7.Bölüm

15 2 0
                                    

(7)

Jonghyun

Sıradan bir gün

Saat 3 olmuştu... Ve biz hala kuafördeydik. Ortam mı? Ortam bahsetmek bile istemiyorum..! "Woohyun daha ne kadar daha parfüm ve aseton koklamalıyım?" diyerek sıkkınlığımı azıcık belli etmek istedim. Ama Woohyun gayet anlamamış olmalıydı! "Hyung yarım saat sonra çıkarıyoruz şu folyoları. Hyung çok merak ediyorum ya nasıl olacak acaba", "Yaa ben de ne merak ediyorum bir bilsen!"

Yarım saat sonunda dolmuştu ama benim ömrümden bir yarım asır geçmişti. "Hyung nasıl olmuş?" diye heyecanla bitmişti yanımda Woohyun. Kafamı kaldırmamla kahkahayı basmam aynı anda oldu. "Vaay bizim baş belasının başı pamuk şeker olmuş, ha ha ha, sevdim bunu pamuk şeker kafasın bundan böyle.", "Hıh sana sormak benim kabahatimdi zaten, özür! Neyse hadi alışverişe gidelim, kalk kalk kalk...". "Yaa alışverişe yarın gitsek, bugün burası yeterince yükleme yaptı bana! Ayrıca bir daha kuaför işlerinden beni sil, tamam?" "Olmaz seni bir tek bu tarz yerlerde süt dökmüş kedi gibi olan yüz ifadeni görebiliyorum ve evet izlemek hoşuma gidiyor, ha ha ha, ayrıca yarın fakülteye uğrayacaksın uzun sürer o yüzden alışverişe şimdi gidiyoruz.". Evet ya yarın üniversiteye gidecektim tamamen unutmuşum! "Hatırlattığın çok iyi oldu ya Woohyun gerçekten unutmuştum!". Konuşurken aynı zamanda arabaya doğru ilerliyorduk ve galiba alışverişe gidiyorduk! Koltuğa geçtim direksiyonu kavradım, sonra yan tarafımda az önce dediklerini kabullendiğimi düşünen pembe kafaya dönerek "Sütü dökülmüş kedi ha! Bence bundan sonra kuaförde çok eğlenmek istiyorsan sadece o tüylü koltuğundan aynaya doğru bakman yeterli. Sıkı tutun çünkü beni çok kızdırdın şuan, hırsımı hız yaparak çıkarmak gibi bir isteğim var sanırım" diye inandırıcı bir blöf yaptım. Woohyun hızdan nefret ederdi "Özür özür Hyung, geri alıyorum her şeyi, en komik benim şu tipime baksana pembe kafam var hihi..." sesi titreyerek konuşuyordu ama çok yanlış bir şey yaptın Woohyun bu özürler beni ikna edemez bugün öldün pembe şeker, basıyorum gaza, ha ha ha.

.....

Eve dönmüştük. Kuaför artı alışveriş gerçekten çok yorulmuştum ama tüm gün tam gaz dolaştırmıştım bizimkini, yeni pembe saçlar diken diken olmuş, gözler fırlamıştı Woohyun'umuzun.

"Ooo hoş geldiniz gençler. Woohyun çok şeker olmuşsun oğlum" annem karşılamıştı bizi salonda. "Na Young anne seni gerçekten çok seviyorum" yatışmaya çalışıyordu pembe kafa. "Anne ona bugün biraz fazladan şefkat göster çok ihtiyacı var. Ben yatıyorum çok yorgunum iyi geceler."

....

Üniversiteyi bitireli bir yıl olmuştu. Seul Üniversite'sinde bilgisayar mühendisliği okumuştum. Aslında üniversite gibi hayalim yoktu daha çok annemin hayaliydi... Ama bölüme girdikten sonra sevmiştim sıkıcı değildi ama vurmalı kırmalı bir bölüm olsaydı tercihen daha iyi olurdu... Şu dönemde okulda bilim fuarı düzenliyordu. Üniversite hayatında çok memnun olmasam da fena bir öğrenci değildim. Fuar kapsamında bazı yazılımlar için Prof. Park yardım istemişti, kendisi gelişmiş data eğitmeniydi.

Bölüm binasına girdiğim anda Prof.Park kahverengi kalın çerçeveli gözlüklerinin üzerinden beni piksellere ayırırcasına bir bakış fırlatmıştı. "Bay Kim geç kaldın!" kıvılcımlar bedenimi delmişti bile "Özür dilerim profesör, dün biraz yorucu bir gün geçirdim, va biraz uyku sorunum olduğundan ancak sabaha karşı gözüm dalmış sonra uyanamadım galiba" ne diyeceğimi bilmiyordum ama çok gereksiz konuştuğumun farkındaydım. "Sadece geç kaldın dedim Bay Kim, nedeni sormadım, merak ettiğimi de sanmıyorum. Yapılacak çok iş var eğer üzgünsen hemen kolları sıva, ayrıca uyku sorunun varsa bir hafta okulda kalırsın, endişelenme ben seni tam vaktinde uyandırırım." Aah profesör, gerçekten acımasızca sözler ve çok komik. "He unutmadan Bay Kim ben revirle konuşurum, yatacak yer olarak orayı kullanırsın, gün bitimi anahtarı getiririm." Profesör ciddiydi, hem çok! Evet Kim Jonghyun bir hafta burada mahkumsun!

MIKNATISHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin