5.Bölüm

10 3 5
                                    

"Ateşböceği yuvasından ayrılmak üzere hazırlanmış.Geri gelip ailesi ile görüşecekmiş.Bunu kısa süreli bir gezi olarak düşünmüş.Bir müddet dışardaki hayata alışacakmış,sonra geri gelip ailesi ile kalacakmış.

Ateşböceği elveda edip gitmiş.Annesi ardından ağlamış,babası gurur duymuş.Üzülerek de olsa gurur duymuş.."
                                                                                   &&&
Yağmur iri damlalarını ormana akıtıyordu.Bir su tanesi cama düştü.Aşağı doğru kaymaya başladı.Bir sürü su damlasını içine alıp bu sefer daha hızlı şekilde aşağı kaymaya başladı.Aynı işlemi yolun sonunu bulana kadar devam ettirdi.Yolun sonuna gelince de gözden kayboldu.

Bir an bunu bana benzettim.Dertleri sağdan soldan toplayıp sonunda gözden kaybolacaktım, ben de bu su damlası gibi.Gözden kaybolmaktan kastım ölümdü.Ne kadar istersem isteyeyim o bataklıktan kurtulmam imkansızdı.

Ayağımın biri kuru çukurun içindeydi.Bir diğeri ise bataklıkta saplıydı.

Hangisini kurtarmaya çalışsam daha da batıyordum.Topraktaki ayağımı çeksem o da bataklığa batardı.Ona doğru gitsem bataklık beni daha da dibe çekerdi.Bataklık kurtulmaz bir çileydi.

Ruhumu içinde boğulana kadar çekmişti.Nefes alamıyor orada çırpınıyordu.Su değildi ki bu; çırpınsa da çıkabilse keşke...Ama daha da batıyordu.Umutları aşağı daha da çöküyordu.Daha da batıyordu dibe.

Birden önüme bir şey fırlayınca korktum ve geriye doğru bir adım attım.Geriye doğru bir adım atınca da sırtıma bir şey çarptı.Ne olduğunu bilmiyordum ama ucu sivri olmalıydı ki sırtımı delmiş geçmiş gibi hissetmiştim.

Canımın yandığını belli etmemek için alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.Geriye doğru attığım bir adımın telafisi için öne doğru bir adım attım.Bu sefer gözlerim,önüme ne fırladığına kaydı.

Katlı bir şekilde duran kağıt vardı önümde.Kaşlarımı çatıp bu küçük kağıttan korktuğuma inanamadım.Çok da küçük değildi aslında...Elimden daha büyüktü.

Kağıda yöneldim ve ellerimin arasına aldım.Bu kağıt biraz farklıydı.Plastik bir yüzeyi vardı. Elim plastik yüzeyinde garip bir şekilde sürttü ve hayatımda duyabileceğim en gıcık sesi çıkarttı.

Bu sesden nefret ederdim!

"İçini aç"

Ses beni kurtarmış olan adamdan gelmişti.Bu adamların ismi yok muydu?

Bana emir verilmiş gibi dediklerini yaptım.Kağıda benzer plastik şeyi açtım.İlk önce anlam veremediğim karmaşık görüntüler belirdi.Kağıdı iyice açınca bunun bir harita olduğunu ve bulunduğumuz dağa göre çizildiğini anladım.

Harita da bulunduğumuz nokta kırmızı bir yuvarlakla işaretlenmişti.Garip bir şekilde o kadar siyaha yakın renklerde o soluk kırmızı renk gözüküyordu.Bu tuhafıma gitti.

"Beni nerde buldun?"diye sordum kafamı ona doğru kaldırırken.Bakışlarım hala haritadaydı ama onu bekler bir biçimde kafam yukarıda duruyordu.

Ses vermeyince gözlerimi onun düşünceli siyahlarına çevirdim.Düşünmeye çalışıyordu.

Elini uzatıp işaret parmağıyla bir yeri gösterince oraya baktım.Elimi onun parmağının yanına getirdim ve dik bir patika varmış gibi yukarı çıkarttım."Burayı bir patika olarak düşenelim. Buradan aşağı yuvarlanmadan önce tahminen buralarda bir yerlerdeydim."

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin