Bölüm biraz gecikti gibi ama..
Ayten Hanım'ın odasına yaklaşınca kendisinin birisiyle konuştuğunu fark ettim. Rahatsız etmemek için kapıda bekledim,galiba telefonda konuşuyordu ve sanki gizli bir şeyler yapıyor gibiydi. Çünkü neden bi insan telefonda fısıldaşarak konuşur??
Kapıdan duyabildiklerim kadarıyla konuşma şu şekildeydi:'Tabii efendim, eminim. Kesin kabul edecektir. Yok yok bir şey fark edilmedi. Şeyy efendim ne zaman yatar para? Elim bu aralar bıraz sıkışık'' daha dinliyordum ki yanımda Senem bitti.
Bana imalı bakışlar yolluyodu'kapı mı dinliyorsun bakışı' bunu anlayan ben tabikide bunu kabul etmedim.
'' Ayten Hanım telefonda görüşüyordu ondan şaaptım''
Senem birden'' ee kabul edecek misin teklifi?'' dedi. Evet onun için burdayım kararımı söyleyeceğim. Diye biz konuşurken Ayten Hanım kapıyı açtı. 'Kapıyı mı dinliyorsunuz siz?!!' diye çıkıştı. Bende yok efendım yeni geldik. Kararımı söyleyecektim size dedim. Yüz ifadesi hemen değişti. Memnun bir şekilde bizi içeriye aldı.
'Ee neymiş bakalım kararın?'
Lafı uzatmadan kabul edıyorum dedim. Karşımda sanki bam başka bir Ayten Hanım duruyordu. Hemen gözlüklerini takıp masasına oturdu bana da oturmam için işaret yaptı. Yarım saatte bilgisayar işlemleri bitmişti. Yarın burayı,yuvamı,12 yılımı terk ediyordum. Her şey çok ani gelişmişti. Mithat bey teklifi kabul edeceğimi ilk günden beri tahmin etmişti. Nerden anladım diye sorarsanız; bilgisayar işlemlerinde Mithat beyinde imzalaması gerken evraklar,kıvır zıvırlar vardı ama o ilk geldiği gün bunları halletmişti. Gerçekten garipti. Hala normal olmayan bir şeyler varmış gibi hissediyordum. Ama sanki ağır basan bir yanım oraya gitmeyi her ne olursa olsun çok istiyordu. Ve ben bunları düşünürken bavullarımı çoktan hazırlamıştım. Zaten çok bir şeyim yoktu. Kıyafetleri hep ortak kullanırdık. Bu da artık olmayacaklardan ve özlenileceklerden birisi. Kafamdaki tüm düşünceleri bir kenara bırakıp uykuya daldım her şey daha güzel olacak umuduyla..Sabah yine normal bir insan olarak uyandırılmamıştım. Umarım yeni evde böyle olmaz. Neden uyanıyorum diye hayatı sorgularken kapıda Ayten Hanımı gördüm. Birden 'hortlak görmüş gibi bakacağına hazırlanıp aşağıya insen daha güzel olur Sare Özyılmaz'.
En sevmediğim şey soy adımla hitap edilmem. Babamdan bana kalan tek ve gitmeyen bi kabus. Hemen giyinip aşağıya indim. Üzerimde şort ve bi tişört vardı. Sabahın soğukluğundan dolayı bi hırka giydim üzerime. Ve hemen aşağıya indim. Bahçede bir sürü kişi vardı. Galiba çoğu benim için inmişti. Çünkü genelde sabahın bu saatinde kimse bahçeye inmezdi. En sevmediğim duygusal vedalaşma zamanıydı. Herkese sarılıp veda ettim. En son da Senem vardı, bu sefer kendimi tutamadım hıçkırarak ağladım. Çünkü karşımda benim tek ailem vardı. O gerçekten benim her şeyimdi. Yeri geldi annem. Yeri geldi babam olmuştu. Onun yerini asla kimse tutamazdı. Ama hayat da bu işte asla dediklerimiz, imkansız dediklerimizi bile bize yaşatıyor. Son bi defa sımsıkı sarıldım ve bahçe kapısında beni bekleyen siyah arabaya doğru yürüdüm. Arabaya binmeden son bi defa yuvama baktım. Çok garip bi histi ne özgürsün ne tutsak ne mutlusun ne mutsuz ne devasın ne de yara...Yarım saat süren yolculuk sonunda eve gelmiştim. Ahh pardon saray mı deseydim. Aslında hiç iç açıcı bi rengi yoktu. Bahçe çok karanlıktı evin rengi krem olsa bile sanki baktıkça ürperiyorsun. Giriş kapısından girdikten sonra bana doğru koşan bi köpek görür görmez. Bastım çığlığı tabana kuvvet koşarak evin kapısına doğru kaçtım. Şansımdan kapı birden açıldıda kendimi içeriye zor soktum derken duvara çarptım.'' Girişte neden duvar olur kii?!'' diye bağıracakken aslında duvar olmadığını fark ettim. Galiba şuan domates salçası olmuşumdur diye düşünüyodum. Kafamı birazcık daha yukarı kaldırıp Mithat beyin yüzüne bakınca salak bi şekilde güldüğünü fark ettim. 'Mal mısın?' bakışımı attıktan sonra daha çok rezil olmadan iki adım geriledim. Sonradan bana '' Hoşgeldin ama biraz hızlı geldin''dedi. Bu adam daha ergenlikten çıkmamış mıydı acaba yanlışlıkla olan bir şeyi büyümekte üstüne yoktu. Yanıma 45-50'li bir bayan gelerek. Hoşgeldin kızım aç mısın?' dedi. Sabah bir şey yemediğimden kafamı salladım. Size ilk odanızı gösterelim o zamana kadar kahvaltı hazır olur dedi. Galiba 1tane daha yardımcı çalışıyordu evde. Vayy bee dedim ama içimden tabikide. 15-20 dakika evi gezdim. Tek anladığım bu evin dıştan küçük içten büyük olmasıydı. Ve tek görmediğim oda Mithat beyindi. Aslında biraz merak etmiş olabılırım ama orayı da kimse yokken keşfederim diye üstelemedim. Aşağıya indiğimizde Mithat bey ortalıkta yoktu. Bende kahvaltımı yapıp odama çekildim. Bavulumu dizmek için gardolabı açtığımda bayılacak gibi oldum. Şuan tam bir rüyada gibiydim. Her çeşit elbise, ayaklabı, çanta, etek, ayakkabı, aksesuar vardı. Aynalığımda mükemmel makyaj eşyaları vardı. Bu mutluluk bana bir ay yeterdi. Canım sıkıldığından dolayı biraz duş almak için banyoma girdim. Küvete her kokudan azar azar aktardım. Ve duşa girdim. Bir saat sonra çıktığımda daha öğlen oldugunu fark ettim. Duştan sonra mayıştığımdan dolayı yatağımda kestirmeye karar verdim.
Uykumda beni itip kakıştıran ve hafif mayhoş bi sesle gözlerimi hafif araladım.Eveeet yeni bölüm,beğenerek okumanız dileğiyle.❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
METROBÜS
Teen FictionRenkli vücutların içinde siyah ruhlar... Gelecek için çalışıp, yarın ölme arzusuyla yaşayanlar... Kalabalıkta yalnız kalanlar... Çığlıkları sessiz olanlar... Herkesin yanında olup da, aklında olamayanlar.. Dünyayı bunlar kurtaracaklar. İki ruhsu...