Omegam

1.1K 96 93
                                    

Onu tekrar görmek garipti, çok garipti. Ve kurdum delirmişti. Kafamı silkeledim. Ve onu ittirdim.

"Ne omegasından bahsediyorsun sen" deyip sinirle soludum. O her gün acılarla boğuşmama sebep olmuştu. Neredeyse her gün iğne vuruluyordum. Ama o sanki şuan savaşta değiliz gibi davranıyordu.

"Benim minik omegam." kollarıyla arasına aldı. Yumruk atmak için hazırlanırken yumruğumu elleri arasına aldı.

"Benim güzel omegam" hipnotize olmuş gibiydim. Onun her omegam deyişinde çıldıran kurdumu dizginledim. Madem beni böyle alt etmeyi hedefliyordu. Bu oyun ancak iki kişilik olabilirdi.

Onu duvara doğru sertçe ittirdim. Ve feromonlarımı güçlü bir şekilde salgıladım. Ve burnunun dibine kadar girdim.

"Bilirsin alfam, uzun zamandır bu anı bekliyordum" yutkunmasıyla gülümsedim. Ve daha ne kadar yaklaşabilinirse yaklaştım. Onu kesinlikle kıvama sokmuştum.

"Alfam" bunu öyle bir tonla söyledim ki. Bana karşı kararan bakışlarına bakarak gülümsedim. Dudaklarına yaklaşırken onun yüzüne sert bir yumruk indirdim. Onu yere yatırdıktan sonra şok anıyla açılan gözlerine baktım. Kurt halime büründüm sert bir pençe indirdim göğsüne bunu yaparken mührüm öyle bir acıyla sarsıldı ki onunla beraber bende acıyla inledim.

Şoktan çıkmıştı. Çevik hareketlerle kurtulmuştu. O da kurta dönüşmüştü. İkimizde birbirimize güçlü bir şekilde hırlamaıştık. Acımadan ikimizde pençe indiriyoruz. Mührüm acıdan öyle sızlamıştı ki. Canım... Tarifsiz bir acıydı. Ancak buna katlanmak zorundaydım. Gelecekteki neslimiz için, omegaların kaderi için mecburdum. Bu benim kaderimdi.

Hala pençelerimi savururken onca acıya rağmen çevikçe kurtuluyordum darbelerinden. Omegaların üstün tarafıydı çeviklik ancak kullanmasını bilmeden işe yaramazdı. Ama şansa bakın ki ben bunu gayette iyi biliyordum. Son darbesinden de hızlıca kurtulurken arkadan gelen acılı çığlıkları duymaya yeni başladığını hissettim. Sesler çok fazlaydı ve bu beni dalgınlığı sürüklemişti. Ve o da üstüme atladı ve sert pençesini göğsüme indirdi. O bana vurarken saldırı halinde olmasından yararlanarak kurtuldum ancak nefes almak çok zordu.

İkimizde birbirimize bakarak hırlıyorduk. Gözlerimiz kesiştiğinde bir anda mührüm karıncalanmaya başladı. Kahretsin mührümle oynuyordu. Bu his içimi okşamaya başladığında çok geçti. Kendimden geçmiştim bile çökmüştüm ve bir şey yapacak hatta düşünecek gibi değildi o kadar rahatlamıştım ki. Taaki arkadan atlayarak gelen Jackson sayesinde kurtulana kadar. Bir anda o rahatlama giderken kendimi garip hissettim.

Bu garipti. Ve unutulması gereken bir andı. Sonra nerede ve neyin ortasında olduğum aklıma geldi ve kendimi sonunda bu garip şeyde kurtarıp silkelenip Jackson'a yardım için atıldım. İkimiz bu sefer hırlarken yanıma gelen Suho ile beraber 3'e bir olmuştu durum ancak onun bir alfa olduğunu hesaba katmalıydık. O mührü kullanırsa bende kullanırdım elbette. İnsan halime dönerek elimi mührün olduğu kısma getirerek okşadım. Buna karşı güçsüzleştiğini hissettim.

Bu gülümseme sebep oldu. Yıllardır sizi yerde bırakan sizi güçsüzleştiren alfayı aynı şeyle vurmak çok güzeldi. Çok güzel.

"Siktir"  diye yere düştü aynı anda Suho ve Jakson onun üstüne atladı ve pençelerini olabilecek en güçlü şekilde acımadan onun üstüne vurunca dayanamadım ve çöktüm. Canım o kadar çok yanıyordu ki bunun kesinlikle tarifi yoktu. Tüm kaslarım gerilmişti. Gözlerim kendini kapanmaya zorladı. Ve bilincimi kaybedip yere düştüğümde biliyordum.

Bu büyük bir hataydı. Çok büyük bir hata.
******************************************

Gözlerimi açtığımda kendimi bir hapishanede bulmayı beklemiyordum.

Bitmiş miydi?

Alfalar mı yenmişti?

Ben sözümü tutamamış mıydım?

Bağırmaya başladım. Hayatımı adadığım şeyi yapamadığıma. Gelecekteki omegaları kurtaramadığıma. Yıkıklığıma acizliğime kendime yediremediğim tüm şeylere çığlık çığlığa bağırdım.  Yıkılmıştım. Buraya kadardı bir idamla bitecekti. Yıllardır süregelmiş bir şeyi değiştirmeye çalışan ve alfalar ve betalardan nefret yorumları yiyen bir instagram postu olacaktım. Tabii o da olursa... Omegalar hiçbir zaman kafalarını kaldıramayacak, başları eğik oradan oraya savrulacaklardı.

Başımı göğe kaldırdım. Kirli, simsiyah tavana doğru baktım ve en büyük dileğimi diledim.

Ne olur bir mucize olsun. Ama o mucizenin beni değiştireceğini bilemedim.

Gardiyan alfanın sesi gelmeye başladı ağzımı kapatıp çığlıllarıma son verdim. Göz yaşlarımı geri ittim. Güçlü olmalıydım. Yenilsem bile buna mecburdum. Ben omegaydım ve bununla gurur duyuyordum. Her şeyi sorabiliridim değil mi? Derin bir nefes çektim ciğerlerime doğru. Yandı canım. Mührümün sızısı belirginleşti ama umursamadım.

"Hey, sen neler olduğunu anlat" ona karşı emir verir gibi konuşmama karşı güldü. Alayla o iğrenç gözlerini bende dolaştırdı ve kocaman bir kahkaha attı. O kahkahadan o kadar çok nefret ettim ki sağır olmak istedim.

"Sence, omega" bana ellerini yüzüne değdirmek için demirlerin arasından uzatınca elini tuttuğum gibi ters çevirdim. Onun acı dolu işleyişini duymamla keyiflendim. Ancak elini bir anda sertçe çekti ve sert bir sesle

"Pişman olacaksın omega, kralımız sana bunu çok iyi hissettirecek" ellerini ovalayarak bunları söylemesiyle gıcık bir şekilde güldüm.

"Yatak odasından çıkmayan götü kocaman olmuş anca laf atmayı bilen alfa mı hiç sanmıyorum." Ah bunlar kesinlikle doğruydu. O sikik herif yüzünden her gün mührüm acıyla kasılmıştı. Tanı'nın her günü hemde.( Allah'ım sen affet)

"Demek koca götü alfa ha" bunu diyen tok sesle korktum. Bu oydu. Beni mühürlüyen adam Min Yoongi... Ölesiye nefret ettiğim kişi. Cesaretli olmak zorundaydım eğer öleceksem şerefim ve haysiyetimle ölecektim.

"Evet, sen" sesimdeki sınırlı tıslamayı hiç kaale almışa benzemiyordu. Aksine kahkaha atarak gardiyana bir bakış atarak onun gitmesini sağladı. O gardiyandan kesinlikle nefret etmiştim ve sanırım ilk defa Min Yoongi'nin yaptığı bir hareket hoşuma gitmişti.

"İşe bak Jiminie yine ikimiz kaldık değil mi?" Beni daha önce dövdürdüğü aklıma gelince kısa bir an duraksasam da hemen o halimden kurtuldum. Ve gözlerimi alfaya çevirdim.

"Ne oldu alfa korkuyor musun yoksa"  buna karşı bana o bilindik gülüşünü attı.

"Ah lütfen benim minik omegam" diyerek bana daha doğrusu demirlere doğru bir adım attı. Ona karşı nefret dolu bakışlarımı atarken onun bu kadar rahat olması ah, sinir bozucu herifin tekiydi. Yavaşça kafasını yana doğru eğdi.

"Ama benim küçüğüme hiç yakışmıyor bunlar~" Şok olmuş gözlerimle ona baktım.

O bana aegyo yaptı.
Bana o aegyo yaptı.
Aegyo yaptı o bana.
Aegyo o bana yaptı.
Yaptı o aegyo bana.
O aegyo yaptı bana.
O yaptı aegyo bana.
Yaptı bana o aegyo.
Yap- bir dakika ya bu nasıl olur. Ben kesinlikle aklımı kaybetmiştim.

Ama az önce yaptığı şeyleri bunun tekrar başka bir sebebinin olduğunu anladım. Tanrım bana bir iğne vurmuştu. Gözlerim yavaşça kapanırken onun demirlerin arasından beni tutup gülümsemesi aklımda kalan tek şeydi.

Tanrım gülümsemesi çok güzeldi.(Allah'ım affet)
******************************************

Hey tekrar merhaba, uzun bir aradan sonra tekrar ben. Uzun süredir bölüm atamadım ama cidden zamanım kısıtlı ve her şeyi yine son güne bıraktım ama neyse...

Özür dilerim~ İnşallah bu bol feelsli bölümle gönlünüzü alabilmişimdir. Yazarken feels geçirdim bende sjshhshs.
Sınır: 25 vote

Sizi seviyorum 💜💜💜

Omega'nın Yükselişi;İntikam YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin