SA • 1

1.2K 49 84
                                    

Multimedia: Azra ve Cenk
.

.

.

Sensiz Asla • 1. Bölüm

Kuşların cıvıldama sesleri odamın penceresinden içeriye dolup taşmıştı. Haziran aynın son günlerini yaşıyorduk. Yatağımda bir sağa bir sola döndüm ve en sonunda kalktım. Kalktıktan sonra nihayet boş boş duvara bakmayı kesip ayaklandığımda banyonun yolunu tutmuştum bile.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağı kattaki mutfağa indim. Kendime atıştırmalık bir şeyler hazırladıktan sonra elimde kahvaltı tepsimle salona gidip koltuğuma oturdum ve pazar günlerinin olmazsa olmazı olan magazin programlarından bir tanesini izlemeye başladım.

Kendi kendime 'Bu kız yine çok kilo almış.', 'Bunun da makyajsız hâli pandaya benziyordur.' gibi yorumlar yapsamda kahvaltımı bitirdiğim için televizyonu kapatıp tekrar mutfağa geçtim.

Bulaşıkları makineye yerleştirip tekrar odama çıktım ve üstüme sarı renk askılı bir bluz ve kot şort giyerek, saçımı salaş bir örgü örerek, dudağıma renksiz bir lip balm sürdükten sonra ayağıma babetlerimi geçirerek ve son olarak çantama cüzdan, telefon ve anahtarımı koymayı unutmadan evden çıkabilmiştim.

Bir Azra Güneş kolay yetişmiyor tabikide.

Telefondan en yakın arkadaşım Mine' yi arayıp, nerede buluşacağımızı sordum ve bana konum atmasını söyledim. Ben ona bunları söylerken arabayı çalıştırmaya çalışıyordum.

Bir kaç denemenin ardından araba çalışmayınca sinirle arabadan indim. "Uff bir sen eksiktin, önce buluşmaya sonra işe yetişemeyeceğim!"

Bir restaurantta şef yardımcısı olarak çalışıyordum ve o restaurantın sahibinin gelinin bugün doğum günüymüş ve biz bugünde çalışacaktık.

Yoldan geçen kırmızı üstü açık bir arabayı durdurdum. "Pardon bak-"

"Eğer arabama binip kendini bir yere bıraktıracaksan hiç boşuna uğraşma, işim var, olmaz!"

Gözlerimi devirdim. "Kendimi bir yere bıraktıracağım falan yok, sadece arabam çalışmıyor," diyip arabama baktım sonra tekrar önümdeki arabanın içindeki şahsa baktım. "yardım isteyecektim, tabii işiniz vardı demi. İyi günler." diyip arkamı dönüp arabama ilerlemeye başladım.

"Neden her şey benim üstüme kalıyor?" arkamdan gelen homurtu seslerini duyunca arkama döndüm. Arabadan inmiş yanıma geliyordu. Şaşırmıştım.

"A-aa hani işin vardı." Bana ters ters bakınca susup arabama döndüm.

"Evet var ama çok iyi kalpli biri olduğum için geldim işte!" dedi azıcık bağırarak.

"Allah allah birde bana bağırıyor. Ben mi dedim illa geliceksin diye. Ayrıca yaptığın işleri, işi olan kişilerin başına kakacaksan hiç yapma daha iyi!"

Bana özürlü taklidi yaparak cevap verdikten sonra bende ona o şekilde karşılık verdim.

"Nesi var, noldu?" diyerek arabaya iyice yaklaştı.

"Ateşi çıktı doktor bey, öksürüyor." diyerek yanıt verdim. Suratını bana çevirdi. Yine ters ters bakınca susup önüme döndüm.

Ama sonra yine dayanamadım. "Yaa sende hiç şakadan anlamıyorsun, espri yapıyoruz işte gülsene." Arabanın kapısını açarken yine ve yine cevap vermek yerine suratıma ters ters bakmakla yetindi.

"Ay peki peki. Cevap verirsen incilerin dökülür aman." diyip sürücü koltuğuna yerleşen oğlanın yanına ilerledim. "Hâlâ cevap vermiyorsun, dilin falan mı yok?" Elimi gözlerinin önünde sallarken "Heey!" gibi kelimeler kullanıyordum. En sonunda aşk yaşadığı araba camından gözünü alıp bana çevirdi ve hâlâ sallamakta olduğum ellerimi, kollarımdan hafif sert şekilde tutarak bana doğru ittirdi.

SENSİZ ASLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin