20.Bölüm

6.2K 180 70
                                    

:)İyi Okumalar:)

"Sen gerçekten beni anlamıyorsun Ahsen. Adam takmış bana diyorum unutmamış bir türlü." dedi Buse sinirli sinirli.

"Tamam tamam, kızma. Hem adam senin eski sevgilin değil mi? Neden bırakmıyor peşini? Ayrılmışsınız sonuçta." dedim. Yurt dışına gidip orada eski sevgilisini bulmuştu. "Ondan ben ayrılmıştım. O ayrılmak istememişti. O zaman bu adam bir mafyanın korumasıydı. O yüzden işini bırakıp ben Türkiye'ye gelince gelememişti. Şimdi patronu ölünce onun yerine geçmiş. O yüzden iyice tehlikeli bir hal almış ve benimle tekrar beraber olmak istiyor ama ben istemiyorum." dedi. Telefonu hoparlöre alıp komodinin üzerine bıraktım. Onunla konuşurken bir yandan da saçımı ve makyajımı yapıyordum. Bugün işe biraz geç kalmıştım ama sorun olmazdı. Sabah uyuya kalmışım.

"Artık buraya geldiğinde kurtulursun adamdan. Hem ne zaman döneceksin? Bir de ben hala neden gittiğini bilmiyorum." dedim saçımı yukarıdan hızlıca toplarken. "Umarım döndüğümde kurtulmuş olurum. Buraya gelme sebebim şu: Malum İlayda birkaç güne dönecek. Onun burada yönettiği işler vardı şimdi o dönünce bir süreliğine ben yöneteceğim buradaki işleri. Berkan buraya bakacak bir adam bulana kadar yani. O yüzden ne zaman döneceğim belli değil." dedi. Bende o sırada sade bir makyaj yapmıştım. Telefonumu elime aldım ve çantamla birlikte kapının yanına gittim.

"Anladım canım. Sen dikkat et kendine. Halledersin bir şekilde. İstediğin zaman ara. Şimdi benim çıkmam gerekiyor o yüzden kapatıyorum. Sonra yine konuşuruz." dedim ayakkabılarımı giyerken. "Tamam canım. Ararım sonra yine. Hadi görüşürüz." dedi ve telefonu kapattı. Bende hızlıca evden çıktım. Sokağa çıkınca korumalara bir selam verdim ve kafeye doğru yürümeye başladım.

Kafeye yürürken telefonum titreyince çantamdan çıkarıp açtım. Tuna'dan mesaj gelmişti.

"Akşam seni yemeğe götüreceğim. Kafeden çıkınca bekle. Seni alırım."

Yüzümde oluşan tebessümü telefonumu tekrar çantama koyarken fark etmiştim. Bu aralar her gün görüşüyorduk ama bundan rahatsız olduğumu söyleyemicektim. Kafamı kaldırdığımda neredeyse kafeyi geçmekte olduğumu fark ettim. Kendi kendime gülüp kafeye girdim.

*****

Bugün kafe şaşırtıcı bir şekilde sakindi ve Mehmet Amca erken çıkmamıza izin vermişti. Yaklaşık bir saat erken çıkmıştım dolayısıyla Tuna daha gelmemişti. Eve gidip Tuna'yı orada mı beklesem diye düşündüm ama sonra hep Tuna'nın geldiği aklıma geldi ve neden ben ona gitmiyorum diye düşündüm. Büyük ihtimalle şu anda işteydi ama ben tabiki de iş yerini bilmiyordum. Ama korumaları bilirdi. Kafenin önünde öylece dikilmeyi bırakıp korumaların arabasına doğru yaklaştım. Benim geldiğimi gördüklerinde pencereyi açtılar.

"Merhaba. İşim erken bitti. Normalde Tuna buraya gelip beni alacaktı ama erken çıktığımdan haberi olmadığı için haberi olmadığı için beni almaya gelemedi." dedim camdan içeriye doğru eğilerek.

"Biz haber verelim hemen kendisine." dedi bir tanesi cebinden telefonunu çıkartarak.

"Hayır hayır. Haber vermeniz için söylemedim. Ben onun yanına gitmek istiyorum ama iş yerini bilmiyorum. Beni onun yanına götürür müsünüz?" Birbirlerine bir bakış attılar. Sanırım kararsız kalmışlardı.

"Tuna Abi'ye haber verelim biz önce sonra onay alırsak tabiki de götürürüz."dedi daha önceden telefonunu çıkarmış olan koruma ve telefonunu açmaya kalktı. Hemen uzanıp elinden telefonunu aldım. İkisi de böyle bir hamle beklemediği için şaşırmışlardı.

"Hayır. Sürpriz yapmak istiyorum. Zaten yanına gittiğimizde otomatik olarak öğrenmiş olacak. Sizi zor durumda bırakmak istemiyorum ama sizden rica ediyorum. Bütün suçu ben üstlenirim gerçekten. Lütfen. Olur mu?" dedim onlara tatlı tatlı bakarak. Birbirlerine bir süre bakıp daha sonra başlarıyla beni onayladılar. Onlara gülümseyip hemen arka koltuğa geçtim. O sırada sürücü koltuğundaki koruma vitesin orada duran telefonuna uzandı yanındaki korumaya bir bakış atarak. Hemen uzanıp onu da aldım.

Mafyayla Bir ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin