Hayatta,başımıza neler geleceğini,kimlerle karşılaşacağımızı,neler yaşayacağımızı bilemeyiz.Örneğin birkaç gün öncesine kadar burada,benim odamda,öldürmek istediğim o çocukla oturuyor olacağımı tahmin bile edemezdim.Enes yatağımın üzerindeydi,ben ise kenarda ki sandayenin üzerinde ve tam karşısında.Onu gördüğümden beri hiç bozmadığı rahat hareketleri her geçen gün ona olan sinirimi bir üst seviyeye çıkarıyordu.Düşüncelerimi bölen şey boğuk ve bıkkın bir erkek sesiydi.
'' Artık konuşacak mısın ? ''
'' Sen bir şeyler anlatırsın diye umuyordum.Sonuçta onlarla yaşayan sendin öyle değil mi ? Ben değil. ''
Biraz olsun moralini bozmak için kurduğum bu cümleye karşın hiçbir şey yokmuş gibi devam etmişti.
'' Söyleyebileceğim tek şey eskisi kadar güçlü olmadıkları. ''
Ağzımı açmış bir şey diyecekken elini kaldırdı.Bu bir nevi 'kes sesini bilgi sahibi benim.' demekti.Devam etmesine izin verdim.
'' Ama bu söylediğim bizim onları yenebileceğimiz anlamına gelmiyor.Karşılarında hiçbir şeyiz. ''
'' Biz mi ? Ne bizi ? Kendini bizden mi biri mi sanıyorsun ? ''
Sabır istercesine ofladı.Biraz eğilip ellerini iki bacağının üzerinde birleştirdi ve dilini üst dişlerinde gezdirdi.
'' Bak,farkındaysan yardım etmeye çalışıyorum.Aaa ama sana yardım edilmesinden hoşlanmadığını unutmuşum.Çok pardon.Tüm suç benim. ''
Alayla kurduğu cümlenin ardından ona nefretle baktım.Ne hakla benimle böyle konuşurdu ?
'' Ben hainlerden yardım almam. ''
'' Oraya ne için gittiğim hakkında en ufak bir fikrin var mı ? ''
'' Rahat bir yaşa- ''
'' Bu çok saçma.Rahat bir yaşam öyle mi ? Sen hayal dünyasında mı yaşıyorsun ? Bizi nasıl karşıladıklarını sanıyorsun ? ' Size karşı savaş açtık fakat bize teslim oldunuz o yüzden ömrünüzün sonuna kadar burada rahat bir şekilde yaşayabilirsiniz.' falan dediklerini mi ? Uyan artık Liya. ''
Ayağa kalkıp onun dibine kadar yürüdüm.Bacakları çok uzundu.Dizleri dizlerime değdiğinde durdum.Enes oturduğu,bende ayakta olduğum için kafasını kaldırarak gözlerini benimle buluşturdu.
'' Anlat o zaman geri zekalı ! Böyle olmadıysa neden gerçekleri anlatmıyorsun ? Belkide savaştan öncede onlar için çalışıyordunuz.Kim bilir ? ''
Sesli bir şekilde yutkundu.Sesi az öncekine göre oldukça kısık çıkmıştı.
'' Öyle bir şey yok ve hemen şu bacaklarını çek. ''
Verdiği emri uygulamadan olduğum yerde durdum.Başımı başıyla eşitlemek için hafifçe eğildim.
'' Beni kandıramazsın. ''
Ne yapıyorsun dememe kalmadan üzerinde ki tişörtü çıkarıp bir kenara attı.Bir adım geri çekildiğimde donup kaldım.Gövdesinin üzerinde derin çizikler vardı.Çiziklerin dışında sopayla vurulduğu belli olan morartılar,en az çizikler kadar derin yanıklar ve kırbaç izleri vardı.Tamam,bunu beklemiyordum.Yatakta doğruldu ve yanıma kadar geldi.Gözlerimi gözleriyle buluşturmadan yaralarına bakmaya devam ettim.
'' Evet orada oldukça rahattım. ''
Ardından sertçe kapanan kapı sesini duydum.Gitmişti.Nefesimi dışarı verdim,yatağımın köşesine oturup dolan gözlerimi es geçerek düşünmeye başladım.
Sabah demir kapının yumruklanmasıyla uyandım.Kapıya doğru yavaş ve bir o kadar da meraklı bir şekilde yürüdüm.
'' Günaydın. ''
Gülümseyen bir Enes beni şoka uğratmıştı.Gerçi bu sıralar onun yüzünden sürekli şoka uğruyordum o ayrı.
'' Seni götürmem gereken bir yer var. ''
'' Beş dakika burada bekle.Giyinip geliyorum. ''
Kafasını anlayışla salladı.Kapıyı kapatıp üzerime aceleyle üzerime bir şeyler geçirdim ve koyu kahve saçlarımı her zamanki gibi sıkı bir topuz yaptım.Odadan dışarı çıktığımda kapının kenarına yaslanmış beni bekliyordu.Yürümeye başladığımda o da benimle birlikte gelmişti. Merakla sordum.
'' Nereye gidiyoruz ? ''
'' Burada neden çocuk yok ? ''
Sorumu yanıtsız bırakıp bana başka bir soru yöneltmişti.Bu sırada sağa dönüp üst kata ulaşabilmek için merdivenleri adımlamıştı.Ben ise onun tam yanında yürüyordum.
'' Var fakat çok fazla değil.Olanlar ise çok küçük sayılmaz.Hiç rastlamamış olman olağan. ''
'' Çocuk yapmak yasak mı yoksa ? ''
Şakayla karışık kurduğu bu cümleye karşı anlamlı anlamlı ona baktım.
'' Gerçekten mi ? Ben şaka yapmıştım. ''
Başımı sallamakla yetindim ama sanırım Enes susmamakta kararlıydı.
'' İnsanlar nasıl korunuyor ki ? ''
'' Korunmuyorlar. ''
Eliyle yeni yeni çıkmaya başlamış sakallarını sıvazladı.Düşünür gibi yaparak bakışlarını bana yönetti.
'' Demek oluyor ki sevişmekte yasak. ''
Ne kadar gülümsemek istesem de ona gülümseyemezdim.Bu yüzden dudaklarımı birbirine bastırdım ve hiçbir şey söylemedim.
'' Peki bunu nasıl engelliyorsunuz ? ''
'' Cidden şuan bunu mu merak ediyorsun ? ''
Rahat bir şekilde kafasını aşağı yukarı salladı.
'' Haydi ! Nereye gidiyoruz hala söylemedin ? ''
'' Az kaldı. ''
Konuyu uzatmamasına sevinerek yürürken,bir kapının önünde durdu.317 no'lu oda.
'' Burada kim yaşıyor biliyor musun ? ''
Yerimde rahatsızca kıpırdandım ve başımı evet dercesine hareket ettirdim.
'' Bir sorun mu var ? ''
'' Hayır,hayır bir sorun yok. ''
'' Tamam.Tanıdığına göre sorun çıkmayacaktır.İçeri girmemiz gerekiyor. ''
Kapıyı bir süre tıklattı.Üç dakika kadar bir süre sonra karşımda şaşkın şaşkın bana bakan bir Doğa vardı.Enes ona bir şeyler anlatırken hiçbir şey duymuyordum.Bir süre daha olduğum yerde durduktan sonra Enes'in içeri girdiğini fark ederek peşinden ilerledim.Doğa kenara sinmiş bizi izliyordu.Enes odanın tavanına bakarak konuştu.
'' Gece saat dört civarında buradan yeryüzüne çıkacağız. ''
Ne dediğini anlamak istercesine gözlerimi kırpıştırdım.Yeryüzüne çıkacağız mı dedi ? Evet,yeryüzüne çıkacağız dedi.