When i first saw you

1.6K 33 2
                                    

Pekala nasıl başlayacağimi hiç bilmiyorum aslında böyle şeylerde çok iyi sayılmam.Ne demeliyim yani sevgili günlük,seni ne kadar sevdiğimi söylesem dahi bu yeterli olmaz..Sizce de çok klasik bir giriş değilmi yani ne sanıyorlar bu hayatı bir Latin gençlik dizisi mi?Ah tanrım bugün neler oldu neler?!Alejandro benden ayrıldı!! Yani böyle bir dünya yok anlatabiliyor muyum benim ülkemde hele hiç yok.Evet Türkiye den bahsediyorum.(Garip sesleri şimdiden duymaya başladım)Millet sanıyor ki burda bir kaos ortamı var,bir diktator eşliğinde Suriye'deki Esad rejimi gibi yönetiliyoruz.Tabii ki hayır yalnızca çok gaza gelmeye müsait bir toplum olarak olayları abartıp Dünya basınında yer etmeye çok meraklıyız.

Her neyse bu saçma müsveddeye yazmaya başladım çünkü insan bazen öyle bir noktaya geliyor ki sanki tüm evrendeki tüm yaratıklar(canlı ya da cansız) beni dinlese dahi anlayamazlar ve gereken psikolojik yardımı yapamazlar.Elbette ki bu mümkün değil.Yani bir insan bir başka insanın hislerini nasıl anlayabilir ki!Bir kere her insanın düşünme gücü,beyin nöron sistem işleyişi farklı ve tabii bir de hayat tarzı..Her neyse ben de beni kimsenin anlamayacağını düşünerek başladım bu şeyi yazmaya çünkü hiçbi psikolog derdime derman olamamıştı şimdiye dek.

Eşit ağırlığı seçmememe bir sebep daha işte!Ülkemdeki bir ders alan seçme sistemi bu.Eğer doktor mühendis mimar ve buna benzer birşey olacaksan matematik/fen denen alanda okumalısın.Diğer işletme ikdisat psikoloji hukuk gibi şeyler için ise matematik/türkçe de okumalısın.Dil okumak istiyorsan da dil sınıfı olursun ki bu matematik ya da fen yapamayanların gittiği sınıflardan ötürüdür ha birde melez yabancı çocukların (genelde dehşet yakışıklı olurlar) ve annesi muhtemelen alman ya da ingiliz olanların gittiği türden.Şimdiye kadar onlara (yabancıları kastediyorum) çok garip baktım.Bunun sebebi ailem olsa gerek.Milliyetçi duygularla büyüdüm ve onlara anneleri orospuluk ya da tatil (veya her ikisi birden) için ülkemize gelmiş zengin ve aptal ya da yaşlı (veya çoğunlukla hepsi birden) olan türk adamlara bacaklarının arasını kolayca açmaları sonucu hamile kalan bunun üstüne türk kayınvalidelerin nefret ettiği kadınların çocukları olarak bakmışımdır.Neden şimdiye kadar dedim çünkü bunlardan birisi tüm düşüncelerimi kırdı geçti.

Çok iyi hatırladığım kadarıyla nisan ayıydı Ki en sevdiğim mevsim ayı diyebilirim ne çok sıcak ne çok soğuk..Her yerde filizlenen çiçeklerin yeşil tomurcukları ve açmaya başlayan rengarenk adını bile bilmediğim ama her rüzgar esintisinde kokusuyla mest olduğum çiçekler..İşte böyle bir zamanda kalabalık bir sokakta tanıştık "o" nunla..Elbette filmlerdeki gibi elimde kitaplarla derse yetişmeye çalışırken çarpışıp ortalığa saçılan kitaplarımı toplamama yardım etme girişimiyle el ele değmemiz gibi bir olay değildi bu.Aksine çok komik bir hikayeydi çünkü ben sokakta broşür dağıtırken tanıştık.(Kulağa acınası geldiğinin farkındayım)

Pekala kültürümüzü tanıtmaya pek düşkün olan okulum " Türk kültürünü yayma" adlı projesi için beni ve benim kadar talihsiz olup da bunu benim gibi bir talihe çeviremeyen arkadaşlarımı seçti.Çoğu derslerden yırtacakları için memnunlardı ki bu, bana göre göreceli bir kavram; örneğin hiçbir İngilizce dersinden mahrum bırakılmak istemem.Belki de bu İngilizce sevdam ilk defa bir Türk ülkesinde işe yaramıştır..

Her neyse elimde aşure tatlısından tutun kebap,baklava ve nişan/kına gecesi adetlerine kadar bizi anlatan kucak dolusu broşürle sokakta aptalca dolaşıyordum.Turistik bir şehirde yaşamamdan ötürü yaz mevsimine yaklaştıkça her taraf turist kaynıyordu ve ben İngilizce bilmese de beni anlayıp lanet broşürlerden aldığının dakikasında en yakındaki çöpe atması amacıyla da olsa ümitle almalarını umduğum broşürleri,alman dedelere sallayıp duruyordum.Nicht Turkish Deutsch Deutsch! diye kaşlarını çatan alman nineye de bir güzel sövdükten sonra Türk kültürüne olan bu nefretin 60 lı yıllarda işçi olarak ülkelerine doluşan ve nihayet günümüzde iyi mevkilere gelmeye başlayan git gide nüfusları artan Almanya'daki Türk azınlığı olduğunu düşünmeye başlamıştım.Onların ülkelerini istila edip kültürlerini çaldığımızı düşünüyorlardı ki bugüne kadar her eyalete özgü bira kültürü,Oktober Festler,Alp dağlarına sahip olmaları ve milka ineklerinden ötürü leziz çikolatalara imza atmaları dışında pek bir kültürleri olduğu sayılmazdı.

Bir Türk Kızı Günlüğü (Klişe mi?Asla)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin