Yaşadığım olayın çokunu daha henüz atlatamadım bir de Minel hanımın yeni sevgili durumlarını dinliyorum. Evet Stefanla ikisi çıkmaya başlamışlar. Bence çok ani bir karar daha yeni tanığın birisiyl nasıl sevgili olabilir ki bir insan ? Şahsen benim kişiliğime aykırı bir şey bu.
Ama Minelin mutluluğu benim mutluluğum aynı zamanda hem Stefan onunla oyun oynayacak birisine de benzemiyor zaten.
"Kardeleeen karadenizde gemilerin mi battı neden böyle dalgınsın ?"
"Ha ? Ben mi ? Yok yaa sana öyle gelmiş uykum var benim o yüzden öyle görünüyorumdur." Şimdi ona Ege beni öptü desem ortalığı velveleye verir bu. Hem de en ufak bir seyde dalga geçer o yüzden bu konunun uzaması taraftarı değilim.
"Hıı peki o zaman ben yatıcam iyi geceler sanaa."
"İyi geceler."
Kulaklıklarımı takıp ben de Minel gibi uyumaya çalışıyorum. Ama yerimi yadırgadım anlaşılan bu pek mümkün olmuyor. O sırada telefonumdaki müziğin yerini bir titreme aldı.
Mesaj gelmiş ama kimden olduğu belli değil yani numara bende kayıtlı değildi. 'İyi geceler.' yazmış. Off banane tanımadığım insana bir de geri cevap mı vereceğim ? Daha çok bekler o.
Ne ara uykuya daldığımı anlayamasam da başımda kalk diye dırdır eden bir Ege mevcuttu.
"Yaa 5 dakika daha"
"Anna olmasa seni uyandırmaya gelmezdim istersen bütün gün uyuyabilirsin umrumda değil ama o rica etti diye seni kaldırmak zorunda kaldım ve şimdi kalk kahvaltı edicez" dedi ve kapıyı çarparak dışarı çıktı. Haydaa ben ne yapmıştım ki yine ?
Solundan kalktı bu galiba. Neyse işime bakayım ben sürüne sürüne yatağımdan banyoya doğru yol aldım. Allahtan herkesin odasında kendilerine ait ebeveyn banyoları var yoksa işimiz cidden zor olurdu. Elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Mutlu aile tablosunu andıran bir görüntü var şu an sanki Anna ve Lukas benim annem ve babam Ege Minel ben de kardeşiz. Aman Allah korusun Minelle zaten kardeş gibiyiz ama bir ego manyağı Ege kaldıramam ben. Fazla gelir bu bana.
"Kardelenciğim geç canım" dedi Anna çok tatlı bir şekilde. Ben de hemen yerime geçicektim moralim bozuldu masada bir tek Ege'nin karşısı boş mecbur oturucaz ne yapalım.
"Herkese günaydın" dedim en sevecen sesimle.
"Sana da günaydın canım. Dün akşam nasıl geçti ?" Lukasdan böyle bir cümle beklemiyordum. Yediğim boğazıma kaçınca öksürmeye başladım. Minel iyi arkadaş profili sergileyerek sırtıma vurarken Egeyle göz göze geldik. Gözlerini ayırmadan bakıyordu. Tabiki gözlerini kaçıran taraf ben oldum.
Ege "Çok güzel bir akşamdı lunaparka falan gittik bayaa bir eğledik dimi Kardelen ?" kafamla onaydım hemen "Evet gerçekten çok güzel bir akşamdı" diye de ekledim.
Bu ortam beni gerdi iştahım kaçtığı için masadan kalkıp biraz dolanmaya karar verdim. Minel ile Stefan beraber dolaşacaklarmış galiba bana da gel dediler ama red ettim onlar iki sevgili ben onların aralarında rahat edemem zaten.
Odama çıkıp altıma bir tane kot şort üstüme bol badi ayaklarıma da adidaslarımı geçirerek evden çıktım.
İstediğim saate kadar dışarıda kalabilirdim nasıl olsa. Anna böyle şeyleri kafasına takmayan birisi bunu kendi söylemişti.
Kulaklıklarım kulağımda pera eşliğinde uzun yolu takip ederken kafama bir kafe takıldı. Oraya doğru yöneldim, cam kenarı boş bir masaya oturdum. Anında yanımda gardon bitti zaten. Bir adet buzlu kahve ve kek sipariş ettim. Garson geldi sanıyordum ama masamın karşısındaki sandalye çekilince gözlerim direk o yöne kaydı.