Jongin, Krisle olan randevusunu beklerken Sehun'un ona attığı videoyu izliyordu. Videoya o kadar dalmıştı ki hemen omzunun üstünden onunla birlikte videoyu izleyen Kris'i fark etmiyordu neredeyse.
"Gelmişsin." dedi Jongin.
"Kusura bakma. Kişisel bir işim yüzünden biraz geciktim. Hadi içeri geçelim ve bana yüzünde tatlı bir gülümsemeyle izlediğin bebekten bahset."
Jongin içeri girdiğinde heyecanla "Min Joonla tanış Kris." dedi ve Sehun'un ona attığı Min Joon'un resimlerini göstermeye başladı.
"Bu sevimli bebek Sehun'un oğlu Min Joon mu?"
"Evet çok tatlı değil mi?" dedi Jongin ve az önce izlediği videoyu Kris'e gösterdi. Sehun bebeğe şebeklikler yapıp onu kıkır kıkır güldürüyordu. "Kesinlikle çok tatlılar." dedi Jongin yüzünde bir gülümsemeyle.
Tatlılar... diye düşündü Kris. "Sanırım Sehunla aran düzeldi."
"Evet, biz gerçekten onunla beş yıl önceki halimizden çok farklıyız. Min Joon'un hastalığı onu daha iyi tanımama sebep oldu. Onun evlenmiş olabileceğini hatta bir çocuğu olabileceğini hiç düşünmemiştim. Açıkçası Sehun'u evli hayal edemiyorum ama harika bir ebeveyn olduğunu gördüm. Min Joon çok tatlı bir bebek."
Jongin'in birden yüzünün düştüğünü gören Kris sordu. "Ne oldu? Neden üzgünsün?"
"Min Joon'un babası... bir kaza geçirmiş ve onu kaybetmişler. Min Joon onu hatırlayamayacak kadar küçük daha altı aylık bir bebek. Üstelik Sehun da çok zor zamanlar geçiriyor. Onun eşini kaybettiği için buraya geldiğini öğrendim. O bana dedi ki....." Jongin iç çekti. "Sanırım bundan bahsetmesem daha iyi. Onun duyguları, onun özeli."
"Ben onunda doktoruyum, bana söyleyebilirsin."
Jongin başını olumsuz anlamda salladı. Sehun'un o gün dışında göz yaşı döktüğünü görmemişti. Sehun kolay kolay ağlayan birine benzemiyordu. Onun bu durumundan başkalarına bahsetmeyi doğru bulmuyordu. Bu kişi onun doktoru bile olsa.
"Ben onun bana anlattıklarını başka birine daha anlattığını sanmıyorum. Öyle söylemedi ama sanki söyledikleri ikimizin arasında bir sırmış gibi hissediyorum."
Kris Sehun'un söylediklerini hatırladı. Ben kocamı kaybetmiş olabilirim ama hala Jongin'e sahibim. Ona dair tüm anılarını kaybetmiş olmasına rağmen nasıl onun tek sırdaşı olabiliyordu hala?
"Bence Min Joon'u bu kadar sevdiysen onunla ve Sehunla daha çok vakit geçirmelisin. Hatırlamıyor olsan bile Sehunla oldukça yakındınız senin desteğine ihtiyacı var."
**
Jongin Kris'in tavsiyesine uyacaktı. Bu yüzden onu, Min Joonla birlikte evlerine yemeğe davet etmişti. Annesinin nefis yemeklerinin masada olduğu harika bir akşam yemeğini paylaşıyorlardı. Jongin'in annesi hepsini bir arada yine bu sofrada gördüğü için çok mutluydu.
Sehun ısrarla mamasını yemek istemeyen Min Joon'a kaşlarını çattı. "Kim Min Joon! Büyümek için yemeğinizi yemek zorundasınız küçük bey."
"Kim Min Joon mu?" diye sordu Jongin. "Eşinin soyadı Kim miydi?"
"Evet." dedi Sehun. Neyse ki ülkede elini sallasan soyadı Kim olan birine rastlıyordun.
"Kim Min Joon güzel isimmiş." dedi Jongin yüzünde bir gülümsemeyle ve Min Joon'u Sehun'un kucağından aldı. "Min Joon-ah, Sehun'u sinirlendirmenin ne kadar zevkli olduğunu biliyorum ama yemeğini yemelisin küçük adam." dedi ve Sehun'un elindeki kaşığı alıp onu yedirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amnesia
FanfictionBiri uyandığında hayatından beş yıl gitmişti. Diğeri ise eşini kaybetmişti. Ona karşı bir yabancı olmaktan daha fazlasıydı. Ondan nefret ediyordu. Eşini tekrar kendine aşık edebilecek miydi?