten sonra yemeklerimiz geldi.

"Eylem"

"Ouaip?"dedim.

"Bence artik türkceyi bilmeliyiz yani daha cok bilmeliyiz ne dersin?" Eylül hakliydi.Türkçeyi biraz biliyorduk ama bir türkle sorunsuz anlaşamazdık. Zaten bu konuşmalarımız bile türkçemizin az olduğunun kanıtıydı.

"Bencede. Doga kolejinde türkce ögretmeninden ozel ders alabiliriz "dedim.

"Haklisin. "dedi ve yemeğine döndü.

Evde türkçe konuşmak dışında pek bi bilgimiz yoktu.

Sonra arka koltuktan bi ses geldi.

"Kizlar!" Çok cırtlak bi sesti bi anda kulağımı kapama hissi gelsede bastırdım ve sesin geldiği yöne döndük.

"Evet?" Eylülle aynı anda söylemiştik.

"Meraba ben Damla. İstemeden kulak misafiri oldum türkçeyi daha iyi öğrenmek istiyorsunuz. Aynı kolejdeyiz ayrıca size yardımcı olabilirim diyecektim." Bu kızı anlayamamıştım. Bir insan daha tanımadığı biriyle bu denli nasıl samimi bi şey isterdi ki? Ne diyeceğimi bilemedim. Neyseki Eylül bunu anladı ve söze başladı.

"Ben Eylül ve bu da ikizim Eylem. Kibar teklifin için tesekkür ederiz ama biz öğretmenden ders almayi tercih ederiz " dedi. Eylüle katılıyordum. Kız biraz bozulmuş gibi yüzünü astı ama sonra hemen gülümsedi ve " Fransızca bildiğim için daha çok yardımcı olurum diye düşünmüştüm. Neyse kusura bakmayın "dedi. Sanırım son kozunu oynuyordu (!).

" Eminim İstanbul'da fransızca bilen tek kişi değilsinizdir. Fransızca bilen öğretmen bulabiliriz " dedim ve sırıttım. Kızda hafif sinirlenmiş gibi dursa da gülümsedi ve yemeğine döndü. Bizde önümüze döndük.

Eylül'e baktım şaşırmış duruyordu. Demekki Türkler bu kadar yardımseverdi(!).

Ama bu bana yılışıklıktan başka bişeyi hatırlatmadın Zaten pek arkadaş canlısı değildik ikimizde. Aslında Paris'te tek arkadaşımız Phlip'ti. O da bizden yaşca küçük ve tatlı bir çocuktu. Onu daha çok kardeşimiz gibi severdik. Onun dışında biz ikiz olarak takılmayı severdik. Biz ikimiz varken başka arkadaslara neden ihtiyaç duyalım ki?

Ya da bizim aramıza girecek bi sevgiliye? Biz birbirimize yetiyorduk .

Umarım Türkiye'de de böyle yılışıklar bizden uzak durur diye düşünürken yemeğimi bitirmiştim. Eylül'e iyi uykular deyip uyumaya çalıştım.

2 saat sonra...

Uçağın ananonsuyla uyandım. Gözlerimi açtığımda Eylül'de beni uyandırmaya çalışıyordu.

" Sonunda "

diyerek rahatladığını belirtti. "Uçakta mi kalacağiz sandin ablacim" dedim ve yangina öpücük kondurdum . Yerimden kalkıp çantamı almak için yukarı bölmeye uzandım. Çantamı aldıktan sonra uçaktan indik. Valizimi kolayca bulduk ve abimizin bizi almak icin gönderdiği şöförle yeni evimizin yolunu tuttuk.

İkizler - GémeauxHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin