§3.§

515 34 18
                                    

 Aynı gün ikinci kez aynı göt tarafından sinirlendirilmiş halde odama doğru yürürken bir çizgi filmde olsaydım şu an kafamdan dumanlar çıkar mıydı ve yüzüm kıpkırmızı olur muydu diye merak ettim. Odamın tanıdık koridorunda yürümeye başlamıştım ki odamızın önünde duran Grace'i fark ettim.

  "Selam bebek, hayrola?" dedim ve ona doğru ilerledim.

  Sesimi duyunca gülümseyerek bana döndü ve "Kapıyı çaldım ama açmadınız ben de beklemeye karar verdim." diye açıkladı.

  "Yine içkiyi fazla kaçırdı alkolik şirin." dedim ve sırıtıp oda kartını cebimden çıkartarak kapıyı açtım. "Sen niye gelmiştin ki?"

   "Hah, doğru bir şey söylemeye gelmiştim. Şey, senin sözlerin hakkında düşünüyordum ve arkadaşlarıyla tanışmamış olmaktan duyduğum rahatsızlıktan Zayn'e de bahsettim. O da haklı olduğumu, bu akşam hep birlikte yemek yiyebileceğimizi söyledi. Ne dersin?" diye sordu ve kendini kanepeye attı.

  "Neden bir seçim şansımız olduğunu sanmıyorum?" dedim yatağıma otururken.

  Heyecanla doğrulup kalktı, "Çünkü yok, bir buçuk saate sizi kapıdan alırız görüşürüz bebek." dedi ve küçük bir kız gibi seke seke odadan dışarı çıktı. Aşkın insanı gerçekten değiştirdiğini düşünürken başımı "yazık" anlamında iki yana sallıyordum.

   "Günaydın günışığıııı," diye bağırdım Lisa'nın yattığı odanın ışığını açarken. 

   "Öl, pislik." dedi boğuk bir sesle ve yastığını bana gelişigüzel fırlattı. 

   "Pek iyi bir nişancı olduğun söylenemez bebek." dedim ve yatağın hemen yanına, benden yaklaşık  üç metre uzağa düşen yastığı yerden aldım.

   "Senin de pek uykuya saygılı bir insan olduğun söylenemez." 

   "Nasıl cürret edersin?!" dedim ve dramatik bir edayla elimi alnıma koydum. Daha sonra hemen toparlanıp "Cidden kalk artık ve uykuya saygı duymadığımı da bir daha söyleme çünkü sabahları 12'ye kadar uyumaya aşığım ama öğleden sonra uykularından nefret ediyorum, bildiğin üzere." diye tısladım aklıma Lisa'nın beni mükemmel uykumdan saçma sapan nedenlerden uyandırdığı binlerce günü düşünürken.

     "Tamam, tamam kalktım. Mutlu musun?" dedi ve yorganı yere atıp ayağa kalktı. 

     "Görev tamamlandı." diyip odadan çıkmadan önce "Ah, bir de yaklaşık bir saat içinde Grace, Zayn, ben, sen ve Zayn'in arkadaşları buluşup yemek yiyeceğiz. Ayrıca yaklaşık bir saat önce sarhoş biçimde Liam'a tecavüz etmeye çalıştın. Baaay!" diye ekledikten sonra kapıyı kapattım ve Lisa'nın dehşet çığlığını kulak ardı ettim.

    ***

       Bir saat sonra, yanıma aldığım yüzde elli şık yüzde elli rahat ve yüzde yüz her duruma uygun elbiselerden birini giymiş, saçlarımı öylesine taramış, parlatıcı ve azıcık rimelden oluşan basit makyajımı yapmış ve aşk böcekleriyle birlikte Lisa'yı beklemeye başlamıştım.

     "Lisa!" diye bağırdım sonunda dayanamayarak. "Akşam yemeğinin saat kaçta yenmesi gerektiğini bildiğine emin misin?" 

    "Sen 'hazırlanmak' kelimesinin anlamını bildiğinden emin misin?" diye cevap verdi bağırarak.

    "Siz normal insanlar gibi konuşmak ne demek bildiğinize emin misiniz?" diye lafa karıştı Grace.

    "Ayne- Heey." dedim ve somurtarak Grace'e döndüm.

    "Pekala, sadece sen Lisa." diye pes ettiğinde gülümsedim ve "Aynen!" diye bağırdım.

    "Tamam, tamam geldim." dedi Lisa yaklaşık beş dakika sonra. "Gidebiliriz."

   ***

     Otelin restoranı küçük, sevimli ve salaş bir yerdi. Hemen hemen hiçbir ortamda sırıtmayan elbiseme dua ederek Lisa'nın haline sırıttım.

         "Maskeli balo o tarafta yalnız?" dedim ve kaburgalarıma sıkı bir dirsek yedim.

         "Kapa çeneni Bella."

         "Biraz daha kızarırsan allığa gerek kalmayacak bebek." dedim ve tekrar menüye odaklanmayı denedim ancak bunu yaklaşık beş dakikadır yani voleybol oynayan göt sağdıcın da Zayn'in "arkadaşı" olduğunu fark ettiğimden beri yapamıyordum.

        Sonunda pes ettim ve menüyü masaya bıraktım. Aynı anda Zayn "Ah geldiler." diye beyan etti.

        Dört çocuğun masamıza ilerlediğini görebiliyordum, biri Liam'dı ve biri de koca bir göttü ama diğerleriyle daha tanışmamıştım. Liam'a benzemelerini umutsuzca umdum.

     "Hey, bayanlar. Bunlar Niall, Liam -zaten tanıştınız-, Louis ve Harry." diye takdim etti Zayn çocukları. "Ve baylar, bunlar da Grace -nişanlım- ve baş nedimeleri Bella ile Lisa."

        Tokalaşmak üzere ayağa kalkarken gülümsüyordum, "Memnun oldum." dedim Niall ve Louis'yle tokalaşırken. Sıra Liam'a geldiğinde bir şey yapmama kalmadan bana sarıldı ve ben de gülümseyerek karşılık verdim. 

    Liam'la ayrıldığımızda yanındaki adını aklımda tutacak kadar bile takmad- Tamam, adını hatırlıyordum ama onun bunu bilmesi gerekmiyordu.

       "Görüşmeyeli reflekslerin gelişti mi kızgın kedicik?"

       "Birincisi, reflekslerim gayet kuvvetlidir. İkincisi, bana kedicik deme. Asla. Çünkü kedileri severim ve adlarını senin ağzından duymak sevgimi yok etme potansiyeline sahip." dedikten sonra kibirle gülümseyip yerime oturdum. 

      O da yanıma.

      "Kaysana." dedim duyabileceği bir sesle. Put gibi durması sinirlerimi kaldırmıştı. "Kaysana be."

     "Niye?" derken bana dönmüştü.

      "Çünkü gördüğün gibi uzun kollu bir elbise giymiyorum ve etrafta kazara bana çarparsan gidip kolumu yıkayabileceğim bir yer göremiyorum."

     "Neden bu kadar kabasın kedicik?"

     "Tekrar ediyorum bana kedicik deme, ayrıca bu sorunun cevabını sana defalarca kez verdiğimi sanıyorum."

    Tek kaşını kaldırdı.

     "Çünkü koca bir götsün." 

    Tamam, kabul bok gibi bir bölümdü ama bu bölüme ihtiyacım vardı, diğer bölümler daha iyi olacak söz.

    

Hawaii'de Bir HaftaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin