1. Bölüm

82 12 8
                                    

                       EZGİ'NİN AĞZINDAN
         Üniversitemizin her yıl düzenlediği bir etkinlik olan yaz kampına gitmek için herkes hazırlığa başlamıştı bile. Altı üstü 1 hafta sürecekti. Ama bizim abartması ile meşhur olan okulumuz öğrencileri yine yapacağını yapıyordu. Yurtta gördüğüm herkesin elinde koca koca bavullar vardı ve ben elimde bir poşetle nedensizce geziyordum. Herkesin aksine hiç de heyecanlı değildim. Sadece farklı bir ortamda bir hafta kalacağımız için gergindim sanırım. Kamp çantamı Güneş sağolsun geceden hazırladığım için sıkıntı da etmedim açıkçası. Zaten alacaklarım belliydi. Birkaç kitap ve siyah, bol tişörtlerim. Elimdeki poşete çizgi romanlarımı da  koymak için tekrar yurda yöneldim ve hızlı adımlarla ilerledim. Koridorda herkes bir telaş içinde birbirlerinden yardım isterken o kadar komik görünüyordu ki soğuk bir gülüş atmadan duramadım. Yan odamızda kalan en yakın arkadaşım Şeyma'nın üzerime doğru koştuğunu gördüğümde geriye doğru kaçmak istediysem de yere düşmemizi engelleyemedim.
'' Şeyma artık üstümden kalkman için nasıl bir çığlık atmamı istersin? Hem o elindeki o maşa da ne öyle? Kalk artık. ''
     Şeyma, hayatımın, okulun ve yurdumuzun en bakımlı kızı olduğu için, elinde maşayla gezmesine pek de şaşırmamam gerekirdi. Ama üzerime atlarcasına geldiği için tepki vermem normaldi sanırım.
'' Bu soruyu bana mı soruyorsun? O dağılmış saçlarınla ve solmuş yüzünle bizimle geziye gelmeyeceksin değil mi? Yarım saatimiz var, marifetli ellerimle seni güzelleştireyim diyecektim. Hem bugün güzel bir gün. Hadi gel.'' Bana elini uzattığında havadaki eline aval aval baktığımı biraz geç fark etmiş olacağım ki elini yüzüme doğru savurdu.
'' Kime diyorum ben Ezgi? '' Bu kız ısrar etmeye devam edecekti ve bende çıldırmaya başlayacaktım. Bunu önceden bildiğim için elini tuttum ve odasına götürmesine izin verdim.
    '' Sana yalvarırım abartma. Sadece biraz dalga versen yeter. Makyaj yapmanı istemediğimi söylememe gerek yok sanırım? '' Soruma sadece göz devirip maşanın fişini prize taktı ve çok bilmiş yaşlı teyzeler gibi elini beline koyarak bana baktı.
'' Bir kere olsun ben demeden kendine özen göstermeyi deneyemez misin?''
     Durun anlatayım, siz alışık olmayabilirsiniz ama Şeyma beni her seferinde böyle kıskacına alır. Gözüne kestiği her şeyi benim yüzüme ve saçıma uygular. Tamam, kendime hiç makyaj yapmıyor değilim ama Şeyma da  nedeni nedir bilinmez her sabah beni pavyon kadınlarına döndürmeyi becerir. Tamam, güzel olsa sesimi çıkartmayacağım ama bazen çok abartır bu makyaj işini. Sabah okula gitmeden 2 saat önce kalkar ve önce kendini sonra da beni bir güzel o '' marifetli'' ellerinden geçirir. Uykulu uykulu kendime makyaj yapamayacağım için işime de gelmiyor değil aslında.
    Elindeki ruj, far seti, rimel ve fondoteni masaya serdiğinde ikimizin de bu odadan normal bir insan gibi çıkamayacağımızdan emin olmuştum.
'' Şu gözümün önündeki malzemelerin hepsini bana uygulamayacaksın değil mi canım arkadaşım?'' dediğimde öyle sinsi bir bakış attıki, bir kez daha emin oldum elinden kurtulamayacağıma.
Saçımı 10 dakikadır ısınan maşayla güzel bir dalga verdi ve omuzlarımın üzerine bıraktı. Gayet de hoş olmuştu aslında. Yüzüme de birkaç şey yaptıktan sonra fondoteni sürmeye başladı. Aradan biraz zaman geçtikten sonra aynada son bir kez yüzüme bakacaktım ki arkamdan gelen tiz sesle yerimden sıçradım. Sanırım gelen Güneşti.
     '' Ay Ezgii. Seni bir kez daha makyajsız göreceğim diye ödüm kopuyordu. Eline sağlık Şeymacım.''
İkisi birbirine bakıp ellerini çırptıktan sonra bunun ikisinin planladığını anlamıştım. Başından beri Güneş, Şeyma'yı sıkıştırıyordu. Hatta odadan kendi makyaj malzemelerini cebine koyarak çıkmasından anlamam gerekirdi.
'' Evet, ikinizi de planınızdan dolayı kutluyorum. Ama artık otobüse bavulları yerleştirmemiz lazım. İnelim artık ha? ''
'' Bence de. '' Şeyma hanımın da onayını aldığımıza göre gidebilirdik.
'' Herkes kendi çantasını alsın lütfen. Ben kitaplarımı kendim taşırım. Sizde gereksiz eşyalarınızı kendinize saklayın. Otobüste sadece biz eksiğiz ve bu bavulları nasıl yerleştiricez inan hiçbir fikrim yok.'' Kendi kendime sinirlenerek merdivenlerden indiğimde son basamağı görmediğimi ayağımdaki acı ve kızların çığlıklarıyla farkettim. Bavullar üstümde, kızlar da onların üstünde beni kurtarmaya çalışıyorlardı ama altlarında ezildiğimin farkında değillerdi. En sonunda arkadan '' Bu ne hal? '' sesiyle hepsi üstümden kalktı da nefes almayı becerebildim. Gelen kimdi bilmiyorum ama hayatımı kurtaran kişi olduğunu söyleyebilirdim.
'' Bir şeyiniz var mı? '' Çocuk yanıma elini uzatarak geldiğinde  ayağa kalkmaya çalıştım.
'' Evet, sanırım biraz ayağımı burktum. Sağolsun arkadaşlar da üzerimden kalkmadıkları için ölmeye de yaklaşmıştım. Ve sizde sağolun düşündüğünüz için.''
Az daha burda beklersek otobüs kalkacak ve biz burada kalacaktık. Bavulları yeniden yüklenip merdivenlere yönelecektik ki yine aynı sesin '' Saçmalıyorsun sanırım'' dediğini duyduk. Neden bahsettiğini anlamadığımı belirterek baktığımda, gözleriyle bavullarımı işaret etti.
''O ayağınla kendini zor taşıyacaksın, yardım etmemi ister misin? ''
Üçümüz aynı anda birbirimize baktığımızda şaşkınlıktan ölecektik. Şoku atlatıp konuşan ilk isim Güneş oldu. '' Eğer kucağına alıp otobüse yetiştirmek istiyorsan, kız senin. Ama bavulları bahsediyorsan biz hallederiz. '' Konuşmasını ağzı kulaklarında yaparken sinirle Güneş'e bakıyordum. En sonunda bakışlarımla onu öldürmeden bize yardım etmek isteyen çocuğa döndüm.
  '' Sen ona bakma, ben kendim giderim. Ama sanırım bavullarımı taşımama yardım etsen iyi olabilir. '' Mahcup bir ifadeyle ona bakarken hemen elimdekilere yöneldi ve taşımaya başladı. Güneş ve Şeyma arkamızda kalırken bizde hala ismini bilmediğim çocukla önde yürüyorduk.
'' Kaç numaralı otobüsle gideceksin? '' Bu gerçekten güzel bir soruydu. Numaralarımızı Güneş biliyordu. Tam arkamı dönüp soracaktım ki ikisinin de ortadan kaybolduğunu gördüm. Hemen yanımdaki çocuğa döndüğümde elindeki bezi ve bana bakan bir çift gözü gördüm. Çığlık atmak için ağzımı açtığımda, elindeki bezi burnuma götürdü. Tam o anda yerin ayağımın altından kaydığını hissettim.

Gökyüzündeki SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin