Büyülü Gramofon

143 13 0
                                    

Kurgu Şarkısı;
Indila - Derniere Danse





Rüzgâr tenime çarptıkça yenilenen terlerim anında soğuyor, ağzımdan nefes aldıkça dilim damağım daha çok kuruyor. Sık sık tükürüğümle ıslatmaya çalışıyorum. Sırtımı ağaca yaslayıp, soluklanmaya başladım. Hızlı nefes alışım öksürmeme sebep oluyor. Sızlayan ayaklarıma baktım. Çıplak olduğundan küçük çizikler ve morluklar oluşmaya başlamıştı.

...




[18 Gün Önce]



•1.Gün; Sessiz sokak•

Nemli bir hava, sokağı aydınlatan sokak lambaları. Ayakkabılarımı çıkarıp elime aldım. Sokak tamamen bana aitti, kimseler yoktu. Sessizdi bu gece, sadece bir iki küçük dükkan açıktı. Yer hafif ıslaktı. İçmemiştim ama bu hissizlik ve hiçsizlik bedenimi yormuş ve yıpratmış, sarhoş etmişti.

Başarının en dibinde, başarısızlığın zirvesindeydim. Yine seçmeleri geçememiştim. Telefonu alıp, rehberime baktığımda dertleşecek ve yahut beni motive edecek hiç kimsenin olmayışı canımı daha çok sıkıyor. Çığlık atmak istiyorum ama alacağım tepkilerden korkup sessizce yere oturuyorum.

Telefonuma düşen bir damla yaş, gözlerime doluşan yaşlara ait değildi yağmur yağmaya başlıyordu. Birer birer düşen yağmur damlaları tenime değiyordu. Yağmur, çoğaldıkça yere düşen damlalar ses çıkarıyordu. Bu sese eşlik etmeye başlayan melodi, sokağı nostaljik bir havaya sokuyordu.

Müzik, biraz jazz tarzında ve biraz hüzün barındırsa da ayağa kalkıp, yağmurun altında dans etmeye başladım. Madem duygularımı bağırarak boşaltamıyordum bende dans ederim. Ritme uymaktan çok melodinin bende oluşturduğu hisle dans ediyordum. Tuhaf, melodi kulağımda yankılandıkça içim rahatlıyordu.

Bir an durdum ve ağladım. Müzik usulca çalmaya devam ediyordu. Önüme düşen gölgeye baktım. Jun.. O buradaydı ve hiç yaşlanmamıştı. Şaşkınca ona baktım. Burada olmaması gerekiyordu ama o buradaydı. Karşımda durmuş gülümsüyordu. Elini bana uzattı. Hayalet veya başka bir şey olmasını o an hiç umursamadım, elini tuttum.

Cennet'ini bırakıp bana gelmişti. Birine ihtiyaç duyduğum anda yanıma gelmişti. Çaresizliğin son safasında elimi tutmuş ve benimle dans ediyordu. O hâla yirmi yaşında bir gençken ben otuz yaşında sefil biriydim. Daha önce prova yapmışız gibi ayaklarımız uyumluydu.

"Sabret! Vazgeçme! Vazgeçtiğin an her şey biter."

Usulca söyledi. Bir an durup, anlamsızca yüzüne baktım. Gülümseyerek kollarını belime sardı ama hissetmedim. O bana sarıldığı halde koca bir boşlukta gibi hissettim. Sanki elleri belime hiç değmemiş gibiydi. Doğru! Aslında o hiç yanımda değildi. Yere bıraktığım ayakkabılarımı alıp, müzik sesinin geldiği küçük dükkana girdim. Müzik anında durdu.

Küçük bir antika dükkanına benziyordu. Bu sokaktan bir çok kez geçmeme rağmen dükkanı hiç fark etmemiştim. Bir kaç kez seslendim. Kimseden ses çıkmadı. Dükkandan geri çıkacakken müzik tekrardan çalmaya başladı. Altın sarısı renginde olan küçük bir gramofondan çıkıyordu ses.

İğnesini kaldırıp, plağı elime aldım. İsmini merak etmiştim ama üzerinde hiç bir resim baskısı olmadığından ismi yazmıyordu. Tekrar yerine indirip, iğnesini üstüne koydum.

...








•2.Gün; Küçük gramofon artık evimde•

Symptoms • Park SunyoungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin