Sıkıcı olmuş olabilir, şimdiden özür dilerim. Kafama geldiği gibi yazıyorum. Her hangi bir kurgu yok. Tamamen doğaçlama. Lütfen yorumlarınızla tavsiyelerinizi söyleyin. Gerçekten bilmeye ihtiyacım var. Eğer iyi/kötü bulduğunuz bir yer varsa, lütfen yorum yazın.
İyi okumalar...
JO
Dairemin kapısı çalınana kadar kitap okumakla meşguldüm. İçeriden babamın sesini duydum:
"Kapıya bak Jo!" Kitabımı sertçe kapattım. Kimdi bu? Kitabımın en heyecan verici yerinde beni ayağa kaldıran kimdi?
Sinirle kapıyı açtım. Fakat karşımdaki kişinin yeşil gözleri, tüm öfkemi tuzla buz etti. Kalın kaşları ve alnına düşen şirin sarı saçlarıyla orada duruyordu. Kendall.
"Hey Jo, şey... takılmak ister misin?" Başımı evet anlamında salladım. Gülümseyerek:
"Hemen geliyorum!" dedim. Plaj çantamı aldım. Mayom zaten içimdeydi, o yüzden sorun olmadı, iki dakikaya hazır oluverdim.
"Baba ben gidiyorum!" diye seslendim, kapıyı kapatmadan önce.
Kendall ile birlikte havuz kenarına indik.
"Eeee, diğerleri nerede?" diye sordum. Kendall yeşil gözlerini bana dikti. Sevgiyle parlıyorlardı.
"Logan, Camille ile birlikte Palm Woods Parkı'nda, Carlos ve James bizim dairede yeni aldıkları bilgisayar oyununu oynuyorlar..."
"Dur tahmin edeyim, oyunun adı, All Zombies Must Die. Öyle değil mi?"
Kendall sırıtarak omuzlarını indirdi.
"Tahmin edilmesi kolay bir grupsunuz!" dedim gülerek. O da gülmeye başladı. Gülerken yanaklarında gamzeler oluşuyordu.
Ellerimi avcunun içine aldı. Yeşil gözleriyle bana derin derin bakmaya başladı. Tanrım, ona neden aşık olduğumu anlayabiliyordum.
Bana gülümsedi. Dudaklarıma hafif bir öpücük kondurdu. Gülümsedim.
"Seni seviyorum" dedim.
"Ben de" Sesi neredeyse bir fısıltıydı, ama daha önce hiçbirşeyi bu kadar net algılamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Big Time Girls
FanfictionBig Time Rush dizisindeki karakterleri kullanarak bu fan-fiction'ı yazdım. Gerçek olaylar/kişilerle bir ilgisi yoktur.