Merhaba uzun zamandır yoktum. Birileri demiş öldü. Şimdi yazsınlar yazarınız geri döndü. Neyse bölüme geçelim iyi okumalar... ♡
Herkes'in odadan çıktığını düşündüğü zaman yataktan kalkıp ellerini şakaklarına bastırıp başını ovaladı. Başı çok ağrıyordu. Burdan çıkamayacağını bildiği halde buraya gelmişti. Belki de burdan çıkmanın bir yolu vardı.
Gözünün önüne annesinin öldüğü zaman gelince yere oturdu. Ve bu sefer gerçekten ağlamaya başladı. Işıl virüsünden ölmüştü. Son sözleri geldi aklına, daha da çok ağlamaya başladı. Hatta hıçkırmaya.
Ama son pişmanlık neye yarar değil mi? Ona iyi bakamadı. Herkes gibi onunda korktuğu birşey vardı. O delilerden biri olmak. Ve bu gerçekten korkutucuydu. Onu anlayamadı. Anlayamazdı da ama dileğini yerine getirmişti. O deli olmadan onu öldürdü.
Buna mutlu olduğunu biliyordu. Çünkü öldüğünde yüzünde bir gülümseme vardı. Ve son sözleri Müslüm baba gibi 'Hayat zordu. Ama güzeldi' olmuştu. Evet aynen öyle. Hayat zor ama güzel.
Kendini sakinleştirmeye çalıştı.Derin nefesler almaya çalışıyordu. Olmuyordu. Elleri titriyordu, nefesi daralıyordu. Ruhu acıyordu. Tam ayağa kalkıp nefes almak için camın önüne gidecekken yere düştü. Hemde tam yarasının üzerine.
Bacağıda ki derin acı ile büyük bir çığlık attı. Kapı anında açılırken genç kız yerden kalkmaya çalışıyordu. Tam kalktım derken biri onu itti. Cama tutundu. Arkasını döndüğüde bunu yapanın Teresa olduğunu fark etti.
Kaltak yine yapmıştı yapacağını. Yüzünde yine sinsi bir gülüş vardı. Hıh aptaldan ne beklersin. Genç kızın üzerine doğru geliyordu. Ama o geri gitmiyordu. Çünkü ondan korkması gereken birşey yoktu. 'O da benim gibi bir insan değil mi?'
"Senin bizi burada ki canavarlara yem etmek istediğini biliyorum. Seni onlar gönderdi seni öldüreceğim küçük sıçan."dedi. Anında o pis ellerini saçlarına yapıştırırken bir yandanda onu itip tekme atıyordu.
Bacağı pencerenin pervazına değerken sinirlenip onu tüm gücü ile itmeye başladı. Güçsüz görünmeye çalışıyordu ki onu önce hafife alsınlar. Sonra gücünü görüp ondan korksunlar. Derken dikkati dağıldığı için Teresa kızı kolaylıkla camdan aşağıya itti.
Vücudu yere gömüldüğü an ruhu bedeninden çıkacak gibi olurken büyük bir çığlık yankılandı Kayran'ın duvarlarında. Sonra gözleri ile ruhu ilk defa tanışmadığı biri ile tanıştı. Karanlık. Acı bir karanlık.
Newt...
Teresa resmen suçsuz olan kızı pencereden atmıştı. Genç oğlan olduğu yerden çıkıp hayal kırıklığı, şok ve sinir ile ona bağırdı.
"Teresa sen ne yaptığını sanıyorsun?" Dedi. Camdan Newt'e dönüp yalan söylemeye başladı.
"Şey ben ona iyimi diye bakmaya gelmiştim. Ama o bana sinirlendi. Sonra beni camdan atacakken kendi düştü." Dedi. 'Demek ki o kız haklıymış bunca zaman yalan söyleyen kişi Teresa'ymış'.
"Yalan söyleme Teresa. Onu senin ittiğini kendi gozlerim ile gördüm.-" der demez kayranda ki çocuklardan biri aşağıdan bağırdı. Ama bu korku dolu bir bağırıştı. Newt sinir ile Teresa'ya son bir kez bakıp koşarak aşağıya indi.
Hemen çaylağın yanına gidip yere oturdu. Newt genç kızın kafasını bacaklarına koyup bilinci yerinde mi. Yoksa değil mi diye kontrol etti. Değildi. Bilinci yerinde değildi.
Tam Zart'ı çağıracağı sırada kucağıdaki kız bir şeyler sayıkladı. Ardından hızla gözlerini açıp ayağa fırladı. Ve düştüğü eve geri koşmaya başladı. Newt şok olmuştu. Genç kız ölü iken dirilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Maze Runner
FanfictionYa Labirent' de olan herşey değişseydi. Ya Labirent' e sıra ile kızlar gelseydi. O korkutucu labirent' den Herkes kurtulsaydı. Sizce güzel olmaz mıydı? Hafif bir kıskançlık. Sinir ve ya bir çıldırma. Teresa'yı sevenler gelmesin.