~3~

88 58 14
                                    

Neydi canımızı yakan ; gerçeklerin ortaya çıkmasımı yoksa o gerçeklerin bu kadar acı olmasımı. Peki ya neydi bizi bu kadar etkileyen? Sahi neydi gerçek denen ve kimdi doğruyu söyleyen? Hayatta piyon rolünü oynamam oyunu kazanamayacağım anlamına gelmez . Bu sefer piyon bu oyunu altüst edicek.
...
Kapıdan içeri adım attığım ilk anda kalabalık dikkatimi çekti. Kafamı dòndürdüğümde ise daha adını bile bilmediğim ve buralara getiren cocukla göz göze geldik. Tam köşede iki büyük taht ve üzerlerinde iki kişi vardı. Kral diye tahmin ettiğim kirli sakallı ve orta yaşlı bi adamdı. Yanında ki kadın ise oldukca güzeldi . Grinin güzel tonlarına sahip saç rengi, mavi gözleri şekilli burnu ve ince bir beli vardi. Bunu giydiği mavi tül elbise oldukca belli ediyordu.
"Otur melek " bana mı demişti. Bu sözler kralın ağzından dökülü vermişti. Cevap vermeden gösterdiģi tarafa yürüdüm ve oturdum. "Salondaki herkes dışarı çıksın." Dedi. Herkes haraketlenerek dışarı çıktı. Beni buraya getiren adam da ortadan kaybolmuştu. Salonda ben ve tahtlardakilerden başka kimse yoktu.
"Adım Antony bu ülkenin kralı ve sen hic beni tanımasanda ben senin amcanım. "
"Sen ne saçmalıyosun ." Çıkan ses bana aitti. Boş salonda sesim yankı buldu.
" sözlerimi kesmeden dinle bunlar bazı seyleri hatirlamana yardımcı olucak."nereden baslayacağını düşünür gibi bir hali vardı ve sonunda söze girdi " Öncelikle yıllar önce baban yani abim bu ülkenin kralıydı. Biz bu ülkede şeytanlar ve melekler birlikte yaşıyoruz belli kurallar doğrultusunda tabii. Bundan yıllar önce senin baban bir hata yaptı ve şeytanların ona kurduğu tuzaği fark edemedi ve bu onun sonu oldu o şeytanlar bir şekilde ikimizide yok edip tahta gecerek meleklerin ve diger seytanlarin başına geçmeyi planlıyolardı fakat abim bunu gecte olsa farkederek beni kurtarmayı seçti fakat şeytanlar onun sonu oldu ." Gerçek oduğuna inanamasamda etkilenmiştim ve gözlerim dolmuştu.
"Annen bunu kabullenemedi ve bu ülkeyi terk etti ve dunyaya yerlesti. O giderken sana hamile olduğunu bilmiyoduk. Sen bizim o şeytanlara karşı durabiliceğimizin kanıtısın bu yüzden seni buraya getirdik."
" sen kral değilmisin senin karşı koyamadığın şeye ben nasîl karşı gelicem?"
"Senin baban oldukca güclü bir adamdı benim hatta bu ülkedekiler sahip olamayacagı bir güce bu gücü beni kurtarırken bana verdiğini sanmıştım fakat o annenin hamile olduğunu tahmin etmiş olmalı."
"bakın burası neresi hicbir fikrim yok ayrıca sürekli melekler ve seytanlardan bahsediyosunuz ama hicbirinizde bunlara dair bir belirti gormedim."
"Ne görmek istiyosun !"
"Mmm. Kanatlar?" O an gördüğüm büyük siyah kanatlar olduğum yerde kalmamı sağladı."sen."
"Evet linda ben bir şeytanım abim ise ikisininde ortasında güclü bir yaratıktı. "
"Annem." Yutkundum "bunu ben den saklamış olamaz ." sonra aklıma gelen seyi söyledim; "ben bir meleksem kanatlarım nerede ?"
