-Öncelikle merhabalar ilk ficim'in ilk bölümüne hoşgeldiniz-
*Keyifli okumalar*
* * *
Aralık ayının soğuk havasına inat sıcacık olan odamda biraz gergin ve tedirgin bir şekilde elimdeki mektuplara bakıyordum, bu aldığım üçüncü mektuptu ve artık ciddi anlamda canımı sıkmaya başlamıştı bu olay.
Ben Kim Taehyung engebeli hayatımın normal akışına döndüğünü sandığım bir anda gelen bu kafa karıştıran ve can sıkan mektuplarla tekrar alt-üst olacağını henüz bilmiyordum...henüz tekrardan mahvolacağımı bilmiyordum.
* * *
"Dostum gelmene çok sevindim" Jimini yüz yüze konuşmaya ikna ettikden tam bir saat sonra evime ulaşmıştı. Evlerimiz aslında uzak bile değildi ama evde bırakamadığı biri olunca 10 dakikalık yolu bir saatte gelmesi gayet doğaldı.
"Ah dostum umarım önemlidir." Somurtarak sarf ettiği sözlere karşın "İnan bu saatte rahatsız etmek istemezdim ama üçüncü mektubu aldım" Jimin ilk mektubu birilerinin saçma şakası olarak görmüştü ve ikincisini de öyle ama üçüncü mektubun geleceğini tahmin etmediğini belli edercesine yüzündeki somurtma yerini şaşkınlığa bıraktı.
Aslına bakarsak bende birilerinin saçma şakası olduğunu düşündüm en azından umdum ama üçüncü mektupta bir kağıt parçasından çok daha fazlasi vardı; ilki jiminle bir kafede otururken çekilmiş bir fotoğraf ve arkasında 8 yazıyordu , ikincisi iş yerimin otoparkında çekilmiş tek başıma oldugum bir fotoğraf arkasında S yazıyordu , üçüncü ve son fotoğraf evime girerken çekilmişti bunun da arkasında 0 yazıyordu.
"Siktir! Ya bir sapığın var ya da-"
"Ya dası yok dostum sapık muhtemelen" sözünü bitirmesine izin vermedim çünkü ihtimali olmayan ayrıca benimde duymak bile istemeyeceğim bir seçenek. Düşünmek zor bırakıp gelmiş olduğum, terk ettiğim bir geçmişin izlerini düşünmek gerçekten zor bu yüzden şuan hayatımda ne olursa olsun bunları geride bıraktığım hiçbir şeyle bağdaştırmaz ihtimal bile veremezdim çünkü uzakta kaldı çok uzakta, eskide; bitti, geride kaldi her şey!. Mümkünatı yok! "Hey sen iyimisin su getirmemi istemisin?" Kendimle çatıştıgım bir kaç saniyenin ardından jimin bana endişeli gözlerle bakıyordu.
Cevap vermeden kalktım yerimden mutfağa doğru ilerledim benimle birlikte jimin de kalkıp peşimden geldi, dolaptan sürahiyi ve raftan bardağı aldığım sırada jimin tezgahın yanındaki sandalyeye oturmuştu çoktan, yanına oturudum suyumu doldurup içerken jimin "Ah cidden neden tüm pislikler seni bulur ki" saçını geriye atıp kolunu masaya koydu benim az önce bıraktığım bardağa su doldururken devam etti "Neyse sen sakin ol biz araştırmaya başlarız bu sürede sende bize gel daha güvenli olur." Suyu alıp içmeye başladı ben ise boş gözlerle etrafı seyrediyordum.Teklife sıcak baktığım söylenemez belki sadece bir kaç mektup dan sonra cevap alamayınca peşimi bırakacak biridir. Yinede tek kalmam mantıklı olmazdı zaten jimin de buna izin vermezdi "Sizin ev küçük yani ben de gelirsem rahat olmaz, istersen siz buraya gelin." Jiminlerin evi şehirin sonlarına doğru sessiz mahallede bulunan küçük bir apartmandı, benim ki ise onların evinin biraz daha ilerisinde kalıyordu, evlerin çok seyrek ağaçların bol olduğu kısımda müstakil bir evde kalıyordum tek başıma. Jimin bardağı bıraktık dan sonra bana baktı kararsız ifadesiyle "Yoongi ye haber etmemiz lazım hem şu üçüncü mektup olayını hem de buraya gelir mi soralım"
* * *
Yoongi hyung ve jimin hayatımın en önemli iki ismi. Jimin ile lisede aynı sınıftaydık, tamamen farklı karakterimiz ve düşüncelerimiz olsada bir şekilde arkadaş olmuştuk hatta bu arkadaşlık zamanla o kadar ilerledi ki bir keresinde bana "İshal olmuşum götüm yanıyor" dediğini hatırlıyorum neyse ki buna alıştım artık çok da garipseyemiyorum. Lise ikiye geçtiğimiz zaman ise hayatımıza yoongi hyung girdi gerçi girdi denilemez çünkü bundan onun haberi yoktu, benim canım dostum okulumuz da suratsız diye adlandırılan ama tanıdık dan sonra sıcacık bir kalbi olduğuna emin olduğum birine yani yoongi hyung a aşık olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Past Pain // Taekook
Misterio / SuspensoHer şeyden kaçabiliriz; Düşüncelerden, İnsanlardan, Şehirlerden, Aşktan.. Ama asla Yaşananlardan kaçamazsın.