[phone call]
"ah, alo? yeri-ya. orada işler nasıl gidiyor?"
"iyi gidiyor. bayan go'nun psikolojisi bir tık da olsa düzeldi gibi. bayan kang artık eskisi kadar hüzünlü değil, kendisine yapılan ihaneti atlattı ama şu anda biraz sinirli ve yasaların bir an önce eski eşine cezasını vermesini istiyor. bayan bae ise hala kimseyle konuşmuyor ama konuşulanları dinliyor. yine de onunla konuşurken hafifçe gülümsediğini görebiliyorum. çok güzel bir gülümsemesi var."
"aynı senin gülümsemen gibi."
"n-ne?"
"neden bu kadar şaşırdın hayatım? unuttun mu? çıkıyoruz biz artık."
"nasıl unutabilirim ki? sadece..."
"sadece ne?"
"kalbimi deli gibi attırıyorsun seni sersem."
"kalbinin benim için atmasına sevindim."
"neyse, şu an aptal gibi gülümserken muhtemelen deliye benziyorum ama bu iş gerçekten tam bana göreymiş: benim gibi kadınlarla konuşmak ve onlara yardım etmek. hayatım boyunca bu işi yapabilirim! burası bir rehabilitasyon merkezi gibi. sadece psikolojilerini bozan öğe sabit, o da haklarının yok sayılması. şey, sana teşekkür ederim."
"niçin?"
"beni kurtardığın için. ayrıca kahraman olmak nasıl bir duygu bana da tattırdığın için. haklıymışsın, burada onları kurtarırken ve tedavi ederken aslında ben de tedavi oluyorum. hepsi senin sayende. sana minnetimi nasıl göstersem bilemiyoru-"
"aslında bir şekilde gösterebilirsin."
"oh, öyle mi? nasıl~"
"mesela eve geldiğimde yatakta çıplak bir şekilde beklersen..."
"eh, kolaymış. oldu bil."
"bir dakika, se-sen ciddi misin?"
"hayır tabii ki aptal. beni etkilemeye çalışırken birden böyle kalakaldığında çok masum oluyorsun, biliyorsun değil mi? seni öpesim geliyor."
"öp o zaman~"
"eve gidince. şu anda bayan son beni çağırıyor. gitmeliyim! akşama görüşürüz unnie!"
"çıplak olarak, değil mi?"
"off, şapşal. kapat telefonu."
"seni seviyorum yerim-ah. kendine dikkat et."
"ben de seni çok seviyorum. çıkışta beni almaya geleceksin, unutma."
"hay hay küçük hanım."
"ah dur, unutmadan sorayım; mahkeme işi ne oldu? biliyorsun, son birkaç gündür yoğunlukta aklımdan çıkmış. ceza aldı mı? mahkeme ertelendi mi?"
"eh, o konu. evet, ceza aldı. normalde iki sene falan yemesi gerekiyordu ama ülke çapında bir vakıf olduğumuz için ve polisin seni ikna etmeye çalıştığı konuşmayı ses kaydı aldığım için birçok suçtan yargılandı. ertelenme olmadı. için rahat olsun. yolsuzluk, şiddet, hakaret, rüşvet, tecavüz ve tehditten on beş seneyle hapse girdi. bu senelerin çoğunu yaptığı ekonomik yolsuzluklar sağladı ama olsun, bizim de kazancımız oldu. on beş sene rahatız. ayrıca sana on beş metreden fazla yaklaşırsa üçüncü uyarıda yine hapsi boylayacak. güven bana, buna cesaret bile edemez. ben seninle kalıyorum. çok rahatsız olursan da gerekli önlemleri alırız. hah, son olarak-"
"geliyorum bayan son! çok özür dilerim- joy, acele et. üç saattir telefonu kapatmaya çalışıyorum ama bir türlü kapatamadık. kızdı kadıncağız."
"ay, dur. ne okumak istersin? üniversite olarak? kaydını yaptıracağım seoul üniversitesine. hangi bölümü istiyorsun?"
"son birkaç gündür ben de bunu düşünüyordum ve hukuk okumak istediğime karar verdim. hukuk okumak istiyorum! bu arada para sıkıntısı olmaz mı? o kadar parayı nereden bulacaksın?"
"vakfın parası var. bir sürü yerden bağış geliyor. onlarla da kızları okutuyoruz. sen de vakfımıza gelen bir kurbansın, ben de. ben de bu sayede fizik öğretmeni olabildim zaten."
"pekala öyleyse, yük olmayacaksam."
"görüşürüz yerim."
"evde görüşürüz unnie."
"seni seviyorum."
"ah."
"ben seni daha çok~"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❝test book❞ ↬joy&yeri
Short Story❝sayfa otuz sekizin beşinci sorusunda bir hata yapılmış.❞ →∞← started: 19th january 2019 finished: 21st january 2019 published: 23rd january 2019 genre: yuri/fan fiction/romance →∞← ➳park sooyoung&yerim kim √DÜZENLENDİ√