"Kac yaşındasın linda ?"
"20."
"Hmm 18.yaş gününü hatırlıyo musun ?"
"Evet. Aa hayır sadece annem kızlarla cok ictiğimi eve gelip uyuduğumu anlatmıştı." Annem yalan mı söylemişti yani.
"Kanatların linda. onları çok yakında görüceksin. Şimdi git ve annenle konuş. Paul ?"yanımdaki adam içeri girdi demek adı paul du. "Onu annesine götür." Kafasını sallamakla yetindi. Bense duyduklarımın şokuyla tepki veremez haldeydim.Adımlarım sessizdi yüzümün rengi ise ölüden farksızdı. Bu yaşananlar çok saçmaydı ben sadece bir insanım tek derdim büte kalmadan derslerimi verebilmekti. Şimdi yaşadıklarıma ise anlam veremiyorum. Bana o kadar saçma ve karışık geliyordu ki. Babam bir kralmış çok önemli bir gücü varmış bana vermiş bla bla blaa. Düşündükce midemde zihnimde karışıyordu. Sonra sesler yükseldi bul linda , beni bul ve ondan uzakdur. "Kimdeen" diye bağırdım paul un garip bakışlarını hissedebiliyordum . Ses kesildiği an boşluğa düşer gibi oldum neyse ki paul beni tuttu ama garip bakıyordu. "Sağol" diyebildim. Yürümeye devam ederken duvardaki bazı resimler dikkatimi çekti hatta biri anneme o kadar cok benziyordu ki durmama neden oldu. Yanında daha önce görmediğim bir adam vardı. Ikiside öyle güzel gülüyodu ki. "Bu?" Diyebildim. Gelen cevap ise kafamdan aşağı kaynar su dökülmüş gibi hissetmeme neden oldu.
"Baban linda." Babam . Çocukluğumun eksik yanı. Demek böyle görünüyordu. Oldukça yakışıklı bir adamdı bir o kadarda güçlü duruyordu. Ikisininde kanatları vardı annemin bembeyaz, babamın ise gri koyu bir renk gibiydi ne şeytana ne de bir meleğinkilere benziyordu.
"O iyi bir adamdı."
"Onu tanıyomuydun?" Şaşkınlığım dilimede yansımıştı.
"Elbette linda onu buradaki herkes tanır." Içim burkulmuştu bir ben görememiştim babamı.
"Kanatları..."
"Neden mi böyle?"
"Evet."
"O hem şeytan hem de melek özünü taşıyordu linda. Şimdi bu özü sana verdiğini düşündükleri için burdasın." Sessizlik. Bu konuşma ardından sadece sessizlik getirdi. Ne ağlayabildim ne de yutkunabildim sadece sessiz kalabildim. Resme bakmayı bırakıp yürümeye çalışmak hayli zor oldu. Uzun koridorları aştıktan sonra büyük beyaz bir kapını orda durduğuğumuzda sorarcasına
"Annem?" Dedim
"Hayır burası senin odan biraz dinlen duş al sonra seni annene götüreceğim ." Yüzüne dikkatlice baktığımda o da bana aynı şekilde bakıyordu.
"Bütün şeytanlar böyle midir?
Güldü ve bu gerçekten güzel bir gülüştü "nasıl?"
"Cok fazla yardım ediyosun?"
Suratı ciddileşti "Bu sadece bana verilen bir görev bunlardan iyi olduğum kanısına sakın varma." Suratı ciddilesti ve hatta gözlerinin rengi değişti diyebilirim .
"Ben sadece... neyse bosver sağol." Arkamı dönüp odaya giricekken seslendi
"Linda?" Duraksadım ama arkamı dönmedim
"Hiç bir şeytana güven olmaz linda. Bana güvenme."
cevap vermeden odaya hızlıca girdim ama ses tonu beni çok etkilemişti. Ben de kendi kendime tekrarladım; kimseye güvenme.

MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin