○●
Birilerine en ihtiyacı olduğu zaman yalnız kalmayı ister miydi insan.. Yalnız kalmayı bana yardım edebileceklerini bildiğim insanlara tercih etmiştim. Şuan bir bankta oturmuş sadece düşünüyordum. Belki de kendimi çok büyütmüştüm.. Güçlü bile değildim, yapabileceğim şeyler sınırlıydı ama ben fazlasını istemekten başka bir şey yapmıyordum. Zihnen bile sağlıklı düşünemiyorken kendime fazlaca yükleniyordum. Elde edeceğim sonuçlardan bile emin değildim. Ne yapacaktım ben...
Beynime cevaplandıramayacağım sorular yöneltirken, yanımda ki kişiyi yeni fark etmiştim. Jungkook ne zaman gelmişti?
-Jungkook.. Ne zaman geldin?
-Şimdi, şimdi geldim. Daha yeni..Başımı onaylar şekilde sallayarak önüme dönmüştüm. Onunla çok sık karşılaşıyordum. Yuju ve Yerin onu tanıyor gibiydi, emin değildim.
İçimde biriken sıkıntıyı kızlarla paylaşmak konusunda hala tereddütlerim vardı. Olması gerekeni yapmak yerine kendime neden bu kadar yüklendiğim konusunda hiçbir fikrim yoktu.-Jungkook..
-Efendim,
-Sana bir şey sorabilir miyim?
Başını onaylar şekilde salladı. Yüzüne bakamıyordum. Ellerimle banktan güç alarak öne doğru eğildim. Ağzımdan çıkacak sözcükleri toparlamakta bir hayli zorluk çekiyordum.-Güçlü gibi gözüküp, acı çektiğin oldu mu hiç?
Kafamı sorumla beraber ona doğru çevirmiştim. Gözlerim gözleriyle buluşunca bir kaç saniye boş bir şekilde yüzüme bakıp başını boşluğa doğru çevirdi. Yüzüm hala ona dönüktü. Gözlerini sabitlediği boşlukta bir şeyler arıyor gibiydi.
-Sanırım 3-4 aydır birçok kez, ama ben...
Sustu. Kafasını gökyüzüne doğru kaldırıp gözlerini kapattı. Bir daha hiç geri vermeyecek gibi bir soluk çekti içine..
-...her acının sonunda güçlü durmaya mecburdum. Çektiğim acının hiçbir zaman sona ermesini istemediğim için.
Gözlerini yüzüme sabitledi. Dilim tutulmuştu resmen. Tek kelime bile etmeden gözlerinin içine dalmıştım. Dediklerinin altından kendime bir pay çıkarmaya çalışıyordum ama epey zordu. Dilinden dökülenler, karmaşık zihnimde bir bir yer edinirken bir mana oluşturmaya çalışıyordum. Çektiği acının sona ermesini istemiyordu peki neden? Çektiği acının ona zarar verebileceğini bile bile niye hafızasından silmek istemiyordu?
-Sana zarar vermiyor mu bu acı?
-Aslında bazen o kadar acı veriyor ki ölecek gibi hissediyorum.. Ama tek çarem bu acıya katlanmak Eunbi. Çektiğin acıdan bazen güç bile bulabilirsin sanırım ben o güç bulanlardanım.Gözleriyle buluşturdum gözlerimi tekrardan, sanırım bir kaç kelime daha dökülse ağzından ağlayabilirdi. Yine de yüzünde buruk bir gülümseme belirdi.
-Hiçbir acının altında manasız ve boş bir sebep yoktur. Bir insan acı çekiyorsa eğer o acının onun için değeri vardır...
Gözlerini tekrar boşluğa çevirip gülümsedi.
-Yine filozofluğa başladım... Ah her neyse, senin ne sıkıntın var?
Bir sıkıntım olduğunu çok bariz belli etmiştim. Ona şuan ki düşüncelerimi anlatmak konusunda kararsızdım. Kızların bugün kü tepkileri ve anlatıklarından sonra varolan güven problemim yine duygu ve düşüncelerimi tetiklemişti. Jungkook.. yanımda ki bu çocuk nedense bana kötü biri izlenimi vermiyordu ama sanırım aceleci davranmamam gerekecekti. Şimdilik sadece boşver kelimesi ile onu oyalamalıydım.
-Ah sadece biraz bunlatıcı zamanlar.. bilirsin yeni okul, yeni çevre. Bu epey zor.
Başını anlıyormuşçasına salladı. Ama daha farklı şeyler duymak istediğini anlamıştım. Sadece bana zaman ver Jungkook.. İyi biri olduğunu anlamam için bana zaman vermelisin.
İkimizde önümüzde ki büyük boşluğu izlemeye koyulmuştuk. Onun da sorunları vardı, acı çektiğini çok açık ima etmişti. Şimdi gerçekten ne olduğunu sorsam beni cevaplar mıydı emin değildim. Başımı ona doğru döndürüp onu incelemeye başladım. Doğru vakti bulduğumda açıkça soracaktım. Bana güveniyorsa anlatırdı değil mi? Sadece birkaç saniye daha onu kollayıp ağzımı açacağım sırada çalan okul zili lafı ağzıma tıkmıştı. Yerinden sakince kalkıp bana döndü.-Yukarı çıkmıyor musun?
Derse girmek istemiyordum. Sadece burada oturup biraz daha düşünmek ve beynimde ki soruları cevaplandırmak istiyordum. Başımı olumsuzca salladım.
-Hayır sen git, ben biraz daha burada kalacağım.
-Tamam o halde, görüşürüz.
Arkasını dönmüş gideceği sırada tekrar bana döndü.
-Bana güvenebilirsin Eunbi, eğer bir sorunun olursa bana anlatmaktan çekinme. Yine burada olup seni dinleyeceğim.
Yüzüne küçük bir gülümseme kondurdu. Gülümsemesine karşılık verip kafamla onayladım.
-Teşekkür ederim Jungkook..
Arkasını dönüp seri adımlarla okula girdi. Göz önünden tamamen kayboluncaya kadar onu izlemiştim. O gittikten sonra başım tekrar avuçlarıma düşmüştü. Şu aralar çok düşünmekten ölücek gibi hissediyordum. Sadece herşeyin bir açıklamasını bulmak ve gerçekleri bulmak istiyordum. Bu benim için epey zor olacaktı ama ben pes etmemekte kararlıydım. Bu iş böyle üstü kapalı bir şekilde yok sayılmamlıydı. İnsan denen varlık bu derece aciz ve gaddar olmamlıydı. Ben bu kötü zihniyeti yok edecektim. İnsanlara sevdiklerini geri getiremezdim. Ama yüreklerinde ki yükü bir nebzede olsa küçültmek iyi olabilirdi. Bunu yapacaktım. Geçmişimde ki kötülüklerin hatrına Hwang Eunbi olarak bunu yapacaktım.
***
(Yerin'den Devam)
Tenefüste kantine indiğimde tek başımaydım. Kızları beklemek için her zaman ki yerimize geçip kurulmuştum. Telefonumu çıkarıp kızlara mesaj atacağım sırada, yan tarafımda ki sandalyenin çekilmesi ile gelen kişiye dönmüştüm.
-Hey Yerin, hayırdır yanlızsın?
-Defol buradan.
-Ama bak bu adamın kalbini sürekli kırıyorsun
-Adam mı? Kendine adam mı diyorsun sen? Ah..Küçümseyerek çıkmasına özen gösterdiğim tıslamam başarılı olmuş olacaktı ki yüzünde ki ifade değişmişti. Tamam bu hoş değildi, çünkü şuan ki bakışları beni korkutuyordu.
-Benimle çık.
Emir kipi kullanıp yaptığı bu teklife karşılık bende dedim ki;
-Ne? (yazardan bi adet yeraltı mizah ehe)
-Duydun işte, benimle çık Yerin.Sesli bir şekilde kahkaha atmıştım.
-Sen ciddi misin ya? Git şu köşede oyna öküzcülük.
-Yerin!Sesinde ki gürleme kantini doldurmuştu. Ön masalarda ki bakışlar bize dönünce sınadığı sabrım taşmıştı. Ayaklanıp sinirle yüzüne odaklandım.
-Hayır istemiyorum. Derhal bu masayı terk et.
-Demek istemiyorsun?Ayaklanıp karşımda dikilmişti. Yavaş yavaş ve emin adımlarla yüzüne doğru yaklaştı. Biraz daha bana eğilip yüzüne o iğrenç ben kralın oğluyum ifadesini yerleştirdi.
-Bunu sen istedin.
Bir hızla boynumdan tutup beni kendine çekti. Ben daha ne olduğunu anlayamadan dudaklarımda ki nemli baskı dengemi bozmuştu. Dudakları dudaklarımdaydı. Hareket işlevini yitirmişti sanki vücudum. Ve yapabildiğim tek şey, tepkisiz ve kocaman gözlerle bu anın geçip gitmesini beklemekti.
-----
Hellü guys!! Saat gece bir buçuk ve ben vıcık vıcık bir beyinle yb yazdım kısa bir bölüm oldu ama kurgu cidden bir fanfic için çok yoğun nitelikte. Ve ben hikayeyi yazarken beyin hücrelerimin tek tek öldüğünü hissediyorum yani benim için o kadar zor hskdbhdjnhd neyse umarım beğenirsiniz arkadaşlar ♡Yorum yapıp votelemeyi unutmayın~!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
faded | °•SinKook•°
Fiksi Penggemar"artık güçlü olmak istemiyorum" diye isyan edip ağladığın zaman, daha güçlü olacaksın. ° ° 《'•SinKook•'》 ° ° ♧|18/01/2019|♤