06 - "Uçurum"

357 42 64
                                    

Bir beşikte iki bebek iken birbirlerinden bu kadar farklı olacaklarını bilmiyorlardı. Aynı zamanlarda yürüyüp yine aynı zamanlarda konuşmaya başlamış olmaları ya da ilk olarak birbirlerinin isimlerini söylemiş olmaları bile onların siyah ve beyaz kadar zıt olmalarını değiştiremezdi. Ama aralarında anlatması tarifsiz olan bu bağ onları bir şekilde yan yana getiriyordu. Tıpkı şu an film izlemeleri gibi...

Efsun izledikleri film bittikten sonra bir eliyle boğazını tutup garip sesler çıkarmaya başladı. Hazan'ı fazla telaşlandırmadan "Bugün bir film daha izlersek şuraya kusarım," dedi.

Hazan onun bu ani çıkışına şaşırarak panikle "Yok yok," dedi. "Sıra kitap okumakta." Aslında bir film daha izletebilmeyi umuyordu ancak şansını zorlamayacaktı.

Efsun esneyen ağzını bir eliyle kapatırken "Kreşte miyiz?" diye sordu. Esnemesi bittiğinde devam etti; "Film izleme ve kitap okuma saati bitince sıra uykuya gelecek mi Hazan?"

Hazan bilmiş bir tavırla "Hayır," dedi. Ardından kıvırcık saçlarından bir tutamıyla oynarken "Daha saat öğlen be ne uykusu," diye homurdandı.

Efsun yatağın içine girip "Öğlen uykusu," dedi.

"Kitap okuyacağız. Hafta sonlarımızı değerlendirmeliyiz."

"Kitap okumaktan hoşlanmıyorum. Bu kural Efsun yasaları arasında değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez."

Hazan karşısında yatağın içine girmiş ve uyumaya hazırlanan Efsun'a sinirli bir bakış attıktan sonra yanındaki kitabı kafasına fırlattı. "Bunu okuyacaksın," dedi. "Ayrıca sen film izlemekten de çok hoşlanmıyorsun ama izliyorsun."

Efsun kafasına gelen kitabı eline alıp baktı. "Momo ne ya? Hem çocuk kitabı yazıyor burada. Hem filmleri de zorla izlettiriyorsun."

"Sen dua et de Cin Ali ile başlamadık."

Efsun gözlerini devirip "Delirdin," dedi. "Zorla kitap okutturup duruyorsun ama hiç kitap okumamışım gibi davranıyorsun."

"Zorla okuyor olduğun için olabilir mi?"

"Kitap okumanın hatta okul okumanın bana ne faydası var? Üniversite ya da lise okuyan insanların beyni benden daha mı fazla çalışıyor? Bak bizim okula, eşeklikleri baki. Hadi diyelim burası lise diye öyle ama üniversite gezimizi hatırlıyor musun? İnsanların ne kadar amaçsız yaşadığını gözlerimizle gördük. Birine özenmek dışında kendisine faydalı iş yapan sayısı sadece 5 tanedir herhalde."

"Efsun," dedi Hazan bıkkın bir şekilde. "Sen o beş tanenin içinde neden olmak istemiyorsun?"

"Kendimi özel hissetmek gibi bir takıntım ve başarılı olma gayem yok. Bana göre başarı zaten o yirmi saat çalışıp geriye kalan 4 saat mutsuz olan insanların düşündüğü şey de değil."

"Ne peki başarı?" Hazan defalarca dinlediği söylemler için hazırdı.

"Mutlu olmak. Bak mutlu etmek demiyorum çünkü başarılı olan pek çok insan bir süre sonra kendini unutuyor ve diğerlerini mutlu etmeye başlıyor. Daha çok para kazanırken kendisi mutsuz ama ailesi mutlu gibi."

"İnsanlar başardıkça mutlu oluyorlar."

"Hayır, insanlar başardıkça mutsuz oluyorlar. Eğer öyle olmasaydı; sokağa çıktığımızda gülümseyen insanlar görebilirdik. Yola çıkıp bir saat yürü ve insanların yüzlerine bak."

Hazan kendini halının üzerine bırakıp bir süre tavanı izledi. "Gerçekten bu kadar etkileyici düşünüp nasıl anlamsız davranıyorsun?"

BilmeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin