*4* ÇİLEK

96 18 34
                                    


Selamlar

*Hoşgeldiniz*


OY İSTİYORUM 》

              

°Keyifli okumalar°

....

Fazla gergin, fazla temkinlisin,
Fazla duyarsız, fazla dikkatsizsin.

Hem çok saf hem de çok zekisin,
Hem çok vicdanlı hem de çok zalimsin.

Bazen fazla susarsın ama içince susmazsın,
Bazen fazla dindar bazen ise dinsiz iblissin.

Ah sen çok sıkıcı aynı zamanda etkileyicisin,
Sen kırmızıyı taşımayı haketmiş meleksin.

....

Masada ki sessizlik ve elimdeki kağıda dakikalardır boş bakışlar atmam yoongi hyung'un sinirini bozmuş olmalı ki daha fazla dayanamayarak elimdeki kağıdı çekip almıştı. O okurken jimin de eğilip onunla beraber okumuştu, muhtemelen jungkook da okumuştu. O almıştı bu kağıdı, zarfsız olduğu için ister istemez bir göz atmıştır ama önemli olan okuması değil ne düşündüğüydü.

Yoongi hyung ve jimin şiiri okuduktan sonra bana dönmüş "Yemekten sonra bu şiirler hakkında konuşalım tae olur mu?" Demişti Yoongi hyung, ben ise sadece kafa sallamıştım.

"Buraya otobüsle mi geldin jungkook?" Jimin'in  gayet sakin,normal ve kibar bir şekilde sorduğu sorunun altında yatan aslında 'neyle geldiysen eve git artık' gibi bir şeydi jungkook da bunu fark etmiş olmalı ki ayağa kalkıp "Hayır arabamla geldim. Hava kararmadan da yola koyulsam iyi olur zaten sizde burda olduğunuza göre burda işim çoktan bitmiş." Diyip kapıya doğru adımladı.

Arkasından gitmiştim onu uğurlamak için, benimle birlikte yoongi hyung da gelmişti. Jungkook montunu ve botlarını giyip bize dönmüştü "İyi akşamlar dikkat edin kendinize" demişti, yoongi hyung da ona 'dikkatli gitmesini, gidincede kendisine mesaj atmasını' söyleyip içeri geçmişti. Bende kapıya iyice yaklaşıp, yaslanmış ve jungkook'un arabaya ilermesini seyretmiştim.

Arabaya varınca arkasını dönüp, kapıya yaslanmış ve hala onu seyreden bedenime bakmıştı. Bir an nedensizce heyecanlanmış ve elimi havaya kaldırıp sallamıştım, bu hareketime önce gülmüş sonra sıcak bir tebessümle benim gibi el sallamıştı.

Arabasına binip gözden kaybolunca kapıyı kapatmış ve neden heyecanlanıp el salladığımı düşünmeye başlamıştım ki jimin'in bana seslenmesiyle bu düşüncelerim yarım kalmış ve birazdan olacak 'şiir yorumlama seansı' için derin bir nefes almış sonra da yanlarına ilerlemiştim.

Salonun köşesinde bulunan koltuklara yerleşmiş çift yanyana oturuyor benide karşılarına oturmam için bekliyorlardı. Oturdum ve arkama yaslandım onların yorumlarını ve teorilerini dinlemek ondan sonrada bir güzel duş alıp yatmak istiyordum.

"Öncelikle ilk mektuba bir bakalım tae; biz jiminle ilk iki satır için bir seçenek bulduk 'Ne soğuğun beyazında/ Ne sıcağın mavisinde.' Derken demek istediği ne karlı bir günde ne de sıcak bir günde olmadığını belirtiyor ama devamında 'Ne yıkımın sarısında.' Derken ne demek istediğini pek anlamadık. Senin bir fikrin var mı?"

Yoongi hyung'un cümlesinin sonunda sorduğu soru ile biraz düşünmüştüm yıkımın sarısı hiç bir şey çağrıştırmıyordu bu yüzden kafamı iki yana salladım.

"Bizde şiirin bu kısımdan sonrasını anlamsız bulduğumuz için sonra tekrar bakmak üzere kapatmıştık ve sanırm yine erteliyoruz. Tamam neyse ikinci mektuba bir göz atalım" diyen yoongi ile ikinci mektubu elinde tutan jimin sesli bir şekilde, hatırladığım bu şiirin dizlerini tekrar okumuş sonra ise kendi yorumunu ortaya koymuştu.

Past Pain // TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin