Odada ne olduğunu algılayamadığım sesler beni tatlı uykumdan alıkoymuş, yavaşça gözlerimin açılmasına neden olmuştu. Kaslarımda hissettiğim karıncalanma hissi, beynimin verdiği tüm komutların olumsuz geri dönüş yapmasına yol açıyordu. En sonunda neler olup bittiğini görmek için gözlerimi açtığımda beyaz bir duvar karşıladı beni tavandan. Vücudum kendine biraz da olsa geldiğinde ani bir kararla iki elimi yatağa yaslayarak doğrulup yatağın başlığına sırtımı yaslamak için harekete geçtim ancak birkaç saniyelik bu ani hareketin ardından ağzımdan çıkan inlemeye ardından onu takip eden kısık sesli küfüre hakim olamadım.
"Bir kez daha sesli küfür edersen bu durumda olduğuna sevinmeye başlayacağım. " diyen Rye'ın sesi doldurdu kulaklarımı. Sesinden gülümsediğini anlayabiliyordum.
"Bir sonraki küfrümü sana adamaktan hiç çekinmem. Fazla kaşınma Ryan."
"Ah prensesim, büyük şeref duyarım."
Gözlerimle Rye'ı görmek için çabalıyordum ancak yatarak tüm odayı görmek neredeyse imkansızdı. Bir kez daha doğrulmayı denedim ancak kollarım büyük bir güçsüzlükle iki yanıma yığıldı.'Hayır' dedim kendi kendime. 'Rye'dan yardım istemeyeceğim. ' Tanrım resmen ona muhtaç olmamdan zevk alıyordu. Bu fırsatı kendi elimle ona vermeyecektim.
Hiç değilse bacaklarımı yatağın içinde hareket ettirebilmemin verdiği güven hissiyle derin bir nefes aldım. Yorganın yatmadığım kısmının soğukluğunu hissetmek bir nevi iyi gelmişti. En sonunda Rye görüş açıma girdiğinde elindeki havluyla yeni yıkadığını tahmin ettiğim saçlarını kuruluyordu. Üzerinde hiçbir şey yoktu, altında ise kareli bir pijama vardı.Bu görüntü bir kez daha gözlerimi devirmeme neden oldu. 'Hadi ama dostum burada bir aile var.(!) ' diye mırıldandım. Ne kadar tek kişilik olsa da.
Dolabına yöneldi ve tek eliyle kapağı kendine doğru çekti. Açtığında eline geçen ilk tişörtü alıp kapağı kapattı ve bana döndü. Onu izlediğimi görünce hafifçe sırıttı. Bakışlarımı anında kaçırdığımda kısa bir kahkaha attı.
"Siz kızlar beni deli ediyorsunuz. " dedi başını anlamıyormuş gibi iki yana sallayarak.
Beni tanıdığı diğer kızlarla aynı kefeye koyması sinirimi bozmuştu. Sanki hayranıydım beyefendinin.
"Asıl sen beni deli ediyorsun, sen, sen! " dedim sinirli ama aynı zamanda çekingen bir ses tonuyla.
"Genelde diğerleri de hep böyle diyor ama tabi farklı bir pozisyonda oluyoruz. Bilirsin ya?" deyip gözünü kırptığında yüzümün utanç ve sinir nedeniyle kızarmasına engel olamadığımdan Rye'ı görmemek ve uykuma devam etmek için diğer tarafa dönüyordum ki bacaklarımın bir kez daha yorganın soğuk kısmına temas etmesiyle başımdan aşağı 3 kova buzlu su dökülmüşçesine hızla yeniden ona döndüm. Yataktaki ani hareketlilik bakışlarını bana yöneltmesine sebep olmuştu.
Kafasından tam olarak geçiremediği tişörtün içerisinde şaşkın gözlerle beni süzmeye devam ediyordu.O kadar komik gözüküyordu ki emin olun başka bir zaman olsa mutlaka gülerdim. Ne var ama? Her zaman kaslarıyla birlikte ağzının yarısı açık, kafasında tam olarak giyilmemiş kırmızı bir tişörtle size bakan bir Ryan Beaumont göremezdiniz.
"İyi misin? " dedi ciddi bir ses tonuyla.
"Lütfen düşündüğüm şeyi yapmış olma. " diye düşündüm. Yastığı kafamın üstüne koyup kendimi boğmak istiyordum. En sonunda yorganın beyaz olması vücudumdaki tüm kanın yüzüme çekilmesiyle adeta yatakla bütünleşmiş, kırmızı beyaz bir Türk bayrağı olma yolunda emin adımlarla ilerleme kaydediyorduk ki yorganı rahatsız olmuşçasına üzerime biraz daha çektiğimde Rye aydınlanmışçasına kahkaha atmaya başladı. Kafamdaki yastığı alıp kafasına geçirmek istedim ama o şerefsiz yastığımı beni yalvartana kadar geri vermezdi. Zaten kalkamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
End Of The Story Of Us
Fanfic|a fanfic edition for micheal cobban| This book is dedicated to all Roadies but especially Turkish Roadies <3