Penelope, günler haftalar hatta aylar geçtikçe sadece gündüzleri uyuyup geceleri uyanık kaldığını fark etmişti. Bunu fark ettiğinde bir zaman delirdiğini düşünmüştü ama bunun doğruluğu günden güne su yüzüne çıkmaya başlıyordu.
Hayır. Delirmiyordu.
Kalbinin bile atmadığını, ağlarken gözlerinden sürekli yaş değil de kanın aktığını günden güne hissedebiliyordu.
Ama o neye dönüşüyordu?
Penelope, sıcak bir duştan sonra bornozuyla, yatağının ucuna oturup bütün bu davranışlarının, vücudundaki değişmelerin sebebini düşünmeye başladı.
Bir süre karşı duvara gözlerini dikerek bütün bunların sebebinin ne üdüğü belirsiz, kim olduğunu bile bilmediği o adam olabileceği aklına gelince donup kalmıştı.
O gece, okulunun düzenlediği bir kostüm partisinden dönerken, Drakula kostümü giymiş ve Penelope’ye kendisini, sevgilisi Jesses olarak tanıtmıştı.
Onunla yakınlık kurmasını, hatta Penelope’nin beyninde onu öpme isteği uyandırmış ve öpüşmüşlerdi. İçindeki o tuhaf hislerin hepsi onun suçuydu. Kafasındaki o iğrenç düşüncelerin suçlusu da oydu.
Öpüşürlerken Jesses Penelope’nin boynuna eğilmişti ve sonrasında gözleri karardığı için hiçbir şey hatırlamıyordu.
En son hatırladığı şey, sevgilisinin kılığına giren o adamın gülümseyerek, “doğuşun güzel olacak” diye fısıldamasıydı.
Sonra da kendini evinin verandasındaki hamakta uyuyor halde bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Princess Vampire (Düzenleniyor)
RomancePenelope'nin aşk ve kanla dolu hikayesi... ©Tüm Hakları Saklıdır.