Jack'in ağzından
Rüyamın ortasında gelen melodi ile yavaş yavaş uykumun açıldığını hissettim. Gecenin bu saatinde kim şarkı söylüyordu Tanrı aşkına? Ortalıkta biz ötüyoruz diye gezen 5 tane salak olabilirdik ama salaklığımızın bu denli ciddi olduğunu yeni farkediyordum. Güçlükle tek gözümü açık tutmaya çalışarak komidinin üzerinde duran saatime uzanıp düğmesine basarak ışığını açtım. Tanrım.. SAAT GECENİN BİR BUÇUĞUYDU, HADİ AMA.
Kalkıp kimseyi azarlayacak gücü kendimde bulamadığım için yastığımı yüzüme bastırarak gürültüyü bir nebze olsun bastırmaya çalıştım. Tam uykuya dalacaktım ki gürültünün bir anda tamamiyle kesildiğini farkettim. Birinin şarkı söylemediğini, telefonun çaldığını anlamam yaklaşık 1 dakikamı aldı. Eh,salak olduğumuzu söylemiştim.
Tek elimle gözlerim kapalı şekilde telefonun soğuk metalini elimde hissedene kadar elimi yatağın içinde dolaştırdım. Telefonu elime almamla tekrar çalmaya başlaması bir oldu.Arayan Rye'dı. Telefonu hopörlere alarak açtım ve yeniden yanımda bir yere fırlattım.
"Ne vaaaar? " dedim uykulu boğuk bir sesle.
"Sana ihtiyacımız var, o yüzden şimdi bir şekilde ayılıp yanımıza geliyorsun. " dedi beklentili bir sesle.
"Sen neyden bahsediyorsun Tanrı aşkına? Öyleyse benim de uykuya ihtiyacım var. Biliyorum boşluğum doldurulmaz, biliyorum bir taneyim falan ama şuan gerçekten seninle konuşarak zamanımı harcayamayacağım. Yarın sabah ne derdin varsa konuşuruz. Şimdi sana da iyi geceler Ryan." diyerek telefonu cevap vermesini beklemeden kapattım.
Resmen uykumdan 5 dakika çalmıştı. 'Bu ne cürret? ' diye düşündüm.Bu konuya yarın kafa yormaya karar verdim ama kendimi yine bu kadar gerekli olan neydi diye düşünmeden edemedim.Gerçekten bir şey mi istiyordu yoksa sinirlerimi bozmaya mı çalışıyordu?
Huzurlu bir nefes alıp kendimi uykunun kollarına bırakmak için hazırlamıştım ki
birkaç dakika sonra telefon yeniden çaldı. Gözlerimi sinirle olabildiğince açıp hırsla telefonu cevapladım.
"Rye.. Anneni severim dostum,bilirsin ya ?" dedim öfkeyle."Senin dostunu.. " cümlenin devamınında gelen küfürler sesiyle birlikte uzaklaştı. Birkaç saniye sonra Andy'nin sesini işittim.
"O lanet kıçını hemen yatağından kaldırıyorsun Jack Duff. " dedi çocuğuna laf geçirmeye çalışan bir ebeveyn edasıyla.
Gözlerimi istemsizce devirmiştim."Tanrım benden ne istiyorsunuz? Yarın bedenen ruhen sizinle birlikte olmamı istiyorsanız bu kutsal faaliyetimin devamlılığını sürdürmesi gerekiyor.. Anlatabiliyor muyum? Şimdi beni tanımıyormuş gibi konuşmayı kes. Ben gidiyorum, mümkünse bir daha aramayın.Telefonu kapatırsın."
10 saniyelik bir sessizliğin ardından yeniden konuşmaya başladı.
"Jack.. Sena ile hastanedeyiz ve senin o lanet evden çıkıp Nale'yi alıp buraya gelmen gerekiyor.Yeterince açık değil mi?"Güldüm ve hafifçe yatakta doğruldum "Beni uyandırmak için bu fikirleri nereden buluyorsunuz?Sırada ne var,ha? .. Tanrım yoksa bir sonrakinde içinizden biri çıkıp Jack sanırım hamileymişim doğuma gidiyoruz da mı diyecek? "
Derin bir nefes aldı ve belki bir daha Andy'den hiç duyamayacağım bir hızla konuşup cevap vermemi beklemeden telefonu kapattı.
"Boş yapmayı kes ve üstünü giyinip şu lanet evden çık. Konumu atıyorum. Ne dediysem bir kez olsun onu yap Tanrı aşkına. "
Sesi sinirli ve ciddi geliyordu.Geri uyumak için gözlerimi kapatıp yatağın içine doğru kıvrıldım. Ama evin içindeki ürkütücü sessizlik evde yalnız olduğumu bana farkettirmeye çalışıyormuşçasına beynime dolandı. Üstümdeki baskı sanki orada yatmaya devam ettikçe daha da ağırlaşıyordu. Bir daha uyuyamayacağımı anlayınca yatakta ters dönüp sinirle yüzümü kendimi boğmak istiyormuşçasına yastığıma gömüp dudaklarımdan boğuk bir çığlığın dökülmesine izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
End Of The Story Of Us
Fanfiction|a fanfic edition for micheal cobban| This book is dedicated to all Roadies but especially Turkish Roadies <3