TRİ

6.2K 322 212
                                    

*Y.N.: Çünkü yarın yedide kalkacak olan kesinlikle ben deeelim.

****

"Geciktirmenin bir manası yok." dedim

Yatağın üzerinde bağdaş kurmuş kararından dönmemeye and içerek inadından vazgeçmeyen Draco'yu ikna etmeye çalışıyordum.

"Çok erken, kesinlikle izin veremem."

"Ne kadar ertelersek o kadar zorlaşacak."

"Alakası yok. Harry yıllardır ikimizde kimseyle beraber olmadık. Birden bire Scorpius'un karşısına çıkıp bunu açıklayamam. Hem biz bile daha ne olduğumuzdan emin değiliz ki!"

Haklı noktaları olsa da oğlumdan bir şey saklamak istemiyordum. Bir şekilde sanki onu hayatımdan dışarıda tutuyormuşum gibi hissederdim.

"Hem Ted'i düşün. Hepsini geçtim, Harry, insanlar şu an çocuklarımız arkadaş olduğu için ikimizi yan yana görünce yadırgamayabilir. Ama birliktelik? Herkes için adım Ölüm Yiyen damgasını taşırken nasıl bu kadar düşüncesiz olabilirsin?"

"Herkes ikinci bir şansı hak eder." dedim inatla.

"Ah, bana pek çok kez bahşedilen ve her seferinde elimin tersiyle ittiğim o şansı diyorsun. İkinci olmak için çok fazlasını heba ettim. Vazgeçelim."

"Dün geceyi yaşanmadı saymayacağım!" diye kükrediğimde sonunda susup gözlerini gözlerime kitledi. "Hayır, kesinlikle dün geceyi yaşanmadı sayıp bu kapıdan çıkınca olmamış gibi, seni öpmemişim gibi, hatta senin için- ne kadar saçma ve beklenmedik olsa da- delirmiyormuş gibi davranmamı isteme."

"Harry, saygınlığın..?"

"Bakanlığın dibine kadar yolu var? Kendim tercih etmedim bu ünü, benim kadar iyi biliyorsun."

"Ama buna sahip olduğunu ve büyük oranda toplumsal duruşunun buna bağlı olduğunu da sen biliyorsun. Benim gibi yaşamadın. O yadırgayan bakışlar inan çok yorucu. Bir yerden sonra umursamamazlık edemeyeceksin."

"Bak ne diyeceğim." diyerek kendimi biraz daha ona yaklaştırdım ve elini avcumun içine aldım. "Şimdilik çocuklardan başka kimsenin bilmesine gerek yok. Onlara yalan söylemeyeceğim. Söylemeyelim. Daha sonra ne yapacağımızı zamanı gelince düşünürüz. Gidip Gelecek Postası'na ilan verelim demiyorum ki."

İnadının yavaş yavaş kırıldığını hissedebiliyordum. Elimden kayıp gitmesine müsaade etmeyeceğime inanmak istemiyordu. Biraz daha yaklaşıp yanağına usulca bir öpücük kondurdum; "Lütfen Draco?"

"Ah Merlin! Ne yapıyorum ben bir bilsem! Tamam!" dedi ve kızarışını saklamak için kafasını biraz daha eğmesini keyifle izledim.

"Kahvaltı hazırlayalım mı o zaman?"

"Olur."

****

Sakin sakin mutfakta asalarımızı hareket ettirirken ben fransız tostlarıyla ilgileniyordum, Draco ise çocuklara meyve suyu hazırlayıp bir yandan da ikimize kahve hazırlıyordu. 

"Günaydın." diyerek gözlerini avuşturan Albus, tshirtüne tutunmuş bir şekilde ayakta uyuyarak onu takip eden Scorpius'la beraber mutfağa girdiğinde inanılmaz sevimli görünüyorlardı.

"Yüzünüzü yıkadınız mı?"

"Iıh.."

"Doğru banyoya." dedim. Draco'ya bakıp gülümserken o da aynı şekilde çocuklara bakıyordu, "Marş marş." diyerek bana destek çıktığında bu hayata alışmanın ne kadar kolay olabileceğini düşünüyordum.

Farketmeden (Drarry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin