2.Bölüm

12 2 3
                                    

"Ateş böceği ailesi ile çok mutluymuş.Ta ki ateş böceğinin evden ayrılıp dışarıyı keşfetmesi gerektiği söylenene kadar.Ateş böceği çok korkuyormuş.Ailesi olmadan ne yaparmış o?...
Bu yaşına kadar sevgisi ile büyüdüğü ailesi olmazsa kendi ne yapardı ki?
Nasıl karnını doyuracaktı? Nasıl kendine bir yuva kuracaktı?"

                                                                                &&&
Gökyüzünün sabah ki halinden eser yoktu.Güneş'in parlak ışıklarının yerini kara bulutlar almış yağmur döküştürüyordu.Gökyüzünün bile bu ani ruh değişimi beni şaşırtıyordu...

Saat akşam 9'u geçiyordu ve ben burada kapana kısılmış gibiydim.Bu havada dışarda şemsiyesiz ıslanmak,çırılçıplak kara atlamak gibiydi.Hem ev uzaktaydı ve otobüs beklemem lazımdı.Otobüs durağı ise çökmüştü!

Şansım çok mu yaver gidiyordu ne?!

Otobüs durağı kısa süre önce yeniden yapılmak üzere yıkılmıştı ve tamir edilmemişti.Sadece durak olduğunu belirten bir tabela durduruyordu otobüsü.

"Seni de bırakayım mı?"diye dordu Ozan.Ona baktım hiç bir ifade belirtmeden.Onun evi buraya yakındı ama benim evimden çok uzaktaydı.Ona sorun çıkarmak istemiyordum.

"Yok,sen git.Ben biraz daha buradayım"dedim ve konuşmasına fırsat vermeden yanından ayrıldım.Çünkü biliyordum ki orda durursam ona boşuna fazla yol masrafı çıkartacaktım.

Ozan omuz silkti ve dışarı çıktı.Koşar adımlarla ileri doğru arabasına koşmaya başladı.Arabası öyle çok uzakta değildi muhtemelen o yüzden fazla ıslanmadan kurtulabilirdi.

Burada kal  beynimin dört köşesinde yayılan bu fikir bana açık bir teklif gibi görünmüştü. Başka bir şansın var mı? diye sordum.Burada güveneceğim şu anlık kimse yoktu.Annem ve babam varlığımdan haberdar değillerdi,yokluğumdan mı haberdar olacaktı?

Oldu bu iş dedim.Şu an mutluydum.Hem o izbe eve gitmeyecektim hem de burada kalıp kitaplarla kalacaktım.Fakat yatacak bir yer yoktu!

                                                                                        &&&

Kendimi nasıl harap ettiğimi sorguluyorum.Kendimden ne kadar tiksindiğimi anlatıyordum kendime.Kendi kendime suç atıyordum.

Ben hiç bir zaman o ailenin mutlu tablosuna girmemiştim.Bir tarafta duran sevgiden mahrum kız çocuğuydum.Bir sarılışa muhtaç olan biriydim.Biri sarsa da o kollarım sarmazdı.Gitmezdi o kollarım o bedene.Yapamazdım...

Korkardım.Beni sevmez diye korkardım.Benden uzaklaşır diye korkardım.Sevgi gösterdiğimiz herkes gitmemiş miydi? Sevgi nedir bilmezken ona ilk defa öğreten sizi terketmedi mi? O güveninizi çalıp satmadı mı? Başka dillere konuk etmedi mi sizi? Yapmadılar mı?

Yapdılar.Hem de sizin duygularınızı hiç umursamadan! Siz onu o kadar özel bulurken onun sizi umursamadığı kadar hem de...

Tecrübelerim sadece ailevi değildi.Aşkımdan sınanmıştım.Dostum sandığım insandan sınanmıştım.Bunlar beni yoruyordu.Hep korkak olmuştum bu yüzden! Düşüncelerimi sürekli arka plana atardım ve sonra düşünürüm diyerek es geçerdim.

Bu huyum beni bazen ağlamaktan kurtarırdı ama sonra birden bu derdin üzerime bir çığ gibi düşmesini engelleyemezdi.Kimse görmeden çökerdim ben de.

Bütün üst üste yığılan düşüncelerimi camın tıklatılma sesi durdurdu.Kafamı kaldırıp tek başıma zifiri karanlıkta oturduğum yerde şüpheyle dikildim.Etrafta kimse görünmüyordu ama esas şüpheci olduğum şey ise içeri de biri olduğunu mu biliyordu da camı tıklatmıştı?

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin