Multimedya da İdil var :))
Arkadaşlar; internetimiz bozulduğu için yazacağım zamandan uzun süre geçmesine rağmen yeni bölümü yazamadım... Umarım bu bölüm istediğiniz gibi olur ve beğenirsinizz.. Keyifli okumalarr :))
Güzelce matematik ve biyoloji sınavıma çalıştıktan sonra yattım. Yorgunluğum yüzünden kısa sürede uykuya dalmıştım.
****
Alarmın rahatsız edici sesini duyar duymaz hızlıca yataktan doğruldum. Ancak ayağa kalktığım zaman gözlerimi açabilmiştim. Tam banyoya doğru bir adım atmıştım ki heryer karardı, yatağımın karşısındaki aynada vücüdumun karanlıklarla dolu bir gölgesini görebildim ve sonrası büyük bir boşluk.
Yanağımda hissettiğim yangı ve vücudumun uyuşması yüzünden rahatsız bir şekilde göz kapaklarımı araladım. Abim başımda ufak hareketlerle yanağıma vuruyordu, taa ki ben gözlerimi açana kadar.
"Heyy iyi misin?" dedi abim buz gibi bakan gözlerini suratıma dikerek.
"Evet müthişim müthiş! Bayılmak harika bişey ya hani.. Arada sen de dene tavsiye ederim." dedim alaylı bakışlar atarak.
Gereksiz soruları sevmezdim. Hani şu, eve girince evdekilerin "geldin mi?" demesi gibi veya uyuyan birine "uyudun mu?", ağlayan birine "ağlıyor musun?" denilmesi gibi. Böyle saçma sorulara benim de saçma cevaplarım vardı her zaman. Mesela "uyudun mu?" ya" aa uyumak mı ben bandırmadan mal indiriyodum" veya " ağlamak basit insanların işidir ben sadece gözümden işiyorum" gibi cevaplar.
Abimin bozulduğunu yüzünden anlayabilmiştim. Onun bu tavrı oldukça gülünçtü.
"Bana laf yetiştireceğine kalk okula hazırlan yoksa senin yüzünden ikimiz de geç kalacağız." dedi abim sıkıldığını belli ederek.
"Off tamam, 5 dk ya hazırım sen de kapıda bekle beni." dediğimde abim de olumlu anlamda kafasını sallayıp odamdan çıktı.
Dediğim gibi 5 dk da hazırlanmıştım. Dışarı çıktığımda abim de ayakkabısının bağcığını bağlıyordu. Beni görünce doğruldu ve asansöre ilerledi. Bende merdivenlere yöneldiğimde bugün ki bayılmamı düşündüm. Yatağımdan kalkar kalkmaz bayılmıştım ama bunun sebebini bende bilmiyordum ve sanırım bu baygınlık uzun sürmüştü. 1 hafta içinde olan 2. baygınlığımdı fakat ben diğeri gibi bunu da umursamamıştım. Tek umursadığım şey bugün aceleden kahvaltı yapamamış olmamdı.
Dış kapıya geldiğimde abimi beklerken buldum. Ona hadi anlamında bi göz işareti yaparak dışarı çıktım. Dışarıdaki soğuk hava içimize işlerken okula doğru yol aldık.
Okula geldiğimizde bahçe öğrencilerle doluydu. Gıcık müdürümüz ders zili çalmadan içeri kimseyi almıyordu, hemde bu soğuk havada bile.
Gözlerim Eylül'ü ararken birden Ada ya takıldı. Okulun en köşesindeki bankta bi çocukla sarmaş dolaş oturuyordu. Çocuğun sadece arka tarafını göründüğünden kim olduğu pek belli değildi. Ama saçlarından ve üniformasının üstündeki siyah ceketten onun Ilgaz olduğu anlaşılabiliyordu ya da ben anlayabilmiştim. Onun o kahverengi ve sarı geçişli saçlarını nerde görsem tanırdım.
Ada'nın sözlerinden sonra bu görüntü beni hiç de şaşırtmamıştı. Çünkü onun her istediğini elde eden bi kız olduğunu gayet iyi biliyordum.
Uzaktan bir kızın ismimi söyleyerek bana doğru yaklaştığını fark edince bu kızın en yakın arkadaşım olan Eylül'den başkası olmadığını anlamıştım. Aynı şekilde bende ona el sallayarak bir adım attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HABERSİZ
Teen FictionSevgilisine döndü ve "Biri bana halimi sorduğunda "iyiyim" diyecek kadar çok derdim var." diyebildi gözlerinden akan yaşlara aldırış etmeden. Hayat ona en büyük oyunu oynamıştı.. O herşeyden HABERSİZ yaşamıştı.