Preparing For The Sushi Date

273 13 0
                                    

Haftasonunu iple çektim! Tabiki yazışmaya devam ettik (iyi geceler mesajı ve günaydın mesajları bu olaya dahildi!) ve beni 2 kez daha aradı.NBA olayındaki gelişmemi gururla sundum.Hatta bir kaç maç üzerine yorum bile yapabildim.Bu arada cumartesi günü saat 7 de beni almayı uygun gördü çünkü hiç sushi yemediğimi duyunca bana bir jest yapmak istedi ve buradaki en populer uzak doğu restoranı saat 6 da açılıyordu.

Anneme erkek bir arkadaşımla çıkacağımı söyledim ve  tam tahmin ettiğim gibi heyecan yaptı , bunun bir randevu olup olmadığını sordu.(Tamam ülkenin kalanına kıyasla rahattım ama benim de bir babam vardı!Allahtan annem, babamın o gün nöbeti olduğunu söyledi ve bu, o akşam rahatça çıkabileceğim anlamına geliyordu.) Bunun bir randevu olmadığını söyledim ve o da doğal olarak " o zaman neden yalnız çıkacaksınız?", diye sordu ki bu durumda en yakın arkadaşım Beste'ye haber saldım.Beste bu duruma bayıldı! Zaten Nick'i yakından görmek için ölüyordu.Tanışmamızın ilk dakikası da dahil herşeyi anlatmıştım ona ama onunla tanışması ve onun ilk 'bestfriend izlenimi' ni almak benim için de çok önemliydi.Ne var ki zaten en büyük gayretimiz kendimi ezik ve süt bir türk kızı profilinden uzak tutmak olduğu için bu akşam Beste'nin de orada olacağını Nick'e söylemedim.Tesadüfen orada takılan Beste'yi yine tesadüfen görecek olan ben, Nick'le tanıştıracaktım.Herşey planlıydı ve kontrolümüz altındaydı.

Aramızda ciddi bir şey olmadığını zaten Beste-ben ve o olacağımıza zar zor inandırdığım annemi başımdan savdıktan sonra ne giyeceğime karar vermeye çalıştım.(Bu arada Nick'i yarı amerikan yarı türk taş bi çocuk olarak değil de okuldan ve türkbir arkadaşım olarak tanıttım çünkü bu, sonra konuşulması gereken ince bir detaydı.Nick'in kimliğini açıklamamla beraber gelecek olan sorular silsilesi şimdiden beni sıkıyordu.Nerede tanıştınız?Ailesi ne iş yapıyor?Müslüman mı?Sünnetli mi? (Haha annem bunu kesin sorardı.)...)

Beste'nin tahminlerine göre bu buluşmada bir şeyler olacaktı.Kesinlikle göz kamaştırıcı ve bir hayli çekici görünmek istiyordum.

Daha önce bir sürü erkek bana güzel olduğumu söylemişti ama Nick hiçbirşey söylemese dahi kendimi Dünya nın en güzel kızı gibi hissettiriyordu ki bu, başıma ilk defa gelen bir olaydı.

Akşam çıkacağımız için elbise daha uygun olur diye düşündüm.Sonuçta her türk evladı sushi yemeye gitmezdi.Gideceğimiz yer bir hayli populer ve pahalı bir restauranttı bu nedenle orada entel Antalya sosyetesiyle birlikte kot-tshirt dolaşmak istemiyordum.

Yazlık krem bir elbise seçtim.Ne çok abiye ve akşamlık ,ne de 'haydi kumsala' modundaydı.Cici bir bahar elbisesiydi.Dirseğime kadar gelen kolları ve yakasının ideal açıklığı köprücük kemiklerimi tanrıçamsı derecede muhteşem gösteriyordu!Sırttaki ufak çaplı dekoltesi beni, seksi bir clup kızı gibi değilde çekici ve şık bir genç kız kategorisinde tuttuğundan gözüme mükemmel gözüken bu elsibeyi vakit geçirmeden giydim.Saçlarımı atkuyruğu yaptım(bu hoş sırt dekoltesi feda edilmemeliydi ama değil mi?)Saçlarımın uçlarına su dalgası yaptım ki  daha freş ve romantik dursunlar.Ne yazık ki Antalya yazları (Antalya'da yaşadığımı ilan ediyorum sonunda :D ) saçların yapılı durmasına asla müsaade etmezdi.Mayıs ayının başlarındaydık ve bu, Antalya halkı için çoktan yazın habercisiydi.Nem, bazen herkesi öldürebilecek seviyeye çıkardı Antalya'da özellikle de öğle vakti. Her neyse , bu akşamı mahvedecek her şeyi yok etmek adına  saç spreyi kullandım.

Gözlerimi beğendiğini unutmamıştım ve bunun için ' göz rengini ortaya çıkaran göz makyajı' adı altında Google da arama yaptım.(Biliyorum kulağa ezikçe geliyor ama makyajla aramın olmadığını söylemiştim.) Smooky eyes denilen gölgeli göz olayı kendim uygulayamayacağım kadar pro-master makyöz işi gibi geldiği için hiç bulaşmadım o işlere.Bu akşam ihtiyacım olan son şey bile değildi annesinin makyaj malzemelerini gizlice kullanan 5 yaşındaki bir kıza benzemek. 

Yine doğallıktan yana ben, pembe bir ruj sürüp çıktım evden.

Asansörden indim ve giriş kapısına yöneldiğimde bir korna sesi duydu dışarı adımımı attığımda ise onu siyah bir BMW nin içinde gördüm.Gözlerime inanamazken bir yandan da hiç bu kadar havalı hissettiğimi hatırlamıyordum! Annemin balkondan izlememesini dua ederek arabaya doğru yürüdüm.Beni görünce direk arabadan indi ve yan koltuğun kapısını açtı.Baştan aşağı bakmadı bile bana (?!) , sadece gözlerimin içine bakarak;

"Bugün her zaman ki gibi güzel kavramına yeni bir boyut kazandırıyorsunuz" dedi ve sol elimi öptü! Tam filmlerdeki gibi bir an olduğunu düşünürken bunları Beste kesinlikle anlatmalıyım diye geçirdim içimden.

"Siz de etkileyici gözüküyorsunuz Mr.Nelson " dedim mahcup bir gülümsemeyle.Arabaya binerken bu arabanın kimin olduğunu ve şimdiye kadar nedense üstünde durmadığım 'Nick'in yaşı' nı düşündüm.Benden çok da büyük olamazdı ama ehliyeti olduğuna göre benden büyüktü kesin!

(gerçi Amerika'da 16 yaşında ehliyet veriliyor ama Türkiye'de o ehliyet geçerli sayılır mıydı? Ya polis durdurursa o zaman ne yapacaktık? ) Sorular aklımı bulandırmaya devam ederken gaza basan Nick ;

"Bu akşamın mükemmel olacağı üzerine yemin ederim" dedi .Ben ise kesin bir yakınlaşma olacak diye düşündüm ve  çaktırmadan çantamdaki naneli şekeri bir daha kontrol ettim.

Bir Türk Kızı Günlüğü (Klişe mi?Asla)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin