Her zamankinden daha da isteksiz bir vaziyette çalışıyordum. Burası tıklım tıklım insan kaynıyorken benim o kadar insana hizmet etmem beni fazlasıyla sinirlendiriyordu. Bir an önce kedimin yanına yani Yuqi'nin yanına gitmek istiyordum.Bu arada ben Jeon Jungkook. 20 yaşındayım ve birkaç yıldır aynı kafede part-time olarak garsonluk yapıyorum. Üniversiteye sabah saatlerinde gittiğimden dolayı akşamdan geceye kadar kafede çalışıyordum. Küçük bir evde kedimle beraber musmutlu bir şekilde yaşıyorduk. Arada arkadaşlarım geliyor ve birkaç gün burada kalıyorlardı.
...
...İnsanların isteklerine yetişmek zulüm gibi bir şeydi. Elimdeki tabletle beraber diğer garsonun menüyü vermesinden sonra masaya ulaştım ve siparişlerini tablete bakarak almaya başladım.
- 4 kola 1 su, 3 kakaolu mozaik pasta 1 waffle 1 karışık salata
"Peki efendim. Başka bir şey ister miydiniz?" dediğimde hayır anlamında sesler duymamla kafamla selam verip oradan ayrıldım.
İlerleyip siparişleri onayladıktan sonra kenara geçip ayakta durarak dinlenmeye çalışıyordum. Ayaklarımı hissetmesem de beynimi dinlendirmek iyi gelebilirdi. O sırada sipariş aldığım masayı incelemeye başlamıştım. Çünkü dikkatimi herkesten ayrı takılan, su ve salata isteyen bir kız dikkatimi çekmişti. İçine kapanık biri gibi duruyordu. Dikkatle bakıp incelediğimde ise bazen sohbetlere karılıyor ve kısa konuşuyordu. Saçları sarıydı ve sarı renk herkese kolay kolay yakışmıyordu. Bu rengin ona yakıştığını düşünüyordum. Gözleri oldukça karamsarlı ve güzeldi.
Onu uzunca incelediğimin farkına vararak silktim kendimi. Siparişlerinin hazır olmasıyla da aldım tepsiyi elime. Massya vardığım da herkesin siparişini önüne koymuştum. Tek teşekkür eden kişi oydu ve başını da eğmişti.
"Afiyet Olsun" dememle tekrar teşekkür etmişti. Kıkırdamıştım. Tepsiyi elime alıp ona tekrar baktım.
Neden gözlerimi ondan ayıramıyordum? Neden ona bakma gereğinde bulunmuştum?
Bana anlamsız bir ifadeyle bakıyordu ve ben ne yapacağımı bilemediğimden hemen hızlı bir şekilde yanlarından ayrıldım.
Kendimi lavobaya atarak rahatlamıştım. Aynaya baktım. Neden sırıtıyordum? Kendimi silktim. Ellerimi ve yüzlerimi yıkayıp kuruladıktan sonra çıktım. Kapının önünde gözlerim kapalı derin bir nefes aldıktan sonra gözlerimi açtım. Karşımda o kızı görmemle korkup yerimde sıçramıştım.
Korktuğumu görünce kahkaha atmaya başlamıştı ama ben hâlâ ona korku ve merakla bakıyordum.
"cidden çok komiktin 😂😂" dediğinde yutkundum ve kafamı hafif ona doğru indirdim. Boyu benden kısaydı ve kafasını kaldırarak bana bakıyordu.
"Ne yapıyorsun burda?" dediğimde gülümsedi.
"Sen napıyordun burda?" diye karşılık verdiğinde boğazımı temizledim. Ellerimi cebime sokup onun yüzüne baktım.
"Lavobada ne yaptığımı söylemeyim istersen😏" sırıttım.
Kısa boylu kız yüzünü büzüştürdü ve elini boşver dermişcesine hareket ettirdi.
"Soruyu geri çektim.." göz devirdi ve elini uzattı. "Ben Yeri 👋🏼 Kim Yeri 😄" dediğinde eline baktım.
Küçücüktü elleri. Tanrı aşkına kaç yaşındaydı bu??!
Elim titriyordu. Uzattım elimi. Eli elime değdiğinde vücudum titremeye başlamıştı.
Tanrım! Noluyo lan bana?!! Anaaa!!