Lâl,
Göz yaşlarımı silip çalan kapıyı açtım.
Gelen Ekim melodi'ydi. Boynuna sarıldım hemen.
O da sıkıca sardı kollarını bedenime. Ayrılınca şefkatle baktım,“neyin var sevgilim? Neden benden kaçıyorsun? Beni üzmen umurumda değil. Sadece yanımda kal. Kaçma, beraber halledebiliriz.”
Salona geçti, koltuğa oturdu. Yüzünü sıvazladı. Gözleri kıpkırmızıydı. Dudakları bir kaç kez aralandı. Bir şey diyemedi. Sanki tüm kelimeler tükenmiş. Vaz geçmiş gibi.
Kalkıp beni de yanına oturttu,“özür dilerim. Bir kaç aydır seni sürekli kırdığım için. Yemin ederim bu beni mahvediyor. Ama çözeceğim. Seni seviyorum. Seni herşeyden çok seviyorum.”
Sarıldı. Boynuma öpücük bıraktı. Kokumu içine çekti.
Gülümsedim,“ben de seni çok seviyorum.”
Bir süre yüzümü inceledi. Ardından bir damla yaş aktı gözünden.
Hayretle baktım,“ne oldu?”
Gözlerini sildi,“ lütfen aklından hiç çıkarma. Sen benim en güzel rüyamdın lâl. En güzel hayaldin.”
Derin nefesler alıyordu,“Meleğim, benim şimdi gitmem gerek.”
Arka cebinden bir kağıt çıkardı,“ben gittikten sonra oku,olur mu?”
Elinden kağıdı aldım,“nedir bu?”
Eliyle geçiştirdi,“somra okursun. Ben gideyim.”
Ayağa kalktı. Kaşlarını çatıp baktım,“yeni gelmiştin ama. Daha konulacaklarımız vardı.”
Güçlükle gülümsedi,“ Gitmem gerek.”
Dudaklarıma uzun bir öpücük bahşetti. Arzu yada tutku yoktu. Saf sevgi, şefkat ve özlem doluydu sanki.
Geri çekilip sarıldı. Uzunca.
Yüzüme son kez bakıp gülümsedi ardından çıktı evden.
Özlemiştim. Yüzünü görmek bana çok iyi gelmişti.
Mesaj gelen telefonuma doğru yürüdüm.
Annem: kızım nasılsın? Restoranta gittin mi?
Lâl: hayır anne. Melodi gelmişti,çıktı şimdi. Ben de geçerim restoranta birazdan.
Annem: peki canım. Dikkatli ol,seni seviyorum.
Lâl: ben de seni.
Telefonu masaya bıraktım. Melodinin verdiği kağıdı açtım ve okumaya başladım,
Lâl,güzel meleğim,
Şu an bunu okuyorsan öncelikle her şeyi senin için yaptığımı bilmelisin. Sana herşeyden çok değer veriyorum. Hayatımdaki en nadide şeysin.
Seni seviyorum. Bunu söylemekten asla bıkmam. Seni seviyorum. Yıllarca duvarlarla konuştum ben. Cansız objelerle...
Şimdi benimlesin. Herşey geride kaldı ama ben iyi değilim lâl.
Bipolar olduğumu öğrendim.
İlk zamanlarki tüm neşem,enerjim hastalığın ilk evresiymiş meğer.
Sana bir gelecek vaat edemem. Ama geçmişim senle dolu.
Ben yaşayan bir ölü haline geldim. Her şeye katlanabilirdim ama göz göre göre senin acı çekmene nasıl izin veririm ben?
Yapamadım. Pes ettim. Aptalın tekiyim. Ama bu aptal seni çok sevdi.
Kendinden vaz geçecek kadar çok sevdi.
Fotoğraf atölyem,bir kaç evim ve ailemden kalma bütün mal varlığım senindir.
En önemlisi,kalbimi seninle bırakıyorum. İçinde senin olduğun şey ölemez.
Lâl’ım, güzel meleğim,eğer kalırsam seni daha çok üzerim. Bu beni her gün öldürür,beni anlıyor musun?
Beni affet.
Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum.
Her zaman bizim cennetimizde seni izliyor olacağım.
Ben iyi olacağım. Sen de ol tamam mı?
Hoşça kal,güzel meleğim.
Okuduklarım karşısında kandım dondu adeta. Nefes alamadım. Tepki vermedim.
Gerçek değildi. Ekim melodi beni bırakmazdı. Beni onsuz bırakmazdı.
Yaşayamayacağımı bilirdi.
Yaptı. Ekim melodi meleğini bıraktı.
Yirmi iki yıl sonra,hayatım boyunca ilk kez bağırdım.
Sesim çıkıyordu,“ekim melodi, meleğin darmadağın.”
Daha çok bağırdım. Ben Ekim melodi’yi kaybetmiştim.
Sesim gelmişti. Ben ilk kez konuşmuştum.
Telefonum çaldı. Ekranda Nisa yazdığını gördüm. Açtım.
“bak ö-önce s-akin ol ta-tamam mı? B-ben... Yazamadım ö-özür dilerim. Lâl... Ekim melodi intihar etmiş. O... Onu kaybettik.”
Benim ruhum kayboldu.
|| Linç etmek isteyenler buraya şsögösöd Özel bölüm gelecek. Pek bir şey diyesim yok. Zaten başından beri sonu aklımdaydı. Esen kalın. ||
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUİET G×G |texting|
Short Story"Lâl, benim güzel meleğim; yirmi iki yıllık yaşantımda bana gerçekten yaşadığımı hissettiren yalnızca sen oldun." Merkür.