2

78 13 12
                                    

   Koşa koşa okula yetişmeye çalışırken kendime lanetler sayıyordum. O çocuk yüzünden daha ilk günden okula geç kalmıştım.. Aslında normalde olsa umurumda olmazdı ancak artık çevremdeki insanlara karşı kötü bir imaj sergilemek istemiyordum. Birde yetmezmiş gibi çocuğun yere düşürdüğü zarfı almıştım. Elimde zarf, ayağımda beyaz sneakerlarla yağmur sularına aldırış etmeden koşuyordum. Ayakkabıların halini görmeseniz bile gözlerinizin önüne getirmeniz pekte zor olmayacaktır...

Her gün bu uzun yolu çekmek zorundaydım. Belkide hep onunla karşılaşacaktım.. Ne saçmalıyorum, bu sadece bir rastlantıydı. Öyle değil mi? Onunla ne kadar karşılaşmak istemesem de çok büyük bir hata yapmıştım. Yere düşürdüğü zarfı vicdanıma dayanamayarak almıştım. Ya bu zarfı gördüğüm ilk çöp kutusuna parçalayıp atacaktım ya da aynı okula gittiğimizi öğrenen beynimi takip edip onu karış karış okulda arayıp eline tutuşturacaktım. Karşı kaldırımdan gördüğüm okul kapısına, yoldan koşa koşa yetiştim. Beyaz sneakerlarım çamurlanmıştı. İçine dolan sularla insan gibi yürüyemiyordum. İyi ki ayaklarımdan vıcık vıcık çıkan sesi tek ben duyuyordum. Bekçiyle anlamsız bakışmamızdan sonra hızlı adımlarla okul binasının içine girdim. Daha Müdür'ün yanına çıkıp sınıf bilgilerimi filan alacaktım. Koridorda dolaşan hizmetliye müdürün odasını sorup, tarif ettiği tarafa yöneldim. Kapıyı tıklatıp 'İçeri gir!' talimatı alınca çekinerek vıcık vıcık sneakerlarımla içeri girdim.

-Merhaba.. Ben okula yeni geldim de hocam, sınıfımı öğrenmek istiyorum.

-Ha.. evet evet, bende seni bekliyordum. Velin yok mu?

-Onların biraz işleri vardı hocam, bir ara gelip sizinle görüşeceklerdir.

Yani umarım... Kendi sorunlarına çözüm bulurlarsa benim sorunlarımı da çözebilirlerdi belki. Müdür sınıfımı söyledikten sonra odadan çıktım. Yeni silinmiş koridorlara artık sarıya dönen beyaz sneakerlarımla bastım. Hizmetli abla görse sopayla kovalardı bence ama yakalanmadan tüydüm. Sayısal sınıfın sadece A-B şubelerinde olduğunu söylemişti Müdür, bende A şubesine yerleştirilmiştim. 3. kattaki sınıfımı bulup kapıyı çaldım ve içeri girdim. 40'larında varsaydığım kadın yerinde oturmuş yoklamayı alıyordu. İlk günden geç kalmıştım ne kadar güzel..

Kapı tarafında en arkada boş bulduğum yere oturdum. Herkes gözlerini bana dikmiş yanlarındaki arkadaşlarına birşeyler fısıldıyordu. Bir an aklımda, eski okulumda iken yaptığım sorunları tartışan bir sınıf canlandı. Gözlerimi kapatıp o saçma düşünceyi kafamdan atmaya çalıştım. Yoklamayı alan kadın Biyoloji öğretmeni olduğunu söylemişti. Sınıfa geldiğim dakikadan beri fısıldaşan sınıf arasından biyoloji dersini dinlemeye çalışıyordum.. Bi ara yanımdaki boş sıra dikkatimi çekti. Sınıfta benle beraber 30 kişiydik, yoklamada henüz adım yoktu ama yinede de listede 30 kişi görünüyordu. En son okunan ismin ses vermemesi ile o kızın yerine geldiğimi anladım. Yoklamaya göre Jung Eunbi adlı kız bu okuldan gitmişti ve beni de onun yerine almışlardı. İsim benzerliği yaşamak sık karşılaştığım bir durum değildi. Bir anda, sıranın üstüne karalanan bir kaç yazı gözüme ilişti. "Canın cehenneme!!" "Pis or****" gibi şeyler yazıyordu. Ne kadar silinmeye çalışıldıysa da silinememiş gibi görünüyordu yazılar... Diğer sıraları incelediğimde hepsinin tertemiz olduğunu gördüm. Bu sıra Eunbi'ye ait olabilir miydi?
Fısıldayan sınıfta ders işleyemeyeceğimi anladığımda başımı sıraya koyup, sıranın üstünde yazanlar ile ilgilenmeye başladım. Sınıfın neden fısıldadığını şimdi anlayabiliyordum. Sınıfta çıkan uğultunun oturduğum sırayla alakalı olduğunu düşünmüştüm. Bu fısıldaşmalara bakınca olayın boyutunun ne derecede olduğu pek anlaşılmıyordu. Kimdeydi suç... Geldiğim okulda suçlu olan bendim, yani sorunları yaratan kişi ben olduğumdan sınıfın suçu yoktu gelişen olaylardan. Benim kabul görmememle bu kızın durumunun aynı olabileceğini düşünüyordum. Benim amacım belliydi, onunda geçerli sebepleri olmalıydı.. Ah bide şu isim benzerliği işi, sanırım ikimizinde birçok ortak yönü vardı.

faded | °•SinKook•° Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin