5. Bölüm

199 11 4
                                        

HARRY MARCEL STYLES

Bütün gece boyunca sadece o ve ben… Yaptığım tek şey onu uyandırmadan o mükemmel yüzünü seyretmek ve bir çiçek bahçesini andıran o nefis kokusunu içime doyasıya çekmekti. Nefret, kin, öç alma duygusu, sanki bir sabun köpüğü gibi patlayıp yok olmuştu. O uyurken o kadar sakin ve masumdu ki. Hâlbuki ne kadar acı çektirmişti bana bu masum güzellik. Ne kadar çabuk unuttun bu masum şeytanın sana yaptıklarını seni aptal… Hayır, hayır hayır Harry şimdi hiç sırası değil. Aklımda bana sürekli ağabeylik taslayan sert Harry’i kovaladım. Keşke her zaman böyle kalabilseydi. Neredeyse sabah 4.30 olmuştu. Spor vakti… Yataktan yavaşça kalkarak iki yan odadaki spor salonuma ilerledim. Ağırlıklar, koşu bandı ve adını bilmediğim ama vücudumun formunda oldukça yardımcı olan bu fitness aletlerini inceledim. Ve ardından hemen 5’er kiloluk dambılları ellerime aldım ve yukarı aşağı hareketlerimi devam ettirdim. Kendimi o kadar kaptırmıştım ki Ashley’nin uyanıp yanıma geldiğini söylediği fakat benim anlamadığım cümleler aracılığı ile fark etmiştim.

“Ne ?” Dambılları elimde sarkacak şekilde tutmaya devam ettim ve ona döndüm.

“Şey… Diyorum ki bu dövmeler… Hiç aklıma gelemezdi… Yâda bir spor odası…”

“Neden ?”

“Bilmiyorum… Sadece bu biraz garip… Okulda sürekli dayak yiyorsun ama oldukça kaslısın anladığım kadarıyla onları rahatça haklayabilirsin ama… Yapmıyorsun. Ve birçok dövmen var çoğu çocuk bunları kızlara göstermek için can atar ama sen atmıyorsun. Anlamıyorum… Neden Marcel? ”

                                                                                                                                                                                            2012

 

“Anla artık Eric seninle olmak istemiyorum. Ben güçlü erkeklerden hoşlanıyorum. Tipim değilsin!”

“Sana güçlü olduğumu göstermek için daha ne yapmalıyım Ash ! Adam mı öldüreyim ?”

“Sende o yürek yok Eric.”

“Öyle mi dersin ?”

“Evet, aynen öyle derim.”

“Ben bu kadar emin olmazdım güzelim gözü kara biriyimdir ve birini öldürmek bana pek koymaz biliyorsun ayrıca… Babam eli kolu uzun biridir ve aynı zamanda zengin…”

“Kanıtla! Bana gözünün ne kadar kara olabileceğini göster.” Buz mavisi gözleri yanmaya başlayan Eric umursamaz gülümsemesiyle kızı süzdü. Çocuk gecenin bir buçuğunda acaba hangi salağın buradan geçeceğini merak eder gibi sokağı süzdü. Ve işte orada biri otobüs durağında bekliyordu. Çocuk tehdit edici tavırlarla ve sertçe, durakta bekleyen ve kendilerine 10 metre uzaklıktaki çocuğa doğru ilerledi. Arkası dönük olan çocuk hiçbir şeyden habersiz durakta bekliyordu. Eric çocuğu ensesinden tutarak ara sokağa çekti. Çocuk ürkmüş ve oldukça korkmuştu. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu? Ortam oldukça karanlıktı. Ashley ara sokağa çekilen çocuğu göremiyordu bile. Ama çocuk onu gayet rahat bir şekilde görebiliyordu. Hemen yüzü yumuşayan çocuk ne olduğunu anlayamadan sırtının sert bir şekilde duvara çarptığını hissetti. Eric Ashley’e doğru baktı onay ister gibiydi. Başla artık der gibi eli ve başıyla onay verdi. Ve o anda yüzünde ki acıma hissiyle kendine geldi kaç kez indiğini sayamayan çocuk artık hissetmemeye başlamıştı. Çocuk patlak ve kanayan dudağının içinden duyulmayacak kadar zayıf bir sesle “Lütfen… Durun… Lütfen” Eric çocuğa bir yumruk daha attı çocuk yeri boyladı. Yarı baygın sayılırdı şişen gözünden dolayı her şey bulanık ve kanlıydı çünkü şimdide kaşı kanıyordu. Eric bu sefer çocuğun üzerine çıktı. Ashley duygusuz ve boş gözlerle onları izliyordu. Eric nefes nefese

STYLES.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin