3.Bölüm

12 4 1
                                    

"Ateş böceği korkaklık ediyormuş.Hiç bir yere gitmek istemiyormuş.O daha bir kaç gün,bir kaç gece önce doğan bir ışıkmış...Babası 'korkaklık etme oğlum' derken annesi üzerine titriyormuş yavrusunun.
Ama şu vardı ki;her zaman kaçarak bir sonuca ulaşılmaz.Babası bunu söylüyordu ışığına.Işık ise korkaklık ediyordu..."

                                                                                 &&&
Kafamın üzerinde sanki bir ağırlıkmışca duran silahın kölesi altına girmiştim.Tek bir yanlış hareketim beni tek bir mermi ile ölüme elleriyle sürüklüyebilirdi.Hiç acımadan.

Saatlerce yaptığımız yolculuğun ardından bir dağ evine gelmiştik.Yağmur şiddetini arttırdığı gibi kar da yağmaya başlamıştı.Soğuk hava buz gibi bir edayla savruluyordu ve bulunduğumuz yer oldukça berbattı.Buradan kaçmaya çalışsam geldiğim yolu don tutarak geçebilirdim.Hatta donarak yarı yolda ölebilirdim!

Arabanın kapısını açıp kollarımı yüzüme siper ettim.Diğer taraftan adam silahı bana tutarak arabadan iniyordu.Bir an adam silahı çekti,bunu fırsat bilip arabanın kapısını açtım.İçeri oturdum.Hızla arabanın anahtarını çevirecektim ki anahtarın olmadığını fark ettim.

Anahtarı adam almıştı ve şimdi ne halt edecektim? Ben bu adamdan nasıl kurtulacaktım?!

Ne olduğunu anlayamadan önce içeriye soğuk bir esinti girdi.Daha sonra saç diplerimde bir acı yokladı.Karşımda duran adamın gözleri ölmek için mi çırpınıyorsun? diye bağırıyordu.

Silahın namlusunu kafama sert bir darbe indirerek vurdu.Saçlarımı arkaya doğru çekti ve eliyle sıkıca çenemi kavradı.Canımı oldukça yakıyordu!

Çenemi tutan parmakları omuriliğim gibi çenemi esir alarak birbirine girmiştı.Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.Donuk mavilerini,sert bakan kahvelerimle buluşturdu."Rahat dur.Bu sana son uyarım!"

Ürkütücü sesi tenimin altına işlerken bu iş burada bitmedi dedim kendi kendime içimden.Asla pes etmeyecektim.Daha yeni başlamıştık!

Saçımı tutan eli gevşedi ve çenemi kıskaçlarından kurtardı.Ardından eli bileğimi kavradı.

Yağmur ve kar taneleri çıplak olan kollarıma yağmaya başlamıştı.Damla damla akan yağmur tenimden aşağı akıp yere düştü.Saçlarım tekrar ıslanmaya başladı.Suyun yumuşak geçişi ruhumu dinlendirdi bir an için.

Rahatlamam gereken son yerdeyim ama şu an.Önümde bir katil vardı be ne olduğu belirsiz kulübenin içine girdirmeye çalışıyordu.Ne kadar güvenliydi bu adamla aynı evde bulunmak? Daha doğrusu bu adamın yanında durmam ne kadar doğruydu?

Kulübenin kapısını açar açmaz beni öne doğru fırlattı.Dengemi toparlayamadan ayağım takıldı ve yere kapaklandım.Yanağımda hissediğim soğuktan sonra sert bir acı yanağımı esir aldı.

Kesik kesik cümleler yankılandı kulaklarımda.Kesik kesik acılar.Kesik kesik yaralar sardı bedenimi.Kafamı kaldırdım bütün ağrımı unutup.Adama kafamı çevirdim ve bütün öfkemi kusmak istercesine ona baktım.

O ise kapıyı kapattı ve rahat hareketlerle saçını düzledi.Bu ne özgüvendi böyle!

Yerden destek alarak ayağa kalktım.Başım dönmüştü ilk başta.Dengemi koruyamadım ama çok uzağımda olmayan bir duvara tutununca dengemi sağladım.Gözlerimi sıkıca yumdum ve bütün bunların bir rüya olması için yalvardım.Lütfen,dedim içimden.Lütfen bunlar bir rüya olsun ve şu an bitsin...

Gözlerimi açtığımda acı gerçek tam karşımda duruyordu.Rüya değildi...

Gözleri hala bendeyken dışarıyı gösterdi."Arkada kesilmiş odunlar olacak.Onları getir çabuk!" dedi.

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin