You're the only person i can ever imagine with myself.

684 28 6
                                    

Hey ben Lydia Martin. Popüler, zeki ve bir kızın sahip olmak isteyeceği her şeye sahibim. Aslında tam olarak öyle söyleyemem. Çünkü geçen yıl en yakın arkadaşımı kaybettim. Allison. Ve iyiymiş gibi görünsem de aslında hep bir şeylerin eksikliğini hissediyorum. Allison'ın belki? Ya da 3. sınıftan beri bana aşık olan Stiles'ın artık umrunda bile olmamamdır bu eksikliğin sebebi. Bilmiyorum. Kaybolmuş gibi hissediyorum, sanki birinin beni kurtarmasına deli gibi ihtiyacım varmış gibi. Ama sonra söyle diyorum kendime : 'Hey sen Lydia Martin'sin, kimseye ihtiyacın yok.' Koca bir yalan.

Ve tüm bu düşüncelerin içinde kaybolurken okula gitme zamanının geldiğinin farkındayım. İsteksizce yataktan kalkıyorum, aynanın karşısına geçiyorum ve uzun uzun kendime bakıyorum.

-Herkesin hayran olduğu o mükemmel Lydia Martin olma zamanı. Paramparça, yıpranmış olan Lydia Martin değil.

Dolaba yöneliyorum. Siyah deri yüksek bel bir etek, tek omuz beyaz bir tişört çıkarıyorum. Tanrım, giyinmeye bile halim yok. Yavaş yavaş hazırlanabilirim. Daha vaktim var. Makyajımı ve saçımı da halledip odamdan çıkıyorum. İlk karşılaştığım şey annemin gülümsemesi. Zorla gülümseyip masaya oturuyorum. 

-İlk gün için heyecanlı mısın bebeğim? Seni bırakmamı ister misin?

-Ben... Hayır. Gerek yok. Geç kaldım zaten.

Ağzıma bir şeyler tıkıştırıp aceleyle kapıdan çıkıyorum. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var. Bütün bunlara hazır değilim.Arabama atlayıp ormana doğru sürüyorum. Allison avcı olduğunu öğrendiği zaman buraya gelmiştik. Boğazım düğümleniyor, hıçkırıklarımı yutuyorum. Amaçsızca dolaşıyorum ormanda. Ve gitimeye hazır olduğum zaman arabama tekrar binip okula gidiyorum. İyisin Lydia, iyisin. İnsanların seni böyle görmesine izin veremezsin. Hemen kendime gelip queen yürüyüşümle koridoru kasıp kavururken Stiles'ı görüyorum. İşte orada. Yaz boyunca beni ne aradı, ne de mesaj attı. Biraz kırgınmışım gibi hissediyorum ama tabiki buna hakkım yok. Beni gördüğünde gülümsüyor, bense karşılık vermeden matematik sınıfına yöneliyorum. Arkamdan geliyor.

-Lydia, sorun ne?

-Önce en yakın arkadaşımı, sonra da erkek arkadaşımı kaybettim. Sorunun ne olduğunu tahmin etmek zor olsa gerek.

-Hepimiz birilerini kaybettik Lydia. Bütün bunların seni alaşağı etmesine izin mi vereceksin? Herkes güçlü Lydia Martin'i görmek istiyor.

-Herkesin değil benim nasıl hissettiğim önemli.

O sırada kapıdan biri giriyor. Malia. Tahmin etmeliydim ve tam buraya doğru geliyor. Tanrım, hayır, hemen toparlanmam gerek.

-Selam Lydia. İyi görünüyorsun.

-Aslına bakarsan ben her zaman iyi görünürüm diyorum kibirle ve sırama oturuyorum.

Stiles'ın bana olan ilgisini kaybetmesinden Malia'yı sorumlu tutuyorum ve bu yüzden ona beslediğim gizli bir nefret var. Yani Stiles'a karşı bir şeyler hissettiğimden değil. İlgi odağı olmayı sevdiğimden. Bilirsiniz, tipik Lydia Martin.

Ders bittikten sonra Scott ve Kira'yı görüyorum ve yemek için bir şeyler aldıktan sonra yanlarına gidiyorum. Her zamanki gibi salak utangaç konuşmalarından birini yapıyorlar.

-Yani seni önemsediğimden değil sadece... Yani arkadaş olarak önemsediğimden..

-Ben de öyle düşünmüştüm.

Tanrım, ne zaman birbirlerine açılacaklar?

-Selam çocuklar diyerek Kira'nın yanına oturuyorum. 

-Lydia, ben de tam...

-Açıklamana gerek yok. Bir kısmını duydum ve bu bile kusmama yetti diyorum gülerek. Tanrım, Malia ve Stiles geliyor. Sakin ol Lydia, sorun yok, sakin ol. Birden başım dönmeye başlıyor. Malia'dan sanırım. Ama giderek artıyor ve rahatsız edici bir hal alıyor. Görüntüm bulanıklaşıyor ve..

You're the only person i can ever imagine with myself.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin