Tarçın 1

16 2 1
                                    

Serin bir baharın sabahında aceleyle işe yetişmek için hazırlanıyordum. Yine her zaman ki gibi aceleci davrandığım için elim ayağıma dolaşmıştı. Ah şu iş yok mu beni yoruyor. Otobüs saatim geçiyordu biraz daha oyalanırsam gecikicektim. Montumu kaptığım gibi ayakkabılarımı bile tam giymeden evin kapısını çekip çıkmıştım. Patrona ne diyecektim ahhh bahtsız kaderim. Üstelik aramızda kalsın bu benim 99. işim bundan da kovulamam. Bu yüzden yetişmeliyim. Hızlı adımlarla koşmaya devam ettim taaa ki ona çarpışıp yerdeki su birikintisine yapışana kadar. Sadece 5 dakikayla kaçırdım ya bu son şansımdı ve o son şansımı kaybetmeme neden oldu aşağılık herifff. Ahhh başım öyle acıyordu ki...
-Hanfendi iyi misiniz?
Nasıl iyi olabilirim halime baksana heryerim su oldu. Bu halde işe gidemem. Peşimi bırakmayan şanssızlık ne olacak halim böyle. Ben içimden kendi kendime konuşurken karşımdaki insan varlığını unutmuştum. Hayatımı kararttığından haberi yoktu tabi.
-Ben iyiyim ama 99. işimi sayenizde kaybettim. Burda dikilmeniz şart mıydı? Şu köşede bekleseniz olmaz  mıydı? Ne yapacağım şimdi ben?
-Hanımefendi önünüze bakmıyorsanız benim ne suçum var. Hem sorumsuz hem de yağ gibi üste çıkıyorsunuz. 

  Neydi bu şimdi bana bağırıp gitti mi o?Sanki ben sana sesimi yükselttim havalara bak ya. Bir daha karşıma çıkarsa parçalarım onu.
Eve gidip yatayım bari işsizim sonuçta. İş bulmak gerçekten çok zormuş.

2 gün boş boş yattıktan sonra en son bir telefon aldım. Sonunda iş randevumu kabul etmişlerdi. Bu sefer kararlıydım tam saatinde kalkıp zamanında varacağım yapacağım,başarabileceğime inanıyorum.
Çok yorulmuşum bütün gün yatmaktan. Şimdi güzel bir uyku çekeyim.

Saat 06:30;
Tam vaktinde uyanmıştım. Sakince bir duş aldım ,giyeceklerimi ayarlayıp tarçınlı kahvemi yaptım. Bi kahve bu kadar güzel olamazdı. Kokusu adeta rahatlatıyordu. Üzerimi giyinip evden çıktım otobüs durağına varmıştım ve tam zamanında. Bugün şanslı günüm herhalde bomboş otobüse denk geldim. Bir güne hiç bu kadar iyi başlamamıştım.
Oyun şirketi karşımda duruyordu. Bu kadar muhteşem bir yer olabilir mi? Şirkete tam adımı mı atıyordum ki sanki çarpıştığım o çocuğu görmüş gibi oldum. Yoksa o muydu?
Hayal görüyor olmalıydım. Gözlerimi ovaladıktan sonra hayal değil gerçek olduğunu anlamıştım. Beni görmemesi için çalıların arasından kaçmaya çalışıyordum. Sanırım başarısız olmuştum. Bana bakıyordu ve buraya doğru sinirli bakışlarıyla geliyordu.
Peki neden o bana yaklaştıkça tuhaf hissediyordum. Yoksa.... Ahhh hayır daha adını bile bilmediğim bu çekik gözlüye tutulmuş olamam. Kalbim ve aklım bana oyun oynuyor. Kendine gel Min Ji.

Üzerimi düzeltip saklandığım yerden karşısındaki dikildim. Kaşlarımı çatıp ona doğru baktım. Ya ben konuşacaktım ya o. Bakışmayı tercih ettik. Madem bir şey demiyor omzuna omzumla çarpıp tam gidiyordum ki kolumu tutup kendine çekti ... Neydi bu şimdi. Ellerinin arasından kurtulmaya çalıştım ama bırakmadı. Bir şey diyecek gibiydi ama demiyordu. Gözleriyle gözlerimin içine baktıkça kalbim çarpıyordu. Dudaklarının arasından hangi kelimelerin döküleceğini merak ediyordum. Sonunda derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
-Yaa sen niye hep karşıma çıkıyorsun. Yoksa takip mi ediyorsun? Sapık falan mısın?
-Nee??? Seni ne takip edicem be. Hem ben bu şirkette görüşmeye geldim sana ne oluyor ha???
Yoksa burda mı çalışıyorsun.
-Demek burda işe başlayacaksın. Şimdiden anlaşmaya başlayalım bence 😏
-Neden sen kim oluyorsunda senle anlaşacakmışım ben?
Yüzündeki sinsi gülümsemeyle kulağıma eğilip...
-Alışmak zorunda kalacaksın 😏
Ahhh cidden sinir oldum şimdiden.En iyisi görüşmeyi kaçırmadan biran önce içeri girmeliyim.
Sıra bana geldiğinde içeri girmemi söylediler. Girmemeliydim. Şanssız günümdeyim. Nerden bilebilirdim ki onun şirket cio'su olduğunu. Ahhh cidden aklımı kaçıracağım. Hayal olmalı bu. Kâbus görüyorum bence. Uyanmalıyım. Uyanamıyorum ahhh bir kâbusu yaşıyorum şu an. Yüzümü elimdeki dosyayla kapatarak odadan çıkmak için kapıya döndüm fakat;
-Bayan Min Ji lütfen oturun.
Üstten bakışlarıyla bana yerime oturmamı söylüyordu. Üstüne atlayıp kafasını ısırmamak için zor tutuyordum kendimi. Derin bir nefes alıp yerime oturdum.
Sıra bana geliyordu. Elim ayağım titriyordu. Sorularına ne diyecektim. Lise mezunu birisini neden işe almak istesin ki.
Sıra bana gelmişti...
-Evet Bayan Min Ji. Öncelikle gördüğüm kadarıyla çizimleriniz gayet güzel.Ayrıca dışarda tanıdığım kadarıyla asabi bir bayansınız.
Peki siz neden şirketimizi tercih ettiniz ne amaçla buraya geldiniz?
'Sensin asabi bay kibirli.'
-Duyamadım bir şey mi dediniz?
-Aa yok hayır. Neden mi buraya geldim? Yeni geliştireceğimiz oyuncaklarla çocukları daha mutlu etmek için. Oyuncak çizimleri için harika fikirlerim var ve bir tek bununla değil rakip firmalara ne kadar güçlü olduğumuzu göstermeye geldim Başkan Min Joon.
Garip bir şekilde adı içimi ısıtıyordu. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Bir kaç kez vurduğum halde düzelmemişti. Saçmalıyordum işte kendimce.
Min Joon- Evet ıııı bayan Min Ji işe alındınız tebrik ederim.
İşe alınmıştım. Bu ne demek oluyordu. İşkence mi çektirecekti bana. Bir bayana bunu yapacak kadar vicdansız mıydı.

DEVAM EDECEK....♥️umarım kitabı beğenirsiniz. İyi olmanız dileğiyle ♥️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 15, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TARÇIN KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin