*Final*
Genç kız adamın delici bakışlarını üzerinde hissetti. David, yüz yılın şokunu yaşıyormuşçasına Nurhayat’a bakıyordu. Bu soru çalışmadığı yerden gelmişti. Nurhayat ise heyecanla bir cevap bekliyordu. Ancak gittikçe artan sessizlik düşlerini tuz buz etmişti. Oysa anında gelmeliydi o ‘evet’. Birden kollarının arasına alıp, daha demin olanların hepsini yok etmeliydi genç kızı sımsıkı sararak. Bağrında yanan ateşe su serpmeliydi iki çift kelamıyla. Aklında dolanan tilkiler def etmeliydi gözlerine bakarak. Fakat neden o kadar seçeneği varken susuyordu? Kahrolası bir cevap vermek bu kadar mı zordu?
Nurhayat kıpkırmızı olmuş gözleriyle, hayal kırıklığının en son demlerinde, canı acıya acıya adama baktı. Dişleri arasından sert bir cümle döküldü “Adam değilmişsin.” Sonrasında var gücüyle kapıyı adamın yüzüne çarptı ve elini göğsüne koydu. Sanki biri hançeri saplamış da, orasını deşmeye çalışmıştı.
Boşta kalan diğer elini de kapıya dayadı, kaşları aşağı büzülmüş, alt dudağı ise önlenemeyecek şekilde titremeye başlamıştı. Dudaklarını birbirine bastırarak bir müddet bekledi, fakat uzun süre soluksuz kalınca ağzını araladı ve derin bir nefes aldı. Az sonra sızlanarak dizleri üzerine düştü ve alnını kapıya dayayarak ağlamaya başladı. Önce yavaş yavaş akıttı incilerini, sonrasında ise bir cihanı yıkacak kadar kendinden geçti..
Basit bir hayal kurmuştu oysa. Prenses olmak değildi arzusu, sırf sevdiği adamın gözlerinde boğulmaktı bir ömür boyu. Elini yumruk yapıp dişlerinin arasına bastırdı. Hayal kurmanın bile bir sınırı varmış meğer; sınırı aşınca gerçek tokat gibi yüzüne çarpıyormuş.
Buraya kadarmış demek. Daha başlamamış olan mutluluğu, doğmamış bir bebek gibi veda etmişti düşlerine. Gizli hevesatı çoktan aşka dönüşmüştü, şimdi nasıl bakardı bir başka gözlere. Nasıl emanet ederdi onda olan kalbini bir başkasına?
***
Genç adam suratına örtülen kapıyla neye uğradığını şaşırdı. Nurhayat onu iterek kendinden uzaklaştırmış, birden hayatından def ederdi gibi tekme atmıştı sanki. Bu düşüncenin gerçek olma ihtimali bile kalbini tarifsiz bir acıya bürümüştü. Yüreği ilk defa birini kaybetme korkusuyla atarken, hızla kendine geldi ve kapıyı yumrukladı.
“Nurhayat, aç kapıyı.” Ancak ne ses vardı ne de seda. Yaklaşık iki saat genç kızın kapısını dövmekten vazgeçmemişti, lakin hiç bir şekilde bir cevap alamamıştı. Genç kızdan hiç ses gelmeyince bir adım geriledi ve sıkıntıyla elini yüzünde gezdirdi. Nurhayat’ın gözlerinde gördüğü hayal kırıklığını hatırladıkça delirecek gibi oluyordu. Nasıl da yıkılmıştı.
Dişlerini sıkarak topuklarının üzerinde döndü ve saate aldırmadan annesinin kamarasına daldı. İçeri girdikten sonra arkasından vahşice çarptığı kapı, odanın ortasında saçlarını tarayan kadını sıçratmıştı.
“O şıllığı kamarama sen gönderdin!” Dedi en koyu sesiyle annesine bakarken. Kadın hiç şüphesiz oğlunun, kendisine bu zamana kadar böyle düşmanca baktığını hatırlamıyordu. Zira David’in gözleri buz kesmişti.
“Evet, seveceğini düşündüm.” Kadının umursamaz sesi genç adamı çıldırtmıştı. Hırsla yumruğunu yanlamasına kamaranına duvarına geçirdi. Öfkeden kulakları uğulduyordu.
“Her şeyi mahvettin, kahrolası kadın.” Diye gürledi bir an sonra.
“Asıl sen böyle devam edersen her şeyi mahvedeceksin.” Dedi kadın sertçe. Oğlunu bu basit hevesinden kurtarmalıydı. Ancak öyle olmadığını David’in gözlerine bakınca anlamıştı. “Mirası istiyorsan, Nelly’le daha fazla ilgilenmelisin.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Titanik Masalı - Tek Bölümlük Hikaye [BİTTİ]
RomanceSene 2022. Nurhayat Titanik'in yeniden inşa edildiğini öğrenir öğrenmez yolu eline alır. Bir hayli alavere, dalavereden sonra gemiye biner ve orda gördüğü zengin, mavi gözlü adama yüreğini kaptırır. Aşkı ilk defa kalbinde hisseden genç kız anlar ki...