11

111 13 12
                                    

Haechan; kalın ve italik
Mark; düz ve kalın

-👑-

Donghyuck iç çekti, Yukhei'nin dairesinin penceresine bakıyordu. Düşmekten nefret ediyordu ama onu güçlü tutacak bir şey olmadığını hissediyordu.

Daha fazla ünlü baş belası Lee Donghyuck gibi hissetmiyordu. Artık baş düşmanına aşık olmuş Lee Donghyuck gibi hissediyordu. Tamamen klişeydi ve Donghyuck klişe şeyleri sevmezdi.

Kapı gıcırdayarak açıldı, Donghyuck arkasını döndü. Sadece gelen kişiyi merak ediyordu. Gözleri, açık kahverengi saçları ve keskin bakışları görünce aniden açıldı.

Mark kapıya yaslandı, bir avcının avını gözlemlediği gibi Donghyuck'u gözlemleyerek.

"Hey Minhyungie~ Beni bitirmek için mi geldin?"
Donghyuck gülümsemeye çalıştı ama yapamadı ve bunun yerine sahte gülüşünün yüzünden aşağı kaymasına izin vermeyi seçti.

Mark, "Sessiz ol sesin beni kızdırıyor." dedi ve yırtıcı malikanede Donghyuck'a yaklaşarak kendini duvardan uzaklaştırdı.

"Çok cimrisin Minhyungie~" Donghyuck sessizce söyledi, kanadı ezilmiş bir kuş gibiydi.

Kurtarılmak için yalvarıyordu.

"Sessiz ol dedim!" Mark bağırdı ve Donghyuck'un kahverengi saçından bir avuç tutup başını yukarıya kaldırdı, " Beni deli edersen sadece kafanı koparırım."

Donghyuck iç çekti, sessiz, huysuz bir uğultu çıkardı. Rahatsız etmekten çok Mark'ı böyle yakalamayı daha iyi biliyordu.

Mark ona o gizemli gözlerle baktı. Donghyuck'un kafasını bir sağa bir sola sonra da rastgele döndürdü. Donghyuck, karışıklık ve merakla yaşlı adama bakarak kendisinin muayene edilmesine izin verdi.

"Minhyungie?"

Mark, Donghyuck'ın kafasını sertçe itti ve boynundaki acıyı çekiştirdi.

"Kendi bedenini kurtarmak için susamaz mısın? Her zaman manasız konuşuyorsun, aptal piç." Bununla birlikte Donghyuck bir kez daha çekildi.

Donghtuck iç çekti, Mark hâlâ duygularının gerçekliğine inanmıyordu.

"Sana zaten söyledim. Oyun oynamıyorum, seni gerçekten seviyorum. Gerçek bir canavar olduğumu biliyorum ama yapamadım..."

Mark başını eğdi "Ne yapamadın?" diye sordu.

"...Seni kaybedemem. Benden nefret etsen bile hâlâ buradasın. Beni herkes gibi görmezden gelmedin. Bilmiyorum....bu bana özel hissettiriyor..." Donghyuck gözlerini yere odaklamış, utangaç kelimeleri çok yumuşak bir tonda fısıldadı, sadece kulaklarının duyması için.

"Bunca zaman...yalnızdın, sadece dikkat mi çekmek istedin?"

Mark'ın sözlerinde şüphe vardı ve Donghyuck onu suçlamadı, ama yine de başını salladı, Mark'ın kahkaha atacağını bile bile.

Ama Mark gülmedi sadece üzgün küçük bir gülücük dudaklarından sürünerek köşelere çekiliyordu, Donghyuck'un yanına oturdu ve küçük olanı öne çekiştirdi, kucağına yerleştirdi.

Monster | MarkHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin