-1.Bölüm-

77 30 8
                                    

İyi okumalar..💜

...
Şu anda ben neredeydim? Tam olarak hayatın hangi noktasında yer alıyordum? Hayatın hangi noktasında yoruluyordum? Yoksa yolun sonundamıydım...
Tek bir zaman dilimi biliyorum, senelerin ayları, ayların saatleri iyleştiremediği bir zamandayım.
Kısacası ben iyileşemiyordum.

Tek huzurun sonsuz uyku olduğunu düşünüyordum. Tek huzurun onda olduğunu nerden bilebilirdim.. çok geç rastladım ona.. bilemiyorum.

Seviyorum seni Güneşim. Karanlık dünyama tuttuğun ışık için. Kalbimdeki yaralara sürdüğün sevgin için. Acılarımı dindirdiğin için. Seviyorum seni..
Bedenim yanında kalamadı güneşim. Evet şimdi istediği huzurdayım.. sonsuz uykuda..
Gözyaşlarını silemedim belki. Kokuna doyamadım belki. Ama kalbim hep seninle Güneşim.
Ben hep seninleyim.
Ben hep sendeyim..

******

Bu öğlen sıcağında Güneş vücudunu kavururken neden bu sınıfta yalnız olduğunu anlayamadı.Şöyle etrafımı süzdüm ve her şeyin yerli yerinde olduğunu ancak neden hayatımın bu kadar düzensiz olduğunu anlayamadım.Aslında ben hiç bir şeyi anlayamıyordum.

Belki bir bardak suyun iyi geleceğine kanaat getirerek yerimden doğruldum, bu okula ilk geldiğim gün oturduğum sırama baktım ve yüzümde o kadar çok acının gizlendiği acı bir tebessümle gülümsedim. Hayatım bir film şeridi gibi gözümden geçerken dolan gözlerimi zar zor tutmuştum.

Kalkıp koridorda bahçedeki o sessiz ağacın altında düşünmek için yürümeye başladım..
Kordidora çıktığımda herkesin o acınası iğrenç bakışlarını üzerimde hissediyordum. Yetmezmiş gibi..

-Evet , doğruymuş onun babası bir katilmiş.

-Ayyy çok korkutucu.

-Neden bu okula geldi ki. Şimdi bu okulun huzurunu da kaçırır.

Yapmacık gelen seslerin hiç birini takmadan umursamazca yürümeye devam ettim.
Bu insanlar o kadar iğrençtiler ki.. Acaba onlar benim yerimde olsa ne yaparlardı? Nasıl bir halde olurlardı? Ama ben bu seslere rağmen olduğundan daha dik ve güvenle yürüyordum?

Kendime acımak yerine onların karakterlerine acıyordum.
Ve evet doğru olan bir diğer kısımda ben bir katilin kızıydım. Baba demeye bile utandığım o kişi annemi 4 tarafından gözümün önüne bıçaklayıp öldürdü.

Ne kadar acınası bir kızım değil mi?

Ders zilinin çalmasına daha 12 dakika vardı.Okuldan çıkıp o sessiz ağacın altına oturdum.Yine ve yine herkesin gözü bendeydi.

Ve yine burnumun direğinin sızladığı an gözlerimin dolduğunu ve ağlamaya başlıyacağımı anladım ama kendimi aciz bir duruma düşürmemek için gözlerimi o kadar çok sıktım ki o siyah beyaz renkleri görmeye başladım bi an.

Bahçeye gürültüyle giren araba sesi duyduğum da gözlerimi yavaşça araladım.Gördüğüm son model,dudak uçuklatacak kadar pahalı gözüken arabayı gördüğümde nutkum tutuldu.

Araba boş bir park yerine durdu sanki her şey ağır çekimde gibiydi.Arabanın kapısı yavaşça açıldı ve içinden yakışıklı ,okulun popüler sanıldığı Güneş gibi parlayan Güneş Barlas indi.

Tüm ahenkiyle ışık saçarak yüzünde gülücüklerle okula doğru yürüyen Güneş'e nerdeyse tüm kızların ağızlarına sinek girme pahasına olsa bile izliyorlardı. Bazıları iç çekerek,bazılarıysa nefretle bakıyorlardı.

Tabi ki saçmalamayın nefretle bakan kişiler kız değilde erkekdi.
Bi an "kızım napıyorsun sen kendine gelmelisin sen onlardan biri değilsin. Diyerek kendime geldim."

Kolumda ki saate bakıp yerimden hızlıca doğruldum. Hemen okula girdim ve sınıfımın yolunu tutmaya başladım.Bu okula yeni gelmiştim zaten okul başlayalı da 1 hafta olmuştu. 12/A 'da okuyordum.Acak anlayamadığım şey ise 1 haftadır olmayan Güneş Barlas neden şimdi okula gelmeye başlamıştı ? Aklındaki sorularla sınıfın önünde durdum bi an.

Hoca girmişti bile yine geç kalmıştım düşünürken. Hemen kapıyı tıklayıp sınıfa girdim.

Sınıfıma geldiğim de gördüğüm şeyle şaşkınlık geçirdim.Benim sırama Güneş Barlas oturmuştu.Ben daha önce Güneş'i hiç görmemiştim sadece tüm okulda adı anıldığı için ismini biliyordum. Az öncede her kızın nidasıyla Güneş'in o olduğunu anladım.

Yavaşça yürüyerek sırama doğru yürüdüm.Tırnaklarımı avuç içime batırdım ve içime derin nefes alıp konuşmaya başladım.Kalp atışlarım o kadar çok hızlanmıştı ki.

-Pardon, üzgünüm ama burası benim yerim.

Benim aksime o kocaman gülümsemeyle bana bakıp.

-Kocaman sıra bence bu sıra ikimize de yeter. dedi.

Çabuk kabullenmeyen ben bir anda kabullendim.Çok garipti.Yüzünde ki sırıtmayla bana bakıp azcık yana kaydı.Bende beklemeden sırama daha doğrusu artık sıramıza oturdum.

Yüzünü o kadar çok incelemek istiyordum ki bu duygulara daha önceden hiç rastlamamıştım neler oluyordu bana ?
Kendine gel yağmur sırası değil böyle şeylerin..

Şimdi ilk dersimiz edebiyatdı. Hoca Romeo ve Juliet hikayesini anlatmaya başladı.Geçen hafta bu kitabı okumamızı söylemişti.Herkes pür dikkat hikayeyi dinlerken, Hocanın bir anda bana dönüp soru yöneltmesiyle şaşırıp kalmıştım.

-Yağmur, hikayeden bir kesit söyler misin bize ?

Gözlüğünü dik bir hale getirip,bana nefrete bürünmüş bir biçimde bakmaya başladı.Tüm sınıf söyliyiceğim şeyi beklemeye başladı.İçimden en sevdiğim parçayı gözlerimin ve kalbimden geçirip,samimiyetimle en sevdiğim parçayı söylemeye başladım.

- ''Ben gelemem ne olur sen git, ben gelemem git!!! Bu da ne ? Canım sevgilimin avucunda bir şişe! Demek ki, zehirden sevgilimin bu vakitsiz ölümü. Cimri!

Bir anda Güneşde ayağa kalkıp benim parçamın devamını getirmeye başladım.Ben ona şaşkınca bakarken sınıfın durumuda benden farksız değildi.Hoca bir anda dönüp Güneşi dinlemeye başladı.Herkes etkilenmiş gibi Güneşe bakıyorlardı.

- Hepsini içmiş;bir damla bile bırakmadın demek kavuşabilmem için sana? Öyleyse dudaklarından öperim, belki bir parça zehir kalmıştır dudaklarında,

Bende ona katılarak ,gözlerimizi birbirimize kenetleyerek son cümleyi söylemeye başladık.Heyecanlanmıştım,kalbim kelebekler gibi uçuyordu.
Ahhh unutmuşum doğruya kelebeklerin de ömrü 1 gün,aynı benim gibi bir canlanıp bir ölüyorlar.Ne kadarda acımasızca. O kadar zaman kozanda bekle ve sadece 1 gün yaşa.

- bir zamanlar hayat veren dudakların bu kez son versin hayatıma.''

Artık herkes bize imrenerek bakmaya başladı.Bir anda tüm sınıf bizi alkışlamaya başladı.Tabi ben emindim ki beni değilde hepsi Güneşi alkışlıyordu.

Bana tebessüm ederek bakan Güneşi umursamadan yerime oturdum.O da biraz bozulmuştu ama hiç belli etmeden yerine tekrar oturdu.Aradan 5 dakika geçmeden zil çaldı.Ben hemen yerimden kalkıp tam kapıdan çıkıcaktım ki bir grup erkek önümü kesip.

-Ucube ,hemen bir söz söyledin diye kendini bir şey zannetme.

Burnumun direği yeniden sızlamaya başlarken bana laf atanın omzuna çarpıp yürümeye başladım ki bir anda saçımın tutulmasıyla ağzımdan bir feryad kopar kopmaz sert bir ses duydum.Bu sesi kim duyarsa duysun içi ürperip korkardı.

-Ben elini kırmadan elini hemen Yağmurdan çek !!! der demez saçlarımda ki el kayboldu.

******
Evet birbirinden değerli güzel okuyucalarımız. Büyük bir emekle ve düşüncelelre bir hikayeye başladık umarım bir yıldıza dokunup destek olmayı çok görmezsiniz.

Beraber güneşin  ve yağmurun hayatından ders çıkarıcaz yani burada güneş ve yağmurun ailesi olucaz. Ahh ne diyor bu yazar diyosunuz biliyorum.. Ama ilerleyen bölümlerde bizi anlayacaksınız :)

Sizleri seviyorum..♥








Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 31, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Güneşin DolunayıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin