"kayıp kadınıma, seni seviyorum"

115 20 46
                                    

Sevgili Taeyeon,

Hayatın acımasız ve dünyanın karanlık olduğu bu zamanlarda aklıma senden başka hiçbir şey gelmiyor. Beyaz duvarlar çok kirli, yeni alınmış yataklar çok sert ve bir o kadar da soğuk hissettirirken bedenimin acılarını unutuyorum. Sen aklıma geliyorsun, sanki kapı aralığından sessizce izliyormuş gibi beni. Nefesin kulaklarıma doluyor ve heyecanın dudaklarına birikiyor, öylece izliyorsun beni ve hiçbir şey göremiyorsun. Sırtım dönük sana, ağladığımı ve öldüğümü göremiyorsun.

Ölüm geceleri arkamdan sarılıyor bana, sırtım çok üşüyor. Seni hatırlıyorum ve parmak uçlarında tüten sıcaklığını, ellerin yumuşacıktı ve bunu hiç unutamıyorum. Gözüme kaldırıyorum ellerimi ve sanki geçmişten bir anı gelip tutuveriyor onu, gözlerimi yumuyorum ve oradasın, hissediyorum. Kalbim acıyor bunu yaptığımda ama ısınıyorum. Ölüm ardımda ağlıyor. Seni son bir defa görmek istiyorum, büyümüş gözlerine bakmak ve yorgun ellerini öpüp sımsıkı sarılmak istiyorum. Seni görmeden ölmek istemiyorum. Sadece bir anlığına olsa bile görmek istiyorum bu büyümüş halini, kaçırdığım güzelliğini ve kaybettiğim sevgini.

O gece ne oldu, kimse gerçekleri bilmiyor. Ama hikâyemiz tüm mahalleye duyurulduktan hemen sonra sizin evden kamyonlar dolusu eşya burayı terk etti ve ardından yeni eşyalar geldi. Yeni evli bir çift taşındı, kadın hamileydi. Sokağa çıktığımda tüm yetişkinler bana günah işlemişim gibi bakıyorlar, kız arkadaşlarım benden tiksindiklerini belli ettikten sonra ya kendileri kaçıyor ya da anneleri tarafından uzaklaştırılıyordu benden. Okulda öğretmenler derse katılmama izin vermiyor, yanımda boşalmış sırana artık kimse oturmuyordu. Bir gün annemin önünde durdum, yaşadıklarımı anlattım. Ağlayan gözleriyle bana bakıyordu, onun da bu durumdan hoşlanmadığını görebiliyordum. Ama en azından beni dinliyordu. Seni özlediğimi, seni sevdiğimi anlattım. Dizlerimin üzerinde, yerde durmuş ağlıyordum. Sen kaybolalı beş ayı geçmişti. Annem önümde eğildi ve kollarını bana sardı. Beni anlamak istediğini söyledi. Ve zamanla annem sokakta gururla yürümeye başladı yanımda. Derse katılmama izin vermeseler de sınav notlarımı kıramadı öğretmenler. Yeni gelen öğrenci hiçbir şeyi bilmiyordu ve yanıma oturdu. Birkaç ay içinde Taeyeon her şey normale döndü. İnsanlar düzeldiğimi sandılar. Yılsonu balosuna sıra arkadaşımla gittim. Aramızda bir şey yoktu ama tüm hikâyemi biliyordu, sırf diğerlerine gösteriş olsun diye sahnenin ortasında öpüştük. Sonra buralardan uzağa taşındım.

Fakat o gece ne oldu, hâlâ bilmiyorum. Annemin anlattığına göre annen bir şeyler öğrenmişti, bunu yıllar sonra öğrendim. Yine de asla beni terk ettiğini düşünmedim, Taeyeon. Bana bunu asla yapmayacağını biliyordum ve bir sorun olduğunu anlamak zor değildi. Babanın cenazesine beni götürmediler, senin orada olduğunu düşünerek annem beni evde bırakmıştı. Geçen ay annen de öldü, ölmeden önce buraya uğrayıp bana son kez laf attı. Hayatını mahvettiğimi söyledi. Cenazesine gidemedim ama annem orada olmadığını söyledi.

Neredesin? Sana ne oldu? Hâlâ yaşıyor musun? Aklımda binlerce soru var. Seni çok özlüyorum ve bu beni korkulara bürüyor. Ya sana bir şey olduysa? Ya acı çekiyorsan? Ya seni üzdülerse? Benim dokunmaya kıyamadığım sana zarar verip seni ağlattılarsa? Bunları düşünmeden yaşamaya çalıştım ve hayat o kadar yorucuydu ki bazen unutuyordum bile. Sınavlara çalışıyor, staja uğraşıyor ya da iş yerinde eziliyordum. Fakat şimdi sadece uzanabiliyorum ve bu o kadar ağır ki, düşünebildiğim bir tek sen varsın. Zaman çok yavaş ilerliyor son bir senedir, sanki o bir sene boyunca on sene geçmiş gibi ve san hâlâ yoksun. Bana gelmeye çalıştığını düşünmek beni çok mutlu ediyor, tutunabildiğim başka bir umut yok. Ama ben ölmeden yetişebilecek misin, bilmiyorum. Yanıma gelmene bile gerek yok, sadece elime ulaşmış bir mektup bile beni on sene daha bağlayacaktır bu hayata.

kayıp bir kadından itiraflar //taengsicaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin