İyi okumalar.Rahatsızca yerimde kıpırdanıp akan burnumu çektim ve eldivenli ellerimi birbirine sürtüp olduğum yerde zıpladım. "Neden bu kadar soğuk?" Bağırarak kollarımı iki yana açtığımda benimle birlikte zıplayan 3 arkadaşıma bakışlarımı çevirmiştim. Üçüde tuhaf hareketler yaparak oradan oraya zıplıyor ve birbirlerine vurup ısınmaya çalışıyorlardı. Matt etrafımda daire çizerek dans ederken muzip bir tonda ellerini beline koymuştu. "Ben Canada'lıyım canım. Soğuk bana işlemez." Hepimizden garip bakışlar ve kahkahalar kazanırken hâlâ yerinde zıplamaya devam ediyordu. Sonunda hepimiz durulduğumuzda ellerimi ceplerime yerleştirdim. Nora, "Tabii ki! Asla etkilenmiyorsun." dedi ve onun taklidini yaparak tekrar zıplamaya başladı. Yifan ise öylece dikiliyordu ve aklından sadece buradan gitmek için planlar geçtiğini biliyordum. Bezmiş surat ifadesiyle bunu açıkça belli ediyordu zaten.
Gece gördüğüm -tuhaf- rüyadan sonra bir daha asla uyuyamamıştım ve sevgili arkadaşım rahatsız olmasın diye çadırdan çıkmaya da yeltenememiştim. Rüya üzerine konuşmamaya karar vermiştim, bir kaç saat çadırın kaygan yüzeyini izledikten sonra rehber hocası tek tek herkesi uyandırmış ve bizi gezdireceğine dair şeyler geveleyip durmuştu. Ki zaten hepimiz bunun için bekliyorduk. O yeşilliklerin içinden nasıl güzellikler çıkacağını merak etmeden duramıyordum.
"Evet, hadi toplanın bakalım." Rehber hocamız, Bayan Hills elinde ki küçük megafonla orta da dikildiğinde bütün dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Minyon, tatlı bir kadındı ve ne yalan söyleyeyim başımıza bir şey gelirse nasıl müdahale edeceğini düşünmeden edememiştim. İlk yardım biliyordu, değil mi?
"Herkes etrafımda çember oluştursun. Bilgilendirme yapacağım."
Dördümüz yapışık hâlde diğerlerinin arasına karışırken, laf yetiştirerek buraya doğru gelen çiftlere gözüm kaymıştı. Tanrım, resmen iç içe geçmiş bir şekilde yürüyorlardı ve -yine- merak ediyordum, neredeyse herkes nasıl sevgili bulabiliyordu?
Bayan Hills, serviste bize dağıttığı klavuzun hatırlatmasını yaptıktan sonra ilk yardım fişeğini nasıl kullanacağımız gibi önemli bilgileri anlattı ve bizi sıraya sokup en öne geçti. İsimlerimizi aldı, ve tembihlerde bulundu. O sırada yer kavgası yapan 2 aptalı saymıyorum bile.
"Asla birbirinizden ayrılmayın."
"Ya, ilk ben geçtim dedim sana!" Nora, Matt'in beresini çıkartıp saçlarını yolarken Yifan'ın koluna girmiş onunla birlikte ikisini izliyordum. "Bayanlar önden bir kere, ilk önce benim gitmem lazım." Nora tiz sesiyle bağırışlarına devam ederken Yifan yavaşça kolumu sıvazladı ve üzgün bir ses tonuyla konuşup yüzünü buruşturdu. "Üzgünüm, tamamen umutsuz vakalar."
Başımı sallayarak onu onayladığımda gülmüştü ve Bayan Hills'in uyarısıyla Ariel ve Aquaman tartışmalarını sonlandırmışlardı.
Kamp kurduğumuz yerden bir müddet uzaklaştıktan sonra hafif yokuş yukarı bir yere geldiğimizde yeşilliklerin gitgide çoğaldıklarını fark etmiştim. Bayan Hills, konuşmasına devam etti. "Bu gördüğünüz tek giriş. Aynı zaman da çıkış. Ormanın başka bir girişi veya çıkışı yok, aşağıda bir mağara var ancak girişi yasak ve tehlikeli. Bir kaç yıl önce içerisi yıkıldığından ötürü kapatılmış. O yüzden artık o -eskiden olan- çıkış kullanılmıyor." Anlatımına devam ederken gözlerimi her yerde gezdiriyor, detayları kaçırmamak için 4 gözümü de açıp her şeyi inceliyordum fakat sorulması gereken bir sürü soru vardı. Yağmur ormanlarına benzeyen bu bitki örtüsünde sıcaklık neden bu kadar düşük, neden hiç hayvan yok ya da bu kadar yüksekte düz bir zeminde, orman nasıl olabiliyor?
Kendi düşüncelerim içerisinde boğulurken omzuma konulan elle irkilmiştim fakat kafamdakileri hemen savurup elin sahibine döndüm. "Spencer, sence şuraya bir spa açsaydık çok fena olmaz mıydı? Ya da bir kafe? Doğal ortam, doğal ışık, mükemmel selfie!" Sevgili beyinsiz en sevdiğim gerizekalı arkadaşım Nora, lütfen şuradan geberip gider misin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slovezia
AdventureAma daha sonra bir şey oldu. Bedenim sarsılmaya başladı. Bedenimle birlikte zihnimde sarsıldı ve birden görüntü kayboldu. Karanlık kollarını bana açtı, aydınlık ise kendisini yiyip bitirdi